11 | hain tırtıl

17 11 2
                                    


Ayda'nın Bakış Açısıyla

Siparişi verdikten sonra ayağa kalktım. Üzerimdeki meraklı bakışlarla birlikte adama döndüm ve "Tuvalete gidip geliyorum." diye açıkladım. O bana ters ters bakarken alayla "İzninle." dedim. Karşımdaki adam beni başıyla onaylarken istemsizce gözlerimi devirdim. Tuvalete girdiğimde oradaki kadınlardan telefonunu kullanmak için ricada bulundum. Polisi aramak için rakamları tuşladım. Stresten dolayı dudaklarımı ısırıyordum. İhbarda bulunduktan sonra kadına teşekkür ettim ve ellerimi yıkayarak masaya geri döndüm.

Hem o binaya, hem buraya de polis ekibinin gelmesi uzun sürmemişti. Polisler adamı tutuklarken ben ise gelen pizzaları yemek için yerime oturdum. Anında yeniden ayağa kalktım. Ebrarları unutmuştum! Yan masadaki beyefendiden telefon rica ettim. Muhtemelen şu an bana küfür ediyorlardı. Tabi yaşıyorlarsa..

Telefondan hafızamın tozlu raflarında duran numarayı ezbere tuşladım. Birkaç kere çaldıktan sonra telefonun ucundan bir ses yükseldi. Ebrar başta beni tanıyamasa da daha sonra tanıdı ve yaratıcı küfürleri ile bir güzel kulaklarımın pasını aldı. Ardından bir anda "Sen neredesin ya!" diye bağırdı. "Konum şimdi atacağım. Siz iyi misiniz?"

"İyiyiz, bir sıkıntı yok." dedikten sonra derin bir nefes aldı. "Seni sormama gerek yok gibi.. Sonuçta bizi bırakıp kaçtın, hain tırtıl!" diye ekledi. Sinirinden bağırarak konuşuyordu. Telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırdım. "Kaçmadım, siz gelince olanları anlatırım. Şimdi kapatmam gerekiyor."

Telefonu kapattıktan sonra, telefonu sahibine geri vererek teşekkür ettim. Onları bırakıp kaçtığımı düşünüyorlardı! Bu beni biraz üzse de onlar da kendilerince haklıydı. Kim bilir orada neler olmuştu?

Onları beklemek için masaya geri döndüm. Karnım guruldadığı sırada masanın üzerindeki pizzayla bakıştım. Onlar gelmeden birazcık yemem sorun yaratmazdı.

Birkaç dilim yedikten sonra arkadaşlarımın görüş alanıma girmesiyle ayağa kalktım. Ebrar sinirden kıpkırmızıydı. Yüksel sert bakışlarını gözlerime sabitlemişti. Oğuzhan "La madem kaçıyorsun, yanına Ouzhanbabasex'i niye almıyorsun?" diyerek bütün ciddiyetimi bozdu.

Ebrar küfretmeye başladığında gülmemek için dünyanın çabasını harcasam da kendimi durdurmadım.

***

Onlar başlarından geçenleri anlattıktan sonra sıra bana gelmişti.

"Peşimdeki adamdan bir türlü kurtulamadım ki ya! Herif inatla elindeki kürekle kovaladı. Ormanın içinde kayboldum resmen. E tabi adam acıktı. Yalan yok, ben de acıktım. Yemek yemeyi teklif etti. Başta kabul etmedim de sonra makul bir teklif sundu. O arkadan tarif ederken ben de o tarafa doğru koştum. 'Hayırlısıyla bir şekilde restoranın önünde varırız' diyor bir de! Sinir etti beni. Anca buraya vardık."

Toprak'ın gülmesiyle bir anda hepimiz gülmeye başladık. Hepimizin sinirleri bozuktu. "Yarın ifade vermeye gitmemiz gerekiyor." diye hatırlattı Yüksel.

Ahmet de bir şey hatırlamış gibiydi. Elini cebine atarken "Ayda, telefonunu arabada unutmuşsun da onu vereyim." dedi. "Ha bir de, biri aramıştı." Telefonu bana uzattığında merakla aldım. Arayan kişinin numarası kayıtlı değildi. Arama tuşuna bastım. Telefonu kulağıma götürdüğümde çok geçmeden karşı taraftan bir ses yükseldi. "İyi akşamlar Ayda'cım."

"İyi akşamlar, kimsiniz?"

"Ben Yekta." Duyduğum isimle hemen ayağa kalktım. Masadakilere hemen geliyorum gibisinden bir işaret yaptıktan sonra dışarı çıktım. "Efendim Yekta?"

𝐄𝐤𝐬̧𝐢 𝐋𝐢𝐦𝐨𝐧𝐥𝐚𝐫Where stories live. Discover now