13.BÖLÜM

3.1K 150 25
                                    

"Anne sen şaka mı yapıyorsun?"

Oldukça sinirliydim çünkü uzaktan bir akrabamız Defne'ye görücü çıkmıştı. Ve Defneler de gelsinler demişti! Annemin bu teklifi onlara iletmesine ayrı onların kabul etmesine ayrı sinirliydim.

"Oğlum niye kızıyorsun, bunda kötü ne var?"

Telefonumu cebime atıp öfkeyle evden çıktım. Eğer kalırsam birinin kalbini kıracaktım. En kötüsü de çıkıp da Defne'yi ben seviyorum diyemiyordum.

Kafeye geldiğimde kapıyı sertçe açıp içeri girdim.

"Hoş geldin Poyraz abi."

Yine abi diyor! Kafayı yiyeceğim! Mutfağa geçip kendime sert bir kahve yapmaya başladım. Defne de arkamdan gelmişti.

"Poyraz abi bir sorun mu var?"

"Yoo ne sorunu olacak."

Tuhaf tuhaf bana bakıyordu. Şimdi tutsam kolundan seni ben seviyorum desem? Yok olmaz daha erken.

Tam çıkacakken onu durdurdum.

"Defne!"

"Efendim Poyraz abi?"

Sakin ol Poyraz! Sakin!

"Akşam sana görücü geliyormuş?"

"Ne?"

Nasıl yani haberi yok muydu? Daha ona bir şey diyemeden telefonu çalmıştı. Telefonu açıp bana bir dakika işareti yaptı.

"Efendim anne?"

Selma teyzenin ne dediğini duyamıyordum.

"Anne ne görücüsü? Bana sormadan niye kabul ediyorsun? Evlenmek istemiyorum bunu biliyorsun."

Demek haberi yoktu. Ama o evlenmek istemiyorum mu demişti? Neyse şimdi bunu düşünmeye gerek yok nasıl olsa ben onu sonra ikna ederim. Telefonu kapatıp sinirli bir şekilde yanıma geldi.

"Evet akşam görücüler geliyormuş ve sizin akrabanızmış!"

O kadar uzak akrabamızdıki neyimiz oluyorlar ben bilmiyordum.

"Senin haberin yok muydu?"

"Hayır şimdi öğrendim. Annem sırf Neriman Teyze söylediği için kırmak istememiş bir gelsinler demiş."

"Yani hayır diyeceksiniz?"

"Ben henüz evlenmek istemiyorum. Evlensem bile bu aşk evliliği olur görücü usulü değil."

Sonunda içim rahatlamıştı. "Anladım hayırlısı olsun." deyip kahveme döndüm. O da işlerle ilgilenmeye başlamıştı. Kahvem hazır olunca alıp kasaya geçtim.

Saatler hızla geçmiş kafenin kapanış saati yaklaşmıştı. Telefonum çalınca arayan kişiye baktım. Pelin arıyordu. Aramayı cevapladım.

"Efendim Pelin?"

"Abi şimdi sana bir şey söyleyeceğim ama sinirlenme tamam mı?"

"Söyle Pelin."

"Hani görücüler bizim aracılığımızla gidiyorlar ya biz de gidecekmişiz annem seni çağırıyor."

Bir bu eksikti. Ama iyi olmuştu en azından ben de orada olurdum.

"Tamam Pelin geliyorum." deyip telefonu kapattım. Artık kafeyi de kapatabilirdik.

"Defne!" diye seslendiğimde yanıma gelmişti. "Hadi çıkalım." dedim. Başıyla onaylayıp çantasını aldı ve yanıma geldi. Cenk de yaklaşık yarım saat önce çıkmıştı. Kafenin kapısının kilitleyip çıktık. Defne'yle yürümeyi çok seviyordum. Aslında ben içinde Defne'nin olduğu her şeyi seviyordum.

"Akşam biz de gelecekmişiz."

"Evet annem söyledi."

"Daha önce sana hiç görücü geldi mi Defne?" diye sordum. Merak ediyordum.

"Hayır. Gelelim diyen çok oluyor ama ben istemediğimi anneme söylediğim için annem reddediyor."

"Anladım."

Yol bitmiş evin önüne gelmiştik. Defne'ye dönüp "Senden bir şey isteyebilir miyim?" diye sordum.

"Tabi." dedi düşünmeden.

"Bu akşam pembe giyme olur mu?"

Bu isteğime şaşırmış görünüyordu. Ona görücü gelen kişi onu pembeler içinde görmesin istiyordum. Pembe ona en çok yakışan renkti. Bir süre cevap vermeyince "İyi akşamlar görüşürüz." deyip arkamı döndüm. Kapıyı açarken dönüp baktığımda zile basıyordu. İçeri girip kapıyı kapattım. Gidip hazırlanmalıydım.

DEFNE'NİN AĞZINDAN

Eve girdiğimde annem beni hemen odama göndermişti. Hemen hazırlanmam gerekiyormuş birazdan geleceklermiş. Çantamı yatağıma fırlatıp dolabımın önüne geçtim. O anda Poyraz abinin sözleri zihnime düştü. Pembe giyme demişti. İyi de neden böyle bir şey istedi ki?

Çoğu elbisem pembeydi. Ne giyecektim? Koyu yeşil güzel bir elbisem vardı sanırım onu giyecektim. Elbise dolaptan çıkarıp hazırlanmaya başladım. Tabiki süslenmeyecektim sadece çok özensiz durmasam yeterdi. Elbiseyi giydikten sonra saçlarımı tepeden topladım. Makyaj yapmadım ve hazırdım. Odamdan çıkıp annemin yanına gittim.

"Ben hazırım anne." dediğimde annem dönüp beni süzmüştü.

"Tamam çok güzel olmuşsun." diye onay verdiğinde zil çalmıştı. "Hadi git kapıyı aç kızım."

İstemeyerek gidip kapıyı açtım.En önde Neriman Teyze vardı. Ah Neriman Teyze hep sen açtın başıma bu görücüyü!

Misafirler içeri girdiğinde en sona