Bölüm/10 FİNAL

35 11 8
                                    


Bölüm Şarkısı: Can Yüce-Yeniden

                                                İyi okumalar 🌟


İş yerindeki duvar saatine gidiyor gözlerim. Çıkmama az bir zaman olduğunu farkediyorum. Sabah yaşanan olaydan sonra, eve gelir gelmez kendimi duşa atıp, ağlayarak rahatladığım için, içimde derin bir huzur hissediyorum. Çalışmaya başladıktan sonra, Kaya'yı düşünmemek adına, kendimi evraklara çok vermiştim. Şimdi hiçbir işimin kalmaması, Kaya'yı tekrar anımsamama yol açıyor.

Yerimden kalkıp eşyalarımı toparlıyorum. Yavaş adımlarla asansöre doğru ilerliyorum. Asansör yardımı ile çıkışa vardığımda, adımlarımı yine hızlandırmadan ilerliyorum.

"Bizim arabamız, sağda duran beyaz arabanın önünde denizkızı."

Duyduğum ses ile hızla arkamı dönüyorum. Kaya Biliroğlu burada ve bana gülümsüyor.

"Sen haklıydın. Ben, seni tanıdıkça gelişiyor, değişiyorum. Ben kimseye benzemiyorum ve seni inci küpelerinle yalnız bırakıp, buradan öyle kolay gidemem."

Gözlerim hızla dolarken bir şey demiyorum. Konuşursam gözyaşlarımın hızla akacağını biliyorum. Kaya elime uzanıyor. Elimi sıkıca tutuyor.

" Gidelim mi? Yanına hırka almamışsın. Üşüyeceksin."

Üzerimdeki şaşkınlığı hâlâ atamadığım için sessiz kalmaya devam ediyorum. Bu sessizliğim onu telaşlandırmış olacak ki,boşta kalan eliyle yanağımı kavrıyor.

"Marin, iyi misin?"

"Gitmemişsin."

"Gidersem babama benzerdim. Ben kalıp seni sevmeyi tercih ettim."

Sağ gözümden firar eden bir damla yaş,  çeneme doğru kayıyor.

"Yüzmeyi bilmeyen, inci küpeli denizkızı, ağlamak bile sana çok yakışıyor."

"Bir daha gitmek isteyecek misin?"

"Hayır. Seninle yapmam gereken çok şey var. Yüzmeyi öğreteceğim mesela sana. Sende buna karşılık, sevmeyi öğreteceksin bana. Acıtmadan sevmeyi."

Derin bir nefes alıp yürümeye başlıyor. Elimi tuttuğu için, beni de kendisiyle beraber yürütüyor.

"Araba sürmeyi öğreteceğim. Alkol aldığım zamanlarda, taksiyle dönmek zorunda kalıyoruz. Sen alkol kullanmıyorsun, arabayı sen sürebilirsin. Sende bunun karşılığında saçlarımla oynayacaksın. Dün beni uyuttuğun gibi uyutacaksın ama bu sefer yanına uzanacağım. Dizlerin uyuşmasın."

Arabanın yanına vardığımızda, anahtarla arabayı açıyor. Kapıyı açıp beni oturtuyor. Kendiside hızla yerine geçiyor. Arabaya biner binmez benim tarafıma eğiliyor ve torpidoyu açıp içinden bir kutu çıkarıyor. Bana dönüyor. Kutuyu açıyor. İçinde mavi renkli, inci bir yüzük görmemle gülümsüyorum.

"Hanımefendiciğim, niyetim acizane-i taciz etmek değildir. Bilakis, ufak bir aile bacası tüttürmektir. Sözlerim sizi tatmin edecekse eğer,vsize talibim."

Kurduğu cümle ile gülümsemem büyüyor. Bu, beraber okuduğumuz, osmanlı türkçesiyle yazılmış kitaptan alıntı bir cümle. Devamında kadın, adama tokat atacağını söylüyor. Ben onu söylemekten vazgeçiyorum.

"O mahrem suratınıza, bir buse nakşedersem, sekte-i kalpten, terk-i hayat edersiniz."

Kaya'nın gözleri bir anlığına parlıyor. Yüzüğü kutudan çıkarıyor.

"Bunu evet olarak algılıyorum denizkızı. Şimdi uzat o narin elini, ince parmaklarında hayat bulsun bu inci."

Dediğini yapıp elimi uzatıyorum. Yüzüğü parmağıma takıp, elimin üzerine ufak bir öpücük konduruyor.

Kaya Biliroğlu, hayatımın dönüm noktası, sevdiğim adam. Yürüdüğüm bu yolda, yaptığı bu hareketle her daim yanımda olacağına sessiz bir söz veriyor.
    
                               SON

&&&&&&&&

Umarım beğenmişsinizdir. Bir nefeslik, kısa bir hikayeydi. Okuyup zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. ❣️

İnci Küpeli Denizkızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin