7. Oyuncak

53 43 12
                                    

  MAVERA URAS ATALAY'DAN;

Alıp verdiğim nefesler soğukta buhara dönüşüp havaya karışıyordu. Her geçen saniye bende biraz daha soğuğa alışıyordum. Yavaşça yürüdüm, hissediyordum burada normal olmayan bir şeyler vardı. Adımlarım kesildi. Bakışlarım tekrar Laden'in düştüğü binanın çatısına kaydı. Bu bir tuzaktı. Bunu fark ettiğim an hızla arabama koştum. Fakat saniyeler içinde gerçekleşen patlama beni arabamın kaputuna savurmuştu. Hissettiğim acıyı görmezden gelip kendimi hızla toparladım. Yerde gördüğüm insan eti parçaları ve kan alışık olduğum şeyler olmasına rağmen bir süre hareket edemedim, ta ki polis sirenlerini duyasıya kadar. Bakışlarımı onlardan çevirip arabama geçtim. Zaman kaybetmeden bulunduğum sokaktan ayrıldım.

  Zihnim olanları her kabullenmek istemediği anda gördüklerim bunu ona tokat gibi çarpmaya devam ediyordu. Yolun nasıl geçip gittiğini anlamamıştım çünkü ben bile kendimden nasıl geçtiğimi bilmiyordum. Albino kız ölmüştü. Zaten amacım bu değil miydi? Zaten onu öldürmek istemiyor muydum?

  "Şu içinde ki saçma sıkıntıya son ver Mavera Uras. Kendine gel. Albino kız öldü ve görev tamamlandı." İçimdeki sıkıntı bu sözlerimi bastırmaya çalışıyordu. Bedenim iki düşüncenin arasında boğuluyordu.

  Malikane'ye girdiğimde herkes telaşlı ve sinirliydi. Burnundan soluyan Kutay'ın bakışları beni buldu. Öfkeyle üstüme doğru geliyordu. Tam karşımda dikildiğinde işaret parmağını sallayarak konuşmaya başladı.

  "Bu hatanın ne kadara mâl olacağını biliyorsun değil mi? Senden o kızı öldürmeni istemiştim Uras!"

  "Albino kız öldü." dediğimde çatık kaşları anında değişti.

  "Nasıl? Onu öldürdün mü?"

  Kutay'ı tutup kenara çektim. "Odamda olacağım, rahatsız etme beni." Dedim içeriye geçip merdivenlere yöneldim. Derin nefesler aldım. Kendimi iyi hissetmiyordum. İçimde ki huzursuzluk son bulmuyordu. "Senin kendini kötü hissetmeye hakkın yok Mavera."

"Dare..." derken bakışlarım yanımda ki kıza kaydı.

"Albino kız öldü ve sen onun ölümünü kaldıramıyor gibisin."

"Konuşmak istemiyorum Dare. Git başımdan."

"Kızın özel olduğunu kabul ediyorum. Demek ki senin içinde bazı insanlar özel olabiliyor." Gözlerimin içine bakıyordu inatla. Ama ona istediğini vermeyecektim.

"Onun özel bir tarafı yok. Öldü ve ben aldığım miktara bakıyorum." Dudağımın kenarı hafifçe kıvrıldığında Dare'nin bakışlarında ki afallamışlığı fark ettim. "O kadar parayla ne yapsam acaba?"

"Senin paraya ihtiyacın yok. O kız sadece oyuncağındı." Gözlerine yansıyan nefretle bana son bir bakış atıp yanımdan uzaklaştı. Şu an Dare'nin laf yapmasıyla uğraşamayacaktım. Odama geçtim. Üstümdeki kıyafetlerden kurtulup kendimi ılık bir duşun kucağına attım.

  Dilekler olurdu gerçekleştirilmek için. İnsanlar mutlu olurdu. İstedikleri olunca. Ya ben? Bir infazcının da dilekleri olabilir miydi? Bir infazcı dileklerini gerçekleştirebilir miydi?

  Gözlerimi sıkıca kapatıp başımı yukarı doğru kaldırdım. Boynum rahatlarken albino kız zihnimi meşgul etmeye devam ediyordu. Laden gerçekten ölmüş müydü? Bunu nasıl bir anda kabullenebilirdim? Onu kaçıran kimdi? Ve beni tuzağa düşürüp gerçekten öldürmek mi istemişti, yoksa amacı farklı mıydı? Ne olursa olsun bu oyun bitmemişti ve yeni başlıyordu. Küçük akıl oyunlarıyla vaktimi harcayan ve en önemlisi benim avımı elimden alanı bulup onu yok edecektim.

İnfaz MeleğiWhere stories live. Discover now