3 | ekşi limonlar

20 13 17
                                    


Sabah burnuma gelen güzel kokularla uyandım. Yatakta oturur pozisyona gelirken komidinin üzerindeki telefonumu aldım. Odadaki ebeveyn banyosuna girerek yüzümü yıkadım. Odadan çıkınca mutfağa giden yolda Aurora ile karşılaştım. "Günaydın Aruş." diye selam verdim kediye. Aurora ile birlikte yoluma devam ettim. Mutfağa geldiğimizde Ebrar her şeyi hazırlamışa benziyordu. "Günaydın!" neşeyle. Aynı şekilde verdim. "Bugün için güzel planlar var. Ama önce kliniğe gitmeliyiz." dedi çatal bıçak çıkarırken.

Kahvaltıyı sohbet ederek yaptıktan sonra masayı birlikte topladık. Ebrar kıyafet getirmediğim için bana kıyafet verdi, onları giydim. Ebrar'ın veteriner kliniğine gitmek için bir an önce evden çıktık. Kliniğe geldiğimizde arabadan inerek kliniğini inceledim. Güzel bir yere benziyordu. Camlardan dolayı içerisi görünüyordu. Bir kız ve bir adam gülerek konuşuyorlardı. Ebrar'ın peşinden ilerlerken bizim içeriye girmemizle beraber ikilinin bakışları bizi buldu. Adam bize doğru dönerken kucağındaki köpeği gördüm. Kız kocaman gülümsemesiyle "Merhaba!" dedi. Etrafa enerji saçıyordu.

İkiliye selam verirken bir yandan da adama bakıyordum. "Merhaba." dedi Ebrar sonunu uzatarak. Adam bana aşırı tanıdık gelirken karşımdaki kız enerjik bir şekilde kendini tanıttı. Gülümsedim ve kısaca kendimi tanıttım. Adı Fulya'ydı. Ebrar'ın kliniğinde stajyerdi. Ebrar "Seninle ilgilenelim Lupin.." diyerek adamın kucağındaki köpeği aldı.

Adamın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Yavaşça başımı ona çevirirken Ebrar'ın ya da onun konuşmasını bekledim. Sonunda Ebrar konuştu. "Birbirinizi hatırlamadığınıza inanamıyorum!"
İstemsizce kaşlarım çatladı, hemen ardından jeton düştü. Karşımdaki adam Arda'nın yakın arkadaşlarından Oğuzhan'dı. "Ayda!" dedi heyecanla. "Oğuzhan?" Hala inanamamıştım. "Seni gördüğüme sevindim." diyerek kollarını iki yana açtı. Gülümseyerek kollarının arasına girdim. "Çok uzun zaman oldu.." diye mırıldandı. Birbirimizi tanımamamız çok normaldi. Büyümüş, değişmiştik.

Ebrar "Lupin'in aşısını yapacağız, siz burada bekleyin." dedi ve Fulya ile gözden kayboldu. Gözlerimi Oğuzhan hariç her yerde gezdirdim. Utanıyordum. Oğuzhan elini ensesine atarken bir yandan o da benim gibi etrafa bakıyordu. Anlık bir cesaretle bana geri döndü. Bir şey demek istiyor gibiydi.

"Çok güzel olmuşsun." dedi çekinerek. "Hep güzeldin zaten ama yani-" İstemsizce güldüm, bu da onun rahatlamasına ve gülmesine neden oldu.

"Ne zaman geldin?" diye sordu. "Dün, cenaze için geldim." diye cevap verdim. Anlayışla başını salladı.
O sırada Ebrar ve Fulya geri gelmişti. Ebrar kucağındaki köpeği, yani Lupin'i, Oğuz'a verdi. "Çok usluydu."

Ebrar "Oğuz, bizim birkaç planımız var. Uzun zaman sonra hep bir araya geldik. Sen de gelmek ister misin?" diye sordu. "Önce Lupin'i eve bırakmam gerekiyor."

"Tamam sorun yok, kolayca bize yetişirsin. Oraya gidince sana konum atarım." dedi Ebrar. "Pekala, o zaman ben bir an önce gideyim." Oğuzhan, Lupin'in tasmasını taktı ve yanımızdan ayrıldı.

"Fulya, seni de davet etmek ama birimizin buralarda olması gerek." Fulya anlayışla başını salladı ve "Bir sonraki sefere artık." dedi.

"Biz de çıkalım o halde." dedi Ebrar. Askılıktan çantasını ve ceketini aldı. "Tanıştığıma memnun oldum Fulya." Gülümseyerek, dedim. "Ben de öyle. Umarım sık sık görüşürüz." dedi bütün sıcaklığıyla. Ben gülümseyi sürdürürken Ebrar, omuzlarımdan tutarak kapıya doğru sürükledi. "Görüşürüz Fulya!" dedi heyecanla. Fulya, Ebrar'ın bu hallerine alışmış olacak ki gülmekle yetindi. Ebrar beni arabaya sürüklerken "Nereye gidebilirsin?" diye sordum merakla. Hınzırca gülüp ve "Gidince görürsün." dedi.

***

Ebrar arabayı durdururken geldiğimiz yere baktık. Limana gelmiştik. Arabadan inerken bir yandan da yanmasına dolan balığın kokusuyla hafiften yüzümü buruşturdum. Ebrar iner inmez "Eşref Amca!" diye seslendi. Seslendiği kişi yanımıza yaklaşırken ben onu daha önce görmediğimi hatırlamaya çalışıyordum. "Ebrar kızım kendini klonlamış gibi." dedi bütün tatlılığıyla. Bana da baş selamını verdi. Dün olanlar kafamda canlanırken "Acaba bu sefer nasıl bir şeyle karşılaşacağız?" diye mırıldandım.

"Hoşgeldiniz." dedi yaşlı adam bütün sıcaklığıyla. Ebrar karşılık verdikten sonra merakla sordu. "Diğerleri geldi mi?"

"Erkenden geldiler, şimdi de gemide sizi bekliyorlar." Onlar ilerlerken yetişmek için çabaladım. Önce Eşref Amca, sonra Ebrar gemiye binerken en son ben bindim. Bizimkiler görüş alanıma girerken onlara iyice yaklaşmıştık. Eşref Amca kaptan köşküne giderken Ebrar "Ben Oğuz'a konum atayım." diye mırıldandı. Cebinden telefonunu çıkarırken bir yandan da kaptan köşküne giden Eşref Amca'nın peşinden ilerledi.

Bizimkilerin yanında giderken yerlerin ıslaklığı nedeniyle kaymamak için bütün gayreti gösteriyorum. Ahmet dalga geçerken Arda ise düşmemden korkuyor gibi görünüyordu. Başarıyla yanlarına ulaştığımda zaferle güldüm. Uzun bir süre sonra Ebrar, Eşref Amca ile geri döndü. "Oğuzhan yola çıktı, geliyor. En fazla yarım saate burada olur."

"Eeeh, çocuklar.. ben artık gidiyorum." dedi Eşref Amca. Merakla Ebrar'a döndüm. "Biz ne yapacağız bu gemide?" diye sordu Arda. O da en az benim kadar meraklıydı.

"Açılacağız." Heyecanla kafasına şapka taktı. "Kaptanlığı devraldım!" Daha sonra ellerini iki yana açarak referans yaptı. "Öldük desene sen şu işe.." diye dalga geçti Ahmet. "Beni zorbalamayı bırak Amed."

Limana bir araba yaklaştı. Hepimiz gelenin Oğuzhan olduğunu az çok tahmin edebiliyorduk. Yanında bir adam daha vardı. Kim olduğunu bilmesem de tek düşündüğüm Ekşi Limonlar'ın yeniden bir arada olmasıydı. Ne bir eksik, ne bir fazla.

bu bölüm geçiş niteliğinde olduğu için kısa oldu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

bu bölüm geçiş niteliğinde olduğu için kısa oldu.
bir sonraki bölümde görüşürüüüzz <3

𝐄𝐤𝐬̧𝐢 𝐋𝐢𝐦𝐨𝐧𝐥𝐚𝐫Where stories live. Discover now