Gül 23 yaşında Xelikan aşiretinin ortanca kızıdır. Okuyup doktor olmak istese de Dedesinin izin vermemesi yüzüne hayallerine hiç bir zaman kavuşamamıştır. Kuzeninin Düşman aşireti olan Mervani aşiretinin kızını kaçırması ile Yolu Yürümek için can at...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Gökyüzü kadar uçsuz bucaksız olmak mı? Yeryüzü kadar derin ve aydınlık olmak mı? Ya da ikisi arasında kalıp yaşamak için çırpınmak mı?
Hangisi yaşamının tam anlamı ile izahı olurdu?
Bakıyordu da kaç yıllık hayatına ne gökyüzü kadar uçsuz bucaksız olmuş, ne de tam anlamıyla yeryüzü kadar derin ve aydınlık olmuştu. Sadece ikisi arasında kalıp yaşamak için can olmuştu.
Baktı gözlerinin önündeki taşa. Kalbi şimdi bu taştan farksızdı bunu biliyordu. Taş olup çıkmıştı ama sanki biri yere atsa hemen parçalara ayrılacak gibiydi. Kalbide aynı bu taş gibiydi. Raperin yere atıp parçalara ayrılmıştı. Her bir taş farklı yerlere düşmüştü.
Kaç gün olmuştu? Kaçıncı gündü evi yanalı? Kaç gündür kokusunu almıyordu? Ya da ne en son ne zaman parçalara ayrılmıştı?
Sayamamıştı, çünkü saymaya ne kalbi ne de beyni izin vermiyordu. Bir yanı deli gibi geri ona gelmesini söylerken, bir diğer yanıysa gelmemesini, yüzünü dahi görmek istemediğini haykırıyordu.
Tek suçu sevmek olan adamın, tek cezasıydı bu haykırışlar. Seven adamın bağırışları ama kendini duyuramamasıydı bu görüntü. Sevdasına gözü gibi bakan adamın sevdasının gözlerinden düşüşünü gösteriyordu yüzündeki o üzüntü.
Ne yapmıştı ki sevmekten başka? Suçu çok sevmek miydi? Ona bağırıp, kızmadığı hatta öyle ki dövmediği için mi bunları yaşamıştı?
O kıyamazdı ki sevdiğine, o kıyamazdı ki dokunmaya. Behwan onu severken bile korkarak severdi. Zarar gelecek, gözünden bir damla yaş düşecek diye korkarak dokunurdu. Nasıl onu duvardan duvara fırlatırdı? Nasıl ona el kaldırırdı?
"Çok mu ağır geldi benim sevgim ona?" Diye sordu arkasındaki kadına. "Sevgimi taşıyamadığı için mi gitti yoksa?" Diye de haykırdı içindekileri dışarıya.
Genç kadın geldiğini anlayan adamın bir kaç adımda yanına ulaştı ve yanına oturdu. Böyle sevda ancak böyle bir adama yakışırdı değil mi? Sevmek Behwan, Mehrân, Demir ve daha nicesine yakışırdı. Çünkü onlar sevdaları söz konusu olduğunda uçurumdan atlayacak kadar cesur, o yarayı ve sevdayı ölüme taşıyacak kadar yüreklilerdi.