SOLUK

2.9K 19 14
                                    

BU KİTAPTA GEÇEN KİŞİLER VE KURUMLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜ OLUP HER AYRINTISIYLA KURGUDAN İBARETTİR.

*

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


*

Nefes al, ver... Nefes al, ver... Nefes al, ver...

Ayaklarını harekete geçirdi.

Arkasında bıraktığı, gelecekte başına kötü şeyler getireceğini bildiği cesede son kez baktı ve nefes darlığını bile bile oradan kaçtı. Derisine batan taşlar yüzünden ayakları acıyordu, gereğinden fazla koştuğu için kalbi sıkışıyormuş gibi hissediyordu ama durmadı, o cesedi hiç görmemiş gibi, sadece sokak lambalarının aydınlattığı sokakta koşmaya devam etti.

Sakin ol, Ayşin, sakin ol...

Gözlerine giren kumral saçlarını, yüzünden çekip arkasına attı ve sokakta yürüyen birkaç insanın ona attığı garip bakışları görmezden gelerek başka bir sokağa saptı. Kendisi o adama yardım etmemişti ama belki yanından geçip gittiği insanlar, ölen kişiyi bulup polisi arayabilirlerdi.

Yirmi yıllık hayatı boyunca ilk defa ceset görmüştü ve yerde kanlar içinde yatan adamın yüzü berbat halde olduğu için kendinden geçene kadar kusmuştu. Telefonu yoktu, zaten o an telefonu elinde olsa bile polise haber verebileceğinden emin değildi. Korkuyordu. Korkak bir insan değildi ama o adamı görünce başından aşağı kaynar sular dökülmüş, ne yapacağını bilememişti. Yanlış yaptığını biliyordu fakat ne yapacağını bilmiyordu.

Nefes al... Nefes ver...

Nefes alışverişleri düzensizleşmeye başladığında dizleri, kendinden bağımsız bir şekilde büküldüler ve saniyeler sona kendini yerde buldu. Oturur pozisyondayken ellerinden yardım alarak sırtını ilerideki duvara yasladı ve aceleyle, sabah cebine koyduğu astım ilacını aramaya başladı. Cebinden çıkarıp ağzına götürdüğünde büyük bir nefes çekti içine.

Rahatla...

İlacı tutan elini yavaşça kucağına indirdi ve rahatladığını hissetti. Gözlerinin önünde, ölen adamın yüzü belirince kendini öğürmekten alıkoyamadı. Kafasını yan tarafa eğip kusmaya başladığında boğazında yakıcı bir his, ağzında ise bir tat oluştu. Yana kayarak kirlettiği yerden uzaklaştı ve kafasını arkasındaki duvara yaslayıp gökyüzüne baktı. Gözleri yanıyordu. Ama yanmamalıydı. Ağlayacak mıydı? Ağlamamalıydı. Ayşin Aral ağlamamalıydı.

Neden bu gece hem evi yanan hem de seni gören bendim? Neden? Neden başka biri değil de ben?

Astım ilacını kucağına bıraktı ve ellerini yavaşça boğazına yerleştirdi. Yüzlerce iğne aynı an da derisine batıyor gibiydi. Acıdan bağırmak istedi ama dudaklarını aralayamadı, sanki görünmez bir fermuar çekmişlerdi iki dudağının üzerine. Bağıramadığı için inlemeye çalıştı. Bu kötü his, içinde bir çığ gibi büyümeye başladığında dudakları aralandı ve gözlerinden akan yaşlarla beraber boğazı yırtılırcasına bağırdı.

SOLUKWhere stories live. Discover now