2. Kitap 4. Bölüm

4K 336 46
                                    

Selamlar ufaktan bir açıklama yapıp sonra gideceğim. Okunma oranımız çok düştü bu yüzden  bölümlere oy sınırı getireceğim. Boşuna zamanımı ayırmak istemiyorum çünkü oldukça sınırlı zamana sahibim. Bir yandan sınava hazırlanıp bir yandan bölüm yazmak beni zorluyor.

Yeni bölüm için oy sınırını 100 vote yapacağım. 100'e ulaşmadan da yeni bölüm atmayı düşünmüyorum.

Yıldımızı parlatmayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayınnnn

Keyifli okumalarrr

☁️✈️☁️

Ben, siyah güneş gözlüklerim ve Kerem askeriyeye havalı bir giriş yaptık.

1.85 boylarında askeri üniformalı biriyle  göz göze gelince bakışlarını Kerem'e çevirdi.

"Vaaay devrem hoş geldiniz."

"Hoş bulduk hoş bulduk."

Kerem'in gözleri çok nadir gülerdi ve bu askeri görünce gözlerinin parladığına yemin edebilirdim.

Birbirlerine sarıldıktan sonra bana da hoş geldiniz dedi ve hep beraber kafeteryaya geçip dörtlü bir masaya yerleştik.

"Eee anlat devrem neler yapıyorsun nasılsın?"

"Hiç sorma be devrem başımda bir bela var ki anlatamam."

"Ne belası hayırdır inşallah?"

Burak bakışlarını Keremden alıp kapıya yöneltti

İçeriye yaklaşık 1.80 boylarında Şahin'in üniformasına benzer  forma giyen siyah saçlı beyaz tenli bir asker girdi. Gözleri anlık bizim masayı bulsa da çok kısa sürdü.

Asker Kerem'in de dikkatini çekmiş olacak ki "Devrem seni öldürecek gibi mi baktı bana mı öyle geldi?" dedi Burak'a.

"Hah! İşte iyi bela lafın üstüne gelirmiş."

Kerem bu lafa kahkaha attı.

"Zaten nerede bela orada biz"

"Öyle de bu farklı bir şey. Sırf görev için katlanıyorum. Başıma komutan kesildi. Pabucumun komutanı"

Burak bakışlarımı kadın askere çevirip iğrenir gibi buruşturdu.

"Havacı mı?"

Her baktığımda üniforması  Şahin'i anımsatıyordu. Kendimi tutamayıp lafa atladım.

"Evet kardeşim bayağı havalı bir tip nereden anladın?"

Bakışları hala ondaydı

Kendimi tutamayıp cevabına güldüm.

"Yok yani öyle değil. Hava Kuvvetlerinden mi?"

"Ohhooo bizim çocuk uçuşta Alin"

Kerem'in alaycı sesi Burak'ı kendine getirirken bakışlarını kadın askerden alıp bana çevirdi.

"Pardon Alin dalmışım. Evet Hava Kuvvetlerinde ortak bir operasyon yürütüyoruz. Kendisi sonradan gelip ekibime çöreklendi de."

Kerem iki kere havayı kokluyormuş gibi yaptı.

"Kokuyu siz de alıyor musunuz?"

"Yo ne kokusu?"

Burak gayet ciddi bir tavırla sorarken ben dalgayı sezmiştim.

"Kıskançlık"

"Ne alakası var? Sadece bana emir verilmesini sevmiyorum."

"Tabii tabii" diyerek geçiştirdi Kerem. Ben ise olayları sadece gülerek izliyordum.

"Neyse siz ne için geldiniz hayrolsun."

Burak'ın sorusuyla ikimiz de ciddileştik.

"Bizi Yavuz Komutanla konuşturman gerekiyor. "

Burak'ın kaşları çatıldı.

"Neden?"

"Devrem çok uzun bir mesele ama Alin'in bir tanıdığından uzun zamandır haber alamıyoruz. Hava Kuvvetlerinde bir askerdi. Yavuz Komutan tanıyor olabilir."

"İsmi neydi?"

"Şahin" diye lafa atladım. "Yüzbaşıydı."

"Şahin Yüzbaşı."

Duraksadı.

" İsim tanıdık geliyor ama Yavuz Komutan daha iyi bilir. Belki Asena da tanıyordur da  kendisiyle sağlıklı iletişim kuramıyoruz. Yine de sizin için şansımı bir denerim."

"Teşekkürler."

Eğdiğim başımı kaldırdığımda isminin  Asena olduğunu öğrendiğim asker bizim masaya yaklaşıyordu. Elinde evraklar vardı.

Masaya gelip durduğunda gözleri Burak'ı buldu.

"Rahatsız ediyorum kusura bakmayın ama bunların doldurulması gerekiyor. Çıkıyordum verip öyle çıkayım dedim."

Beş saniye önce pamuk gibi olan Burak kadın gelince taş kesildi.

Sert bir sesle sadece "tamam " dedi.

Evrakları aldığında kadın bize gülümseyerek "iyi günler" diyip arkasını döndü.

"Bir saniye bekler misiniz?"

Refleks olarak durdurmuştum normal zamanda yapacağım bir şey değildi.

"Buyrun?"

Dedi tek kaşını kaldırarak. Askerlerin kendine has bir sertliği vardı ve bu kadına çok yakışmıştı.

"Bir dakika oturabilir misiniz? Size bir şey sormamız gerekiyor da."

Burak'ın bana sövdüğüne adım gibi emindim fakat üzgünüm işin içinde Şahin varsa gözüm kimseyi görmez.

Kadın anlam veremediğim bir şekilde mutlu olup tabii diyerek Burak'ın yanındaki sandalyeye oturdu.

Kerem sadece Burak'ın haline gülüyordu.

Kadın boş boş yüzüme bakarken cümleme başladım.

"Öncelikle kendimi tanıtayım. Ben Alin. Uzun bir zaman önce nişanlımı kaybettim. Nasıl kaybettiğimi sormayın fakat bana yardımcı olursanız çok sevinirim. Kendisi Hava Kuvvetlerinde yüzbaşıydı ismi Şahin. Acaba tanıyor musunuz?"

Kadın dikkatle beni dinledi.

" Şahin isimli bir pilotla birkaç defa aynı görevde bulundum ama o mudur değil midir bilemem. Fotoğrafı var mı? "

Kafa salladım.

" Maalesef. "

Aslında önceki telefonumda her şey vardı. Ama o telefonda esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmuştu.

"Peki, dış görünüşünü anlatın belki o zaman biraz yardımcı olurum"

Burak'a baktım. Şahin'e cidden benziyordu.

"Burak'a benziyor işte hatta hemen hemen aynı yaştalar."

Kadın ağzını açmıştı ki içeri o girdi.

Kerem'e döndüm. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.

"K-Kerem bu o."

"Kim?" dedi Kerem şaşkın şaşkın.

"Yavuz Komutan."

Benimle beraber Kerem de ayaklandı.

"Dur bir sakin olalım önce. Emin misin Alin?"

"Hiç olmadığım kadar."

BÖLÜM SONU

eee nasıl buldunuz bölümü.

Asena ve Burak hakkında ne düşünüyorsunuz?

İşler iyice kızıştı. Bakalım Şaho nerelerde ya da var mı¿¿
Bakalım göreceğizzz

F16'cı |Texting [TAMAMLANDI☑️] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin