1 | eski dostlar

70 17 43
                                    


başlangıç tarihiniz


Gördüğüm kabusla bir anda uyandım. Nerede olduğumu anlamak için etrafıma bakındım. Salonda film izlerken uyuya kalmıştım. Kendime gelmek için saçlarımı geriye atarak gözlerimi ovuşturdum. Masada bilgisayarım duruyordu. Üzerimdeki battaniye çoktan yeri boylamıştı. Kaldırmak için eğildiğimde boynumdaki ağrı kendini belli etmişti. Koltukta uyuyakaldığım için boynum tutulmuştu. Elim acıyla boynuma giderken biraz olsun rahatlatabilmek için sağa-sola çevirdim fakat bu daha da acıtmaktan başka bir şey yapmamıştı.

Saate bakmak için masanın üzerindeki telefonu elime aldım. Gece yarısını geçeli çok oluyordu. Bildirimlerin arasındaki e postayı görünce gelen kutusunu açtım. Önemli bir şey olduğunu düşünüp endişelendim. Daha sonra eski lisemden olduğunu gördüm.

"Sevgili Ayda,"

Neden bana e postanın geldiğini bir türlü anlayamıyordum. Liseden ayrılalı 9 yıl oluyordu. Şu an 27 yaşındaydım.

"Şaşkınlığını anlıyorum. Neden sana e posta gönderdiğimi elbette merak ediyorsundur. Belki de beni, okul müdürünü, çoktan unutmuşsundur. Ben Kerem Atalay Yılmaz."

Tatlı okul müdürümüzü hatırlayınca yüzümde ister istemez bir gülümseme oluştu. Çok severdim.

" Kendimi bu şekilde hatırlatmak istedim. Uzun zamandır yüksek sesleriniz okul koridorlarını çınlatmıyor. Yavuz artık kimsenin peşinden koşup cezaya bırakmak için çabalamıyor. Hayat her birinizi farklı bir tarafa dağıttı. Diğerleri arada beni ziyaret etmeye geliyor ama seni yıllardır göremedim. Ama seni de anlıyorum. Doğrusu da bu zaten."

Mektubun devamını göremeyince aşağı kaydırdım ve gördüğüm şeyle şok oldum. Cenaze yeri ve saati yazıyordu. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Hala inanamıyordum. E postayı tekrar tekrar açıp kontrol ettim. Gerçekti.

Kırışmış sevgi dolu yüzünü hatırladım. Beyazlamış saçları ve sakallarını, klasik takım elbiselerini, o tatlı gülüşünün bütün okulu aydınlatmasını... Herkesin sevdiği biriydi. Öğrencilere karşı takındığı babacan tavrı ile herkesin gönlüne yerleşmişti.

Bu e postayı nasıl yazdığını düşündüğümde gülmeme engel olamadım. Bunu yazarken tüm harfleri bilgisayarda tek tek aramış olduğuna emindim.

Öldüğüne inanmak istemiyordum. Gerçekliğini kavramak için bir kez daha e postaya baktım. Kaçar gibi gittiğim o şehri hatırladım. Babamı görmeye bile nadiren gitmiştim. Bu cenazeye gitmeliydim.

***

Uçuşun nasıl geçtiğini anlamadım. Zaten tüm yol boyunca müdürümüz Kerem hocayı düşünmüştüm. Havaalanından çıktıktan sonra bir taksiye bindim. Tanıdık yollardan geçerken içimdeki özlem duygusu kendini belli etti. Her köşesinde bir anım vardı.

Buralar hiç değişmemişti.

Camdan geçtiğimiz yolları izlemeye devam ettim. Evlere bakıyordum. Kim bilir şimdi kimler yaşıyordu bu tanıdık evlerde. Sonra lisemizi gördüm. Tabelası bile değişmemişti. Sadece bahçedeki ağaçlar çoğalmıştı. Sürekli arkadaşlarımla takıldığım köşe hala aynıydı. Kim bilir şimdi kimler takılıyordu orada. İster istemez gözlerim doldu. Bir anda bu kadar çok duygu ağır gelmişti.

İçimdeki hüzün daha da artıyordu. Bir yandan da uzun zaman sonra göreceğim kişiler için heyecanlıydım. Bir yanım onlarla karşılaşmak istemezken diğer yanım onları deli gibi özlemişti. Taksi durduktan sonra parasını vererek indim. Epey kalabalıktı. Anma töreninin yapılacağı spor salonuna adım atarken kenarda gelenleri karşılayan Yavuz hocayı gördüm. Müdür yardımcımızdı. Yere bakarak ilerledim. Yavuz hoca bana seslendiğinde durdum. Beni tanımasına şaşırmıştım.

𝐄𝐤𝐬̧𝐢 𝐋𝐢𝐦𝐨𝐧𝐥𝐚𝐫Where stories live. Discover now