12. İnfaz Meleği

29 20 12
                                    

  Hisler bekçisiydi kalbin. Ancak onlar sayesinde kalbe giden o yol açılabilirdi. Her zaman iyi şeyler geçmezdi. Öfke, nefret, acıma bunlarda birer histi.

  Bu zamana kadar o kalbe iyi gelen bir şey olmamıştı. Sadece gözlerine bakarak bile bunu anlamak mümkündü. Onu daha yakından tanıyıp öğrenmek istiyordum. Mavera'yı bilmek istiyordum. Ona güvenmek istiyordum. Ve anlamıştım ki istemsizce bir infazcıya karşı koyamayacağım bir sevgi besliyordum. Bu delilikti. Laden Avras bir seri katile aşık oluyordu.

  Onu öptüğüm an beni öyle bir itmişti ki zayıf bedenim bu güce dayanamayıp yere yığılmıştı. Avuçlarımın içinde hissettiğim acıyla gözlerim dolmuştu. Her zaman çok çabuk ağlayan birisi olmuştum. Ellerimi yerden kaldırdım. Derim soyulduğu yerden yavaşça kanıyordu.

  "İyi misin?" Mavera'nın sesiyle ona baktım. Sanki az önce beni iten kendisi değilmiş gibi yanıma durmuş, elimi tutup inceliyordu.

  "İyiyim..." derken bakışlarımı ondan ayırmadım. Yakınlığı ve ilgisi kalbimi titretiyordu. Onunla böyle olmak canımı yakıyordu. Ona dileğim gibi dokunabilmek, sarılabilmek ve öpmek istiyordum.

  Hiç beklemediğim anda elimi dudaklarına yaklaştırıp üflemeye başladığında hafifçe gülümsedim. Bir anda bakışları gözlerimi bulduğunda gözlerimi kaçırdım. Aniden ayağa kalktı. Bileğimden tutup beni de peşinden kaldırdı. "Arabaya geç."

  "Neden seninle gelmemi istiyorsun? Beni sevmiyorsun bile."

  "Seni Kutay'a teslim etmem gerekiyor. Görevim bu." Tabii ya, görev. Başka ne için olabilirdi ki zaten. Arkasından arabaya geçtim bende.

Yol boyunca ne o konuştu ne de ben. İkimizde bir şeyler söylemek istiyorduk. Dudaklarımızı aralıyorduk ama tek bir kelime bile özgürlüğüne kavuşamadan tekrar mühürleniyordu. Sessizliğin içinde konuşanlardık biz. O konuşmasa da sanki anlayabilirdim. Ben konuşmasam bile beni anlayabilirdi. Gerçekten öyle miydi? Tek gerekçen o gece beni kendine benzetmiş olman mıydı infazcı?

Ölüm sessizliği olan arabada zaman geçmek bilmiyordu. Bakışlarımı yoldan ayırmıyordum ta ki tanıdık malikanenin önünde araba durasıya kadar. Arabadan indiğimde karşımda ki adamın bakışları baştan aşağı beni süzdü. Sanki bir şeyler arıyordu. Mavera önüme geçtiğinde bu kez bakışlarımı ona çevirdim.

"İstediğin gibi kızı getirdim."

"Güzel, sen geçebilirsin."

Adamın komutasıyla Mavera bana bile bakmadan malikanenin kapısına doğru yürümeye başladı. Arkadan sadece onu izlemekle yetindim. Kutay bana bakarak elinde ki purodan derin bir nefes aldı.

"Bizde biraz sohbet edelim ne dersin?"

Artık Mavera yoktu. Artık bir güvencem yoktu. Artık beni koruyacak kimse yoktu. O beni tamamen silmişti. İçime dolan sebepsiz ağlama duygusunu bastırdım.

"Beni takip et." Kutay önden yürümeye başlayınca bende arkasından ilerledim. Malikane'nin geniş bahçesinde bulunan kamelyaya geçtiğinde bende karşısına oturdum. "Nasılsın Laden?"

"Gördüğün gibi."

"Pek iç açıcı göründüğünü söyleyemem. Seni Mavera mı yaraladı?" Adamın bakışları omzuma kaydığında kurşun yarasının kanamış olduğunu bile yeni fark etmiştim. Mavera beni ittikten sonra arabada kanamaya başlamıştı muhtemelen.

"Hayır, kaza sonucu ben yaptım." Yalan söyledim ama bu adama karşı yalan söylememin bir sorun olduğunu sanmıyordum. Olumlu anlamda başını salladığında kamelyanın masasına iki kolunu birden koyarak bedenini bana yaklaştırdı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 20 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

İnfaz MeleğiWhere stories live. Discover now