6.Bölüm: Yakamoz Güzeli

396 3 2
                                    


Kendisii yakamoz güzelii!!!

İyi okumalar, sevgili okurlarımm:)

***

B Ö L Ü M  6  -  Y A K A M O Z  G Ü Z E L İ



"Sakin ol, güzelim," demişti dişlerinin arasından. Ses çok tanıdıktı.

Çırpınmaya başladım ama uyandığımdan beri bitkin olduğum için bunu çok ilerletememiştim. Belimi daha sıkı kavradı. Verdiği nefesler saç diplerimi uyuşturmaya başlarken, buram buram kokan parfümünü içime çektim. Kokusu gerçekten başımı döndürmüş müydü yoksa ağzımı kapattığı için nefes mi alamıyordum artık?

"Şu an bulunduğumuz durum hoşuma gitse de konuşman için ağzını açmak zorundayım," derken gülümsediğini hissedebilmiştim. "Lütfen bağırma olur mu?" Benden onay bekliyordu fakat hiçbir tepki vermeyip susmayı tercih ettim. Neden buradaydı? Ve niçin Cüneyt'i aşağıda sıkıştırıyorlardı? "Ayşin?"

"Hı?"

"Açıyorum ağzını?"

Konuşamadığım için kelimeler ağzımdan boğuk ve mırıltılı bir şekilde çıkıyordu. "Keyfin bilir."

"Anlamıyorum, ama cevabını 'evet' olarak algılıyorum."

"Ağzımı kapattığın için anlamıyor olabilir misin geri zekâlı?"

Derin bir nefes verdi. "Açıyorum."

Dudaklarımı zorla da olsa aralayarak avuç içini ısırdım ve elini çekmesini fırsat bilerek yüzümü ona döndüm. Fakat kolunu belimden çekmediği için hâlâ temas halindeydik. "Ne halt ediyorsunuz burada?!"

Elindeki diş izlerine baktı ve geri bana döndü. "Seni aşağıdaki şerefsizin elinden kurtarmaya geldik. Sence de çok açık değil mi?"

"Kurtulmak?" dedim tek kaşımı kaldırırken. "Ben zaten senin yanından ayrılıp buraya gelerek kendi kurtuluşumu gerçekleştirdim. Ne kurtarmasından bahsediyorsun sen?" Diğer kolunu da belime yerleştirdi ve mümkünmüş gibi beni kendine biraz daha yaklaştırdı. Normalde bu durumumuzdan rahatsız olup kötü hissedebilirdim fakat şu an hissettiğim tek duygu, heyecandı.

"Bana bak," dedi tehditkârca, aynı zaman da dudağının kenarı hafifçe kıvrılmıştı. Gözlerimin içine yoğun bakışlarını yollarken, kalbim hızlı bir şekilde atmaya başladı. Neden bu kadar yakınımda durmak zorundaydı ki?

Az öteye git, Yiğit Alp Tekinoğlu.

Aramıza mesafe girmesi için ellerimi iki yanımdan kaldırıp göğüslerimizin arasına koyduğumda dudağının daha fazla kıvrılmasına sebep oldum. Şu an aramızdaki mesafe bir öncekisine göre daha fazlaydı. "Sen o iti korumaya devam ettikçe benim şalterler atıyor ve onu öldürme isteğimi körüklüyorsun."

"İndir o şalterleri, Yiğit Tekinoğlu."

"Yapamıyorum, Ayşin Aral," dedi gülüşü sonlanırken. "Senin onun yanında geçirdiğin dakikaları düşündükçe beynimdeki devreler bozuntuya uğruyor." Yanağımdaki saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı. "O adam sana zarar verecek be kadın," dedi sabrı tükenmişçesine.

Neden bu haldeydik? Onun yanında sadece bir gün geçirmiştim ve bana böyle davranması çok saçmaydı. Gerçi diğer yanım, onun beni uzun bir süredir tanıdığını bas bas bağırıyordu ve zaten Yiğit'te aksini iddia etmiyordu. Annem ve babamın öldüğünü, kardeşimin olacağını ve aklıma gelmeyen daha birçok şeyi biliyordu. Nasıl peki? Nasıl hakkımda bu kadar çok şeyi biliyordu? Bu konu hakkında sorduğum sorulara cevap vermiyordu ve geçmişimi nasıl bildiğini zamanla öğrenecektim. Sadece zamana ihtiyacım vardı.

SOLUKWhere stories live. Discover now