TAŞIYICI

20 4 1
                                    

Anlatıcının Ağzından (Mesela yıllar önce bir ada varmış o anlatacı işte)

Yıllar önce savaşın hiç bitmek bilmediği olan Dünya da insanlar sadece kral ve kraliçilerine güveniyordu. Herkes birbirleri ile kavgalı idi. Kartos ülkesinin Kral ve Kraliçeleri bu savaşı durdurmak için deneyler yapmaya başlamış. Deneyin amacı bir güç veya sadece özel yetkililerin kullanabileceği silahlar üretilmesi için yapılıyordu. Herşey plana göre uyuyordu. Kartos ülkesiyle savaşmak yürek ister olmuştu ama kraliçenin tek bir isteği olmamıştı o da güçtü. Silahları kullanmak zordu o yüzden askerlerin sayısı elliyi geçmiyordu. Kral gayet memnundu sonuçta kimse bu ülke ile savaşacak cesaret bulamıyordu. Kraliçe sadece kraliyet soylarıdan gelen kişilerin kullanabileceği bir güç istemesi doktorları ve bilim adamlarını şaşırtmıştı. Beş yıl boyunca çalışan doktorlar ve bilim adamları artık sıkılmıştı. Her maddeyi denidikleri halde bir sonuç çıkmayınca bu durumu kraliçeye anlattılar. Kraliçe bu gücü bulunmasını tekrar emretti ve bu iki yıl içerisinde bulumazsa herkesi idam edeceğini söyleyince korkadan doktor ve bilim adamları intahar etmeye başladı. Her geçen gün doktor ve bilim adamlarının sayısı azalıyordu.Kraliçe birgün dağlarda gezerken çok hoşuna giden bir çiçeği gördü. Çiçek siyah ve üzerinde kan renginde benekleri vardı. Kraliçe bu adı bilinmeyen çiçeği deneyler için kullanmaları için yanında ki askerlere verdi. Kraliçenin verdiği çiçek sayesinde altı yıldır gece gündüz demeden çalışan doktor ve bilim adamlarının zaferi olmuştu. Deneyler de hayvanların uçtuğunu hatta bir nesneye temas edince o şekle dönüştüklerin de kraliçeye bu haber verildi. Kraliçe bu haberi duyunca kucağında ki üç yaşında olan Millie'ye "Dünyada ki bu kaosu sen son vereceksin Millie'm. Herşey artık son bulacak. Herkesi sen kurtaracaksın. Dünya'nın kurtarıcısı olacaksın Millie! Bu güçler ile," Kucağında ki Millie saf gülüşü ile annesine bakıyordu. Kral, eşinin bu dediklerini duyunca, "Astrid, sen ne yaptın? Güç mü? Kızımıza mı vereceksin? Benim neden haberim yoktu?" Astrid, sarı saçlarını geriye attı ve ağaya kalktı.Yeşil elbesisinin pelerini  havada süzülürken kahverengi gözlerini eşinin yeşil gözleriyle buluşturdu. "Bizim kızımız bu Dünya da ki kaosu son bulduracak." Kucağında ki Millie kraliçenin elbesisinde ki pelerini ile oynuyordu. Kral Derek, kızına baktı, " Astrid hayır bunu yapma. Benim kızımı savaşa yollama! Ölmesini istemiyorum! Yapma Astrid yalvarıyorum!" Astrid, eşinin gözlerinden düşen yaşlara hiç umursamadan, "Hayır, Millie ölmeyecek Derek. O bizden daha zeki olucak, güçlü olucak ve... " Kraliçe yutkundu. Kral Derek, " Ve ne? Astrid! Ve ne? Neden söylemiyorsun? Neden?" Haykırarak söylediği bu sözler Kraliçe Astrid'in sert bir şekilde yutkunmasına neden oldu...  "Attilla! Hey uyansana! Duymuyor musun beni? Attilla!" Gözlerimi açmaya çalıştığımda, "Ah, şükürler olsun Tanrıya! Yaşıyorsun Attilla! Uyandın! Hemen haber etmem gerek." Hızlıca ayağa kalkan Else'ye baktım. Ne olmuştu? Ne görmüştüm ben böyle? Kraliçe Astrid, Kral Deren... "Kafam ağrıyor. Luna nerede?" Oda da kimse olmadığı halde konuşuyordum. "Evet! Uyandı! Ah, ben de çok mutluyum Can!" Kapıyı açan Else, beş kişi ile geri dönmüştü. "Dostum ne uyudun böyle! Özledim seni, gel sarılalım." Can tam bana sarılacakken, "Her