🍬Bayrama Özel Bölüm🍬

9.6K 433 170
                                    



Keyifli Okumalar:)

🥀

Bir bayram sabahı ne kadar güzel geçerse geçsin bazıları için o bayramlar hep buruktur. Bazıları içinse hep güzel, hepte anlamlıdır.

Asef için bu bayram güzel olduğu kadar buruktu. Güzelliğin yanı sıra her bayram olduğu gibi kendisinin yine mezarlıkta bulmuş bu sefer bir kişiye değil iki kişiye çiçek getirmişti.

Yan yana dizili mezarlığa geldiğinde elindeki bir çiçeği annesine diğer bir çiçeği babasına taktim etti. Gözleri iki taş arasında gidip gelirken bu bayram farklılık yaparak babasının mezarına geçti.

"Merhaba." Dedi usulca. "Ben geldim." Diye sözlerine devam etti. "Her bayram bir buruktu ama bu bayram farklı bir buruk nedense." Oldukça zorlu bir nefes verdi. "Sanırım sen olmadığın için olsa gerek konakta hiç ses yok."

Elleri toprağın üzerine giderken buraya bir çok kez gelmiş dahi olsa nedense her seferinde ilk defa geliyormuş gibi hissediyordu.

"Bayramlar benim için her zaman burukken bir tek sen o gün elini öptürdüğün için bana güzel gelirdi. Sabah kalkar annemin yanına gelir sonraysa senin yanına gelip elini öperdim. Yalnızca bayram günleri sana yakın olduğum için her gün bayram olmasını isterdim."

Yüzündeki gülümsemenin altında yatan onca acının kat ve kat sebebi olan adamın mezarında ona dua ederken bulmak ve onu unutmadığını belli etmek için buradaydı.

"Her bayram sabahı kendimi burada annem için bulurken şimdi hem annem hemde senin için buluyorum. Her ne kadar her çocuğuna iyi bir çocukluk yaşatırken bana iyi bir çocukluk yaşatmasan da ilk yanına gelen, toprağını öpen çocuğun ben olmak istedim. Çünkü sen benim için her zaman ilktin, her zaman tektin."

Derin bir nefes vererek toprağından bir avuç dolusu aldı ve önce öptü ardından anlına koydu. Bunu yaparken toprağının kokusunu içine kadar çekti.

"Yağmuru hiç sevmeyen sen toprağın yağmur kokusuna karışmış." Hafifçe güldü ve elindeki toprağı tekrar yerine koydu.

"Bayramın mübarek olsun Bav(Baba)."

Aylar, yıllar sonra o sıfatı kullanmanın enkazı altında ezilirken ayağa kalktı ve yavaş yavaş annesinin yanına ilerledi. Ama gözleri ve yüreği hâlâ o toprağın altında yatan adamdaydı.

"Merhaba." Diye tıpkı babası gibi annesini selamladı. "Seni unuttum, ilk sana gelmedim diye kızma olur mu bana anne? Çünkü bu sefer bir değişiklik yaparak önce babamın bayramını kutlamak istedim."

Babasına yaptığı gibi annesinin de toprağını eline aldı ve babasında olduğu gibi önce öptü ardından anlına yerleştirdi.

"Her bayram sana söz verirdim yürüyeceğim, bir gün yanına kendi başıma geleceğim diye. Bak bu bayram yürüyerek geldim. Ne yanımda başka biri ne de o nefret ettiğim sandalye var artık. Bak, Senin oğlun artık yürüyebiliyor anne."

Buruk içeren bir tebessümü yüzünde eksilmezken omzuna konulan minicik eller tebessümünün çoğalmasına neden oldu.

O minicik ellere öpücük yerleştirerek arkasına dönüp daha 7 yaşındaki oğlunu kucağına aldı.

"Gel bakalım Aslanım seni deden ve babaannenle tanıştırayım." Tıpkı onun kopyası olan bir oğlu vardı. Gözler babasının gözleri gibi Ela, saçları babasının saçları gibi siyah ve kumral bir teni vardı. 

Umudun Vâveylası|Yaralı Adamlar Serisi-1Where stories live. Discover now