4.Bölüm: Tekinoğlu Kardeşler

313 2 3
                                    


Bu bölümü çok sevdim ve sizin de seveceğinize eminim. Yani... umarım seversiniz.

İyi okumalar!

***

B Ö L Ü M  4  -  T E K İ N O Ğ L U  K A R D E Ş L E R



Madem artık onlarlaydım -her an işler değişebilirdi- olanlara uyum sağlayacaktım. Buraya gelmişlerdi, ben de onları takip etmiştim; başka yere gitseler, yine onların peşinden ayrılmayacaktım. İstedikleri gibi davranıyordum işte, Yiğit'in bana karışmaya hakkı olacağını da düşünmüyordum çünkü beni en başında kukla gibi oynatmaya başlamıştı. Ona uyacaktım. Her hareketine, sınırı aşmadığı sürece istediği gibi karşılık verecektim. Mutluysa mutlu, sinirliyse sinirli olacaktım çünkü bana nasıl yaklaşılırsa ben de onlara öyle yaklaşırdım.

Motosikletten inip gözlerimi etrafta gezdirdim. Çok fazla kişi ve motor vardı, herkes kendi halinde takılıyordu. "Bir şeyler içelim mi?" dedi Cansel. Arkada yüksek sesle rap müziği çaldığı için sesini zor duyuyordum.

"Olur," diye bağırdım ona sesimi duyurmak için. Önden yürümeye başladı ve dans ederken kendisine çarpan insanları umursamayarak alkol ürünleriyle donatılan büyük bir masaya doğru ilerledi. Burada meyve suyu ya da süt içeceklerini de düşünmüyordum zaten. Hayatım boyunca birkaç kez içmiştim, o da on sekizimden sonra ve babamın gözetimi altındayken. Arkadaş ortamında bir kere bile ağzıma sürmemiştim ve bu ilk olacaktı.

Masadan bir bardak aldı ve bana uzattı. "Hangisinin alkol oranı daha azsa onu ver lütfen," dediğimde gülmeye başladı. Bunda gülünecek ne vardı?

"Güzelim sen yanlış yere gelmişsin. Burada az oranlı alkol diye bir şey yok!" diye mutlulukla bağırdı ve içkiden birkaç yudum alıp bardağı havaya kaldırdı. Bir zaman sonra nedense beni yalnız bırakıp insanlarla takılacağını düşünüyordum.

Arkadaki müziğe ritim uydurarak dans etmeye başladığında masadan en güzel ve en azı hangisi görünüyorsa onu aldım. Tam ağzıma yaklaştırıp bir yudum alacakken birbirleriyle sevişen bir çift bana çarptı ve ileriye doğru itildiğim için bardaktaki içkinin üzerime dökülmesinden son an da kurtuldum. Nereye gelmiştim ben böyle?

Bardağı masaya bıraktım ve kendini müziğe kaptıran Cansel'in kolunu tuttum. "Cansel!" Bana bakmıyordu. "Cansel! Ben vazgeçtim, gidelim buradan!" Sesimi duysun diye bağırıyordum ama içtiği içkiden dolayı mıdır bilmiyorum, beni hiçbir şekilde duymuyordu!

"Geldiğim an da geri gitmek için gelmedim Ayşin, ben buraya!" Sustuktan sonra içkisinden içerek tekrar dans etmeye başladı. Ben buranın böyle bir yer olduğunu bilmiyordum ve izlediğim filmlerde de hiç bu kadar değişik değildi.

Elim masaya bıraktığım bardağa gitti ve onu alarak içkimi yudumladım, boğazımı yaktığı için yüzümü buruşturmam gerekmişti. Yiğitleri göremiyordum. Geleceğini, Aksel'e söylemişti ve Aksel'de onsuz gideceğini dile getirmişti. Aksel'i görmemem belki normaldi ama Yiğit?

Gözlerimi etrafta gezdirdim. İleride, ortada yuvarlak bir alan açmışlardı birkaç adam kafalarında kaskla, motosikletleriyle ön kaldırarak ortada drift atıyorlardı. Etraftaki insanlardan çığlık sesleri yükselmeye başladığında ellerindeki içki bardaklarını havaya kaldırdılar ve motosikletlerden beyaz dumanlar çıktığını gördüm. Hayır, yanmıyordu. Bu bir gösteriydi.

SOLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin