7.Bölüm: Demir Parmaklıklar

662 6 0
                                    


Demir parmaklıklar...

***

B Ö L Ü M  7  -  D E M İ R  P A R M A K L I K L A R



Tabut. Gözyaşı. Kalp atışlarının durması. Nefes alışverişlerinin kesilmesi.

Bunlar size neyi çağrıştırıyor?

Ölüm.

Kökeni ölmek olan, dört harf, iki heceli kelime.

Issız yerlere gitme ölebilirsin; fırtınalı havada dışarı çıkma, ölebilirsin; karşıdan karşıya geçerken dikkat et, ölebilirsin; hasta olmamaya dikkat et, ölebilirsin; yağlı yeme, erken ölebilirsin vesaire vesaire...

Saatlerdir üzerinde uyuduğumu düşündüğüm yatakta doğrularak etrafıma baktım. İlk gün bana verdikleri odadaydım ve yalnızdım. Yine mi uyumuştum? Ayaklarımı yataktan aşağı sarkıtarak ayağa kalktım ve soğuk parkenin üzerinde yürümeye başladım. Kolumda hissettiğim küçük sızıyla elim oraya gitti, hafif acıyordu. Üzerimdeki kısa kollunun açıkta bıraktığı koluma baktığımda nokta kadar olan bir kızarıklığın, tenimde yer edindiğini gördüm. Uyumadan önce ne olmuştu?

Kapıyı açacağım sırada kapı kolu kendiliğinden indi ve geriye gidip kimin geldiğine baktım. Aksel'di. "Uyanmışsın," dedi araladığı kapıyı biraz daha açarak.

"Evet." Burnumu çekip anlamsız gözlerle ona baktım. "Bir şey mi oldu?"

Dudaklarını içine alıp geri saldı. "Yoo," kafası sallayıp devam etti, "sen de ters giden bir şeyler var mı?"

İstemsizce yutkundum ve garip davranışını görmezden gelerek kolumu uzattım. "Kolum acıyor. Sebebini biliyorsan söyle." Tabii ki de biliyordu, zaten bu yüzden hiç düşünmeden kolumu uzatıp göstermiştim oluşan kızarıklığı. Büyük ihtimalle iğne vurulmuştum, nokta kadar olan kızarıklığın ve hafif acının başka bir açıklaması olamazdı.

Sıkıntılı bir nefes verip arkasındaki koridora baktı ve geri bana döndü. "Gündüz vakti kâbus gördün." Anlatmak istemiyor gibiydi ama devam etti. "Baş edemedik ve en sonunda iğne vurduk. Hatırlıyor musun neler gördüğünü?"

Boğazımı temizlerken kaşlarım kendiliğinden çatıldı. Gündüz vakti kâbus mu? Saçmalık. Kâbuslar gece uykumuzdayken görülürdü, uyanıkken değil. Acaba kendisi uyurken, beni o halde görmüştü de gerçek mi zannediyordu?

"Kâbus mu?" dedim hayretler içerisinde. Güler gibi sesler çıkardım ve devam ettim, "Bana ne yaptığınızı hemen söyle Aksel. Yoksa bu evi başınıza yıkmaktan hiç çekinmem." Evdekilerle tanışmamdan bu zaman kadar onlara bu yanımı gösterdiğimi hatırlamıyordum. Ama laf olsun diye söylemiyorum, gerçekten dediğimi yaparım.

"Yalan söylemiyorum." Kapıyı arkasından kapattı. "Sana iğne vurup bayıltmadan önce mutfakta uyuyakalmıştın ve bir zaman sonra çığlıklarını duyduk. Mutfağa geldiğimizde Yiğit seni balkonda zar zor tutuyordu. Sakinleşmen için hemen iğne vurdum ve seni bayılttım."

Kafamı iki yana sallarken gözlerimi cama çevirdim ve saniyesinde dudaklarımda gülümseme belirdi. Orada biri vardı. Bir kadın. O kadın benim annemdi... Evet. Beyaz uzun elbisesinin içinde gülümseyerek bana bakıyordu. Bedenimi tamamen ona doğru çevirdim ve daha çok gülümsedim.

"Anne?" Aksel'in, bakışlarını cama çevirdiğini hissettim. Yavaşça yanıma geldiğinde ona baktım. "Annem... O beni annem."

Yutkundu ve yine başlıyoruz dercesine bakışlarını bana gönderdi. Biraz sonra olacağını düşündüğü birtakım şeyleri engellemek amacıyla, "Ayşin..." dedi, "annen orada değil."

SOLUKWhere stories live. Discover now