GÜNLÜK - 1

4.9K 16 11
                                    

------

G Ü N L Ü K  -  1


Tarih: 17 / 06 / 2011

Merhaba, ben Ayşin Aral.

Mavi gözlü, sekiz yaşında bir kız çocuğuyum.

Yukarıya bugünün tarihini attım, yani doğum günümün.

Ben birinci sınıfı bitirdim ve artık yazmayı biliyorum! Bugün benim doğum günüm olduğu için annem bana yeşil bir defter ve mavi bir kalem hediye etti. Bu defteri günlük olarak kullanmamı söyledi ama ben günlüğün ne demek olduğunu bu sabaha kadar bilmiyordum. Annem anlattı. İnsanlar, gün içinde yaşadıkları olayları bir deftere yazarlarmış, ben de bugün doğum günümde olanları yeşil defterime yazacağım.

Sabah uyandığımda, bugünün doğum günüm olduğunu ben bile hatırlamamıştım. Elimi yüzümü yıkayıp aşağı indiğimde annemler beni, 'duvarları boyuyorlar' diyerek mutfağa sokmamıştı. O sırada babama kaş göz yaptığını fark etmiştim ama bir şey demeyerek bahçeye çıkmıştım. Gözlerimi, etrafı yakan güneşe çevirdim. Çok parlaktı.

"Ayşin!" diye bağıran birkaç arkadaşımı gördüğümde şaşırmıştım. Onların bizim bahçemizde ne işleri olurdu ki?

"Bugün nasıl hissediyorsun?" demişti aralarından biri. Yeşil çimenlerin üzerinde bir saatten fazla oturarak eğlenceli vakitler geçirmiştik. Neler konuştuğumuzu çok hatırlamıyorum. Bir zaman sonra arkadaşlarım beni kollarımdan tutarak evin salonuna götürdüler ve kapıdan girdiğim an da kulaklarımı konfetinin patlama sesleri doldurdu. Rengârenk kâğıtlar hava da süzülerek yerle buluştuğunda, aralarından bir kaç tanesi kafama konmuştu.

Otuz iki diş gülümseye başladım. Herkesin ağzından tek bir cümle çıkıyordu dışarıya: İyi ki doğdun Ayşin.

Evet, iyi ki doğdum ben!

Bir zamna sonra doğum günü pastamı getirdiler ve dilej dilememi istediler. Hayır, ne dilediğimi söylemeyeceğim. Çünkü annemin dediğine göre, dilediğim şeyi bir kişiye bile söylersem kabul olmazmış. Ama merak etme çok güzel bir dilek diledim.

Pastayı yedikten sonra herkes kendi haline takılmaya başladı. Ben, arkadaşlarımla salonun ortasında oyunlar oynarken yanıma, benden iki yaş büyük olan bir erkek arkadaşım geldi ve parıldayan gözlerle bana baktı. Bu sözü bu yaşında nereden duydun diye sorma, karşımdaki kişinin bir kitabını okurken görmüştüm.

"İyi ki doğdun," demişti arkasında sakladığı yeşil paketi bana uzatırken. "Sonra aç, olur mu?" Bu sözünün ardından yanımdan uzaklaştı ve bir çocukla konuşmaya başladı.

Neden bilmiyorum ama hediyesini daha açmadım.

Bugün yaşadıklarımı buraya uzatarak yazmak isterdim fakat bana hediye veren arkadaşım çağırıyor. Bu yüzden gitmem gerek.

Not: O arkadaşımı çok seviyorum...

Yarın tekrardan buluşmak dileğiyle. Kendimi seviyorum!

-----

:)

SOLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin