5 | zombi

27 14 14
                                    

Hava karardığında çoktan bir sürü çalı çırpı toplamıştık. Onlar ile büyük bir ateş yakıp elimize koca koca kazıklar almıştık. Odunların ucuna bez bağlayıp ateşe vermiş, meşale yapmıştık. Ahmet ve Arda iki kangal sucuk pişirmeye çalışırken "Lan napıyorsunuz?" diye sordu Oğuz. "Bütün ada sucuk kokacak, yerimizi belli edeceksiniz."

"Oğuz, sence de yerimiz yeterince belli değil mi?" diye sordum alayla. Oğuz "Ya saçmalama işte arkamızı sağlama aldık korunuyoruz Ayda." diye yanıtladı beni. Ebrar "Şu an bence uzaydan bile görünüyoruz biz." dedi. Ahmet "Umarım Civan ve Koral da bizi görmeyi başarır." diye mırıldandı. "Gerçi ben Koral'dan eminim bu sucuk kokusuna kesin gelir." diye ekledi.

"Bence onlar yakalandılar zaten... çünkü bu sessizlik hayra alamet değil. Zombiler şu an bir ziyafet çekiyor." dedi Arda. Hepimizi korkutmak için elinden geleni yapıyor gibiydi. Ebrar anlık bir sinirle "Ya Arda! Bak yemin ediyorum bir daha yenmekten ya da zombilerden bahsedersen seni burada kimseye bırakmadan ben yiyeceğim. Hem de çiğ çiğ!" dedi. Arda "Tamam sustum." diyerek ağzına fermuar çekti.

Oğuz onları sessiz olmaları için uyarırken ayakta mal gibi beklemekten yorulmuştum. Üstelik bir şey de göremiyorduk. "Hiçbir şey göremiyoruz, bari duyabilelim." dedim. Arda "Zaten zombiler genelde sese gelir." dediğinde Ebrar, Arda'nın ayağına bastı. Toprak endişeyle "Şu an bir yerlerden bizi izliyor olabilirler mi?" diye sordu.

Arda yeniden lafa atladı. "Yani zombiler genelde her şeyi görürler."

Oğuz'a dönüp "Hiçbir şey göremiyoruz ya, şu elindeki meşaleni alsan da ileriye mi fırlatsan? Bir görsek etrafımızda ne var, ne yok. Yani el feneri gibi düşün.." dedim.

"Tamam iyi fikir. Koruyun beni." diyerek elindeki kazığı yere bıraktı. Meşalesini ileriye fırlattığında bize doğru gelen bir sürü kişi gördük. O anda hepimiz avazımız çıktığınca bağırmaya başladık.
"Tamam, tamam sessiz!" dedi Yüksel. Kontrolü yeniden eline aldı. "Siz de gördünüz mü? Ateşe yaklaşamıyorlar. Çabuk ateşi harlayın." diye bağırdı. Ebrar panikle "Odun atın, odun atın." diye bağırdı ve elindeki kazığı ateşe attı.

Sonra ne yaptığını farkedip "Kazığımı ateşe attım." dedi panikle. Toprak "Tamam, sorun yok. Arkama geç. Ben korurum seni." diyerek Ebrar'ı arkasına aldı.

Tam o sırada biri uzaktan "Ne oluyor lan?" diye bağırdı. Ardından "Allah! Allah! Allah!" diye bağırarak bize doğru yaklaştı. Biz yeniden çığlık atarken karanlığın içinden çıkan ikili tanıdıktı. Civan ve Koray. Arkalarına bakarak kaçıyorlardı. Yanımıza ulaştıklarında Civan "Ne oluyor lan burada? Ne oluyor?" diye sordu. Ahmet "Gördünüz mü o şeyleri?" diye sordu. Civan "Görmez olur muyuz? Neydi onlar ya, neydi?" diye bağırdı. Arda "Zombiler." dedi. Civan "O ne lan?" diye sordu ardından. Arda "Yaşayan ölüler." diye açıkladı.

Koray panikle "Ben ölüye mi bastım yani?" diye sordu. "Sarıldı ayağıma, bırakmadı beni." diye ekledi. Oğuz en öne geçip "Tamam durun, plan yapıyoruz." dedi. Bize doğru dönerek "Bakın şimdi.." diye söze girdi. "Birbirimizden ayrılmıyoruz, bol bol ateş yakıyoruz. Ateşten korkuyorlar çünkü. Hiç kimseyi kaybetmeyeceğim! Anladınız mı? Uyumak da yok sabaha kadar buradayız!"

"Oğuz en azından dönüşümlü uyusak?" diye sordum.
"Hayır, kimse uyumayacak!"

"Selamın aleyküm."

Hepimiz sesin geldiği yöne bakıp "Aleyküm selam." dedik. Tekrar Oğuz'a döndüğümüzde yeniden konuşmaya başladı. "Şimdi bu-"

Daha sonra hepimize jeton düştü. Biz korkuyla çığlık atarken ilk önce Oğuz, sonra da biz sustuk. "Ekmek var mı abi?" Oğuz bir anda korkudan yere yığılırken ben de "Aaa Oğuz, haklıymışsın. Bunlar zombi değilmiş!" diye seslendim. "Oğuz?"

***

Oturmuş 'zombiler' ile konuşuyorduk. Aslında onlar bu adanın yerlileriymiş. Arada bir insanlar gelir, burada piknik yapıp ortalığı batırarak geri dönerlermiş. Bizi de onlardan biri sanıp korkutmaya karar vermişler. En sonunda da yeterince korktuğumuzu düşünmüş, alayla 'ekmek var mı abi?' diye sormuşlardı.

Hepimizin siniri tepesindeydi. Yüksel bunu belli etmekten de çekinmemişti. Onlara ters ters bakıyordu. En sonunda birimiz bu karşılıklı gerginlikten bıkıp konuştu. Ebrar "Civan ve Koray mazot alıp geldiğine göre gidebiliriz." dedi.

Biz geldiğimiz gibi kayığa binerek gemiye geri döndük. Başım o kadar çok ağrımaya başlamıştı ki...
Ebrar kaptan köşküne geçerken ben de onu yalnız bırakmamak için gittim. Diğerleri güvertede oturmuş çay içerek bugünün kritiğini yapıyordu. Kaptan köşkünden içeriye girdiğimde "Böyle bir olay bir tek bizim başımıza gelebilirdi." diye söylendim.
Ebrar "Ay ama hepimiz çok korktuk, komikti." dedi gülerek.

Biraz sessizlikten sonra "Böyle olabileceğini hesaplamamıştım. Eşref Amca da bu iki palamuta güvenip geminin her şeyi tam demişti." diye açıkladı.
Kendini suçlu hissediyor gibiydi. "İleride torunlarımıza anlatacağımız bir anımız oldu." dedim gülerek. "Her ne kadar korksak da macera oldu, keyifliydi." Bir yandan onu rahatlatmaya çalışırken bir yandan da doğruları söylüyordum.

Yaklaşırken limanda tavla oynayan Eşref Amca görüş alanımıza girdi. Tepedeki ışıklar ıslak zemini aydınlatırken onların keyifli kahkahaları kulaklarıma doldu. Bizim limana yaklaştığımızı gördüğünde oyunu bitirmişlerdi. Karşısındaki adam tavlayı kolunun altına aldığında Eşref Amca keyifle ayağa kalktı. Ebrar gemiyi sağ sağlim limana iyice yaklaştırınca ilk önce gemiden Ahmet indi. Benim de inmem için elini uzattığında teşekkür ederek ondan destek aldım.

Savaştan çıkmış gibi görünüyorduk. Eşref Amca "İyi misiniz?" diye sordu gülerek. Oğuz tam ağzını açıp bir şeyler diyecekken bir anda Ebrar geliverdi ve "Süperiz." dedi. Civan ve Koral mızmızlanarak gemiden inip Eşref Amca'ya sarıldı. "Öleceğiz diye çok korktuk Reis!" dedi Civan. Ebrar gözlerini devirdiğinde gülmeden edemedim. Olan biteni Eşref Amca'ya anlattıktan sonra Arda "Ben çok acıktım ya, siz acıkmadınız mı?" diye sordu. "Hem de nasıl acıktım." dedim bir anda. Eşref Amca "E hadi o zaman Ebrar kızım siz yemeğe gidin, yorulmuşsunuz zaten." dedi babacan tavrıyla. "Tamamdır Eşref Amca, çok teşekkür ederiz."

"Önemli değil gençler, eğlenebildiyseniz ne mutlu bana."

Ebrar "O zaman.. Biz kaçıyoruz!" dedi heyecanla. Eşref Amca ile vedalaştıktan sonra hepimiz arabalara yöneldik. "İskender yer miyiz ya?" diye sordu Ahmet. "Bayılırım." dedi Ebrar. İskenderi çok severdi. Benim ilk iskender deneyimim onlarla olmuştu. Et yiyen biri olmadığım için 17 yaşında anca iskender yiyebilmiştim.

Biz büyük bir heves ve açlıkla iskender yemeye giderken İstanbul'a taşınmak istediğimi farkettim. Ben buraya, bu insanlara aittim. Onlara ne kadar sinirlensem de, ne kadar kaçsam da bir şekilde beni gerçekten mutlu eden onlardı. Yarın bu kararımı Ebrar'la paylaşmayı aklımın bir kenarına yazarken, anın keyfini çıkaracaktım.

ALOOOO BU HAFTA SONU İSKENDER YİYO MUYUZ?? _Tartagilamylove_

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


ALOOOO BU HAFTA SONU İSKENDER YİYO MUYUZ?? _Tartagilamylove_

𝐄𝐤𝐬̧𝐢 𝐋𝐢𝐦𝐨𝐧𝐥𝐚𝐫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin