Bölüm/8

26 11 9
                                    

Bölüm Şarkısı:Leman Sam-Daha Gidecek Yolumuz Var

                                          İyi okumalar 🌟

Beynimde dönüp duran senaryolar, uyumamı engelliyor. Kaya'dan üç gündür haber alamıyorum. Beni eve bıraktığı o geceden sonra, ona ulaşamıyorum. Batıkan bir kaç kere ulaşmaya çalışsada o da bir sonuç alamıyor. Aklımdan türlü senaryolar geçiyor.

Saat gece yarısını çoktan geçmiş. Üç gündür telaştan aklıma gelmeyen şey, şimdi geliyor. Evine gitmek. Batıkan'ı arıyorum. Kaya'nın evini tarif etmesini istiyorum. Gizlice evden çıkıyorum.

Batıkan'ın tarif ettiği eve vardığımda, emin olmak adına evin fotoğrafını çekip Batıkan'a atıyorum. Beni onaylıyor. Kapıyı çalmaya başladığımda burada olmasını umut ediyorum. Ard arda kapıyı çalıyorum.

İçerideki odalardan birinden yayılan ışık, heyecanlanmama sebep oluyor. Bir kaç dakikanın ardından kapı açılıyor. Gördüğüm suret ile, akmayı bekleyen gözyaşlarımı serbest bırakıyorum.

"Neredesin sen? Kaç gün oldu farkında mısın? Beni bu kadar gün habersiz bırakmaya hakkın yok! Bu yaptığın bencillik!"

Kaya, ne yapacağını bilemez bir hâlde bana bakıyor. O an farkediyorum. Göz altları morarmış. Her zaman düzenli olan saçları dağılmış. Kaya Biliroğlu, heybetiyle tanıdığım o adama bir şey olmuş.

Bir adım öne çıkıyor ve kolunu uzatıp beni kendisine çekiyor. Kolları bedenimi sıkıca sararken ağlamam şiddetleniyor.

"Bana ne söylesen haklısın. Özür dilerim."

Hıçkırıklarımın arasından konuşmaya çalışıyorum.

"Bir özür ile geçecek mi sanıyorsun? Seni ne kadar merak ettiğimi tahmin bile edemezsin. Bu yaptığın düşüncesizliği, bir özür geçirecek mi?"

"Geçirmeyeceğini biliyorum. Yinede özür dilerim. Bu hâle geleceğini bilmiyordum. Marin, gerçekten özür dilerim."

Bana ilk defa ismimle hitap ediyor. Bu beni oldukça şaşırtıyor. Yavaşça kollarının arasından çıkıyorum.

"Bana, ne olduğunu, seni neyin bu hâle getirdiğini anlatacak mısın?"

Uykusuz gözleri, gözlerimle buluşuyor. Bir adım geri çıkıp, kapıdan geçebilmem için bana yer açıyor.

"İçeriye gelmek ister misin?"

Kafamı onaylarcasına sallayıp, müstakil evin kapısında ayakkabılarımı soyunuyorum. İçeriye adımımı attığım an, Kaya'nın aşık olduğum kokusu doluyor burnuma. Onun yönlendirmesi ile, salon olduğunu düşündüğüm odaya geçiyoruz. Üçlü koltuğa otururken, etrafı iyice inceliyorum. Sade dizayn edilmiş, derli toplu bir oda. Kaya yanıma oturuyor. Işıklı ortamda gözlerini daha net görüyorum. Sevdiğim kahveleri, kan çanağına dönmüş. Etrafı morarmış.

"Beni bu kadar merak eden biri, ilk defa oluyor hayatımda. Özür dilerim. Böyle olsun istemezdim."

Elimi kaldırıp uzayan sakallarına avucumu bastırıyorum.

"Neyin var senin?"

Derin bir nefes alıyor. Gözlerini usulca yumup, kafasını elime doğru iyice eğiyor.

"Uyuyabilir miyim dizlerinde? Söz veriyorum, yarın her şeyi anlatacağım sana."

Bir şey demeden elimi çekiyorum yanaklarından. Koltukta en köşeye kayıp, dizlerime uzanmasını bekliyorum. Ayaklarını toparlıyor, kafasını dizime yaslıyor ve küçük bir çocuk gibi, iki büklüm kıvrılıyor koltuğa. Gözleri kapanıyor. Ellerim saçlarına gidiyor. Hafif hafif oynamaya başlıyorum.

"Gitme olur mu?"

Bir şey demeden ağzımın içinden onaylayıcı mırıldanmalar çıkıyor.

Kaya Biliroğlu, bugün ilk defa güçsüz bir şekilde duruyor karşımda. Heybetiyle göz korkutan adam, bugün benim dizlerime muhtaç, küçük bir çocuk gibi uyuyor. Size her şeyimin üzerine yemin edebilirim ki bu durum, yaşadığım tüm durumlardan daha beter geliyor bana. Dimdik ayakta duran, hiçbir kasırgada devrilmeyen o çınar ağacı, bugün darbe almış, yaralarını bana emanet ediyor.

Sana söz veriyorum Kaya. Hayatımı tehlikeye atsan bile, seni içimden söküp atmayacağım. Denizkızı sözü.

İnci Küpeli Denizkızı Where stories live. Discover now