yerim ağrıyor kalkamam." Can bana dudak bükerek oda da ki herkesi güldürmüştü tabii ben hariç. "Hadi ama yüzün gülsün." Diyerek bana sarılan Lili, "Attilla çok kötüsün. Ben sana sarılamadım." Can gene herkesi güldürmüştü. Bende yalandan olsa gülmeye çalışmıştım. Amber, "Günaydın üst seviye." Lakapçıydı bu adam. Başımı eğerek selam verdim. Diğer iki kişi ise acemilerden Otis ile Paul'du. En yakın olduğum iki acemilere baktım. "Otis, Paul ne oldu oğlum bir geçmiş olsun diyin." Can'a bakan acemeciler geçmiş olsun diyerek gittiler. Sadece benle takıldıkları zaman rahat olan bu iki acemileri bir türlü anlayamıyordum. Odaya bir kişi daha girince herkes selam verdi. " Uyandın mı Attilla?" Anna, yatağımın kenarına oturdu. "Çocuklar çıkabilir misiniz? Attilla ile konuşmam gereken bir şey var. Oda da ki herkes bana el sallayarak çıkmıştı. "Seni pislik! Arkamdan vur-" Başıma şiddetli giren ağrı yüzünden konuşmayınca ellerini başıma koyarak masaj yapmaya başladı. "Çek o pis elini. Kahretsin her yerim ağrıyor." Anna bana sadece karamel gözleri ila bakmakla yetindi. "Luna... Luna nerede?" Ellerini başıma biraz daha bastırarak masaj yapmaya başlamıştı. "Luna'ya bir şey mi oldu Anna? Ne yaptın? Anna!" Derin nefes aldı, "Galiba masaj iyi geldi, konuşabiliyorsun. Luna ikinci katta yatıyor. En son baktığımda hala ağlıyordu ben de psikolokların ilgilenmesini istedim. Depresyona girmiş yazık." Ellerimi oynatmaya çalıştığımda iğne batıyormuş gibi hissedince yüzümü buruşturmamaya calişsam bile engel olamadım. " Hareket edebilseydim komutan veya üst seviye demeden seni gebertirdim pislik kadın!" Yüzünü buruşturup, "Yapma ama, Luna gayet iyi. Ha, bu arada bir anı gördün mü?" Ellerini başımdan çekti. O gördüğüm anı mıydı? "Sen nereden biliyorsun? Kitaplarda bile taşıyıcının anı gördüğü bile yazmıyordu ama sen biliyorsun." Anna bileğinde ki saati gösterdi. "Bunu bana anneannem vermişti. Anneannem de kraliyet soyunda ki eşinden hediye olarak almış. Büyük ihtimalle sende o zaman kraliyet kanı var diye düşünüyor olucaksın ama bende bir gram bile yok. DNA testini iki defa yaptırdım ama yine çıkmadı. Hem bende olsaydı sana verir miydim? O yüzden anı gördüğünü biliyorum büyük babamdan duymuştum. Bir doktordu, ve gücü devralan kişilere bakıyordu oradan biliyorum." Kulaklarımın bir an tıkalı olduğu düşündüm. "Doğru mu bu anlattığın Anna? Sana mı güveneceğim? Bana neden kanı verdin Anna?" Bağırdım için içeriye giren güvenliğe "Sorun yok akıl hastası ile görüşüyorum." Diyen Anna'ya "Kızım sen misin akıl hastası yoksa ben bi?" Dediğim de tıp tıp bakan güvenlikler kapıyı kapatıp çıktılar. "Geberticeğim seni! Ne yaptın bana?!" Anna, ayağa kalktı, "Seni silah yaptım Attilla ya da kuklam yaptım desem daha doğru olur. Vücudun yarın daha iyi olucak. Şu an büyük ihtimalle bir yerini oynatmaya çalıştığında keskin bir ağrı saplayacaktır . Ben senin ağrı çekmeni istemediğim için seni uyutacağım." Cebinden şırınga çıkartı ve üstümdeki pikeyi çekip kolumu açtı. "Debenlenmiyorsun bakıyorum da. Kabul mü ettin kuklam olmana? Luna'ya en son verdiğim görev tamamen yalandı Attilla. Luna yalandan ibaret. Bu saf kızı lanetlendin oyunu oynayarak kandırdık. Sen ve ben, ikizmiz kandırdık Luna'yı. Kraliyet soyundan geldiğini bile bilmiyor." Diyerek şırıngayı koluma batırdı...

Devam edecek...

Karanlığın AcimesiWhere stories live. Discover now