Bölüm/9

28 11 8
                                    

Bölüm Şarkısı: Kubilay Karça-Celladına Aşık

                                            İyi okumalar 🌟

Bilmediğim bir saatte, gözlerim ağır ağır aralanıyor. Bulanık görüntünün yerini, netlik aldığı zaman, etrafıma iyice bakıyorum. Kaya'nın evinde olduğum geliyor aklıma. Kafamı yasladığım yerden kaldırıyorum. Boynumdaki sızı, gözlerimi sıkıca yummama sebep oluyor. Ayağımdaki uyuşuklukta kendini göstermeye başladığında, Kaya'yı uyandırmak zorunda kalıyorum.

Hafifeçe dürtüp ismini sesleniyorum. Kaya gözlerini ağır ağır aralıyor. Bir müddet üzerindeki uyku mahmurluğunu atmaya çalışıyor. Daha sonra dizimden kalkıyor.

"Uyandırmak istemezdim ama bacağım uyuştu. Evdekiler yokluğumu anlamadan eve dönmeliyim ayrıca."

Küçük bir çocuk gibi gözlerini ovuşturuyor.

"Böyle oturdun mu tüm gece? Boynun acıyor olmalı. Özür dilerim. Hiç bu kadar rahat uyumamıştım."

"Sorun değil."

Bacağımdaki uyuşukluğun geçmesi adına, elimle bir kaç kere ovuşturuyorum.

"Birkaç gün önce, babamın, annemi öldürdüğünün haberini aldım."

Gözlerim tabir-i caiz ise yuvalarından çıkacak derecede açılıyor. Kafamı hızla Kaya'ya çeviriyorum.  Anlatmaya devam ediyor.

"Amcama gidip, kızının gece geç saatlerde erkeklerle gezdiğini, bu erkeklerin normal olmadığını söylemiş annem. Ortalık karışmış tabii. Amcam, babamın yanına gidip 'karını sustur' deyince olanlar olmuş. Büyük bir kavganın ardından, babam annemi öldürmüş."

Sessizce anlattıklarını dinliyorum. Her ne kadar kötü olursa olsun, hiçbir kadın dayağı ve ölümü haketmiyor.

"Babam hapishanede. Annem ise mezarın altında. Şimdi söyle bana denizkızı, böyle bir ailede doğan çocuk, nasıl iyi kalpli olabilir? Beni onlar büyüttü."

"Sen, seni büyütenlerin yanlışlarını görüp, bunlardan ders çıkarabilecek kadar akıllı ve olgunsun. Böyle düşünme lütfen."

Derin bir nefes alıyor ve kafasını yere eğiyor.

"Bana biraz düşünmek için zaman ver olur mu? Bir süre buradan uzaklaşacağım. Geldiğimde eğer toparlanmış olursam, ilk seni bulacağım söz veriyorum ama eğer daha çok dağılırsam hiçbir zaman gelmeyeceğim."

Söyledikleri kafamın derinliklerinde çınlarken, sinirle yerimden kalkıyorum.

" Seni anlıyorum, kafan karışık, zor zamanlar yaşıyorsun ama bunun üstesinden beraber gelebilirdik. Şimdi bencillik yapıyorsun. Beni bırakıp gidiyorsun ve ne zaman geleceğin bile belli değil. Bana bekle diyorsun. Geleceğin kesin bile değilken, benden seni beklememi istiyorsun. Neden yapıyorsun bunu? Beni kendine bu denli alıştırdıktan sonra, neden bu şekilde davranıyorsun? "

Ellerimle, yüzümü sıvazlıyorum.

"Bencede gitmelisin Kaya. Kafanı dinlemelisin. Ben seni beklemeyeceğim ama. Öyle klişe filmler gibi olmayacak. Adam gider, kadın bekler ama adam bir daha hiç gelmez. Eğer benden sadece biraz zaman isteseydin, bekleyebilirdim. Sonu olmayan bir bilinmezliğe, beni sürükleyecek kadar bencil olma. Kendine iyi bak."

Hızla evden çıkıyorum. Ayakkabılarımı tam giyinmeden, topuklarına basarak, hızla uzaklaşıyorum o evden.

Kaya Biliroğlu. Kalbimi emanet ettiğim son adam. Mavi renkli inci küpelerimle beni yalnız bırakıp gidiyor.

İnci Küpeli Denizkızı Where stories live. Discover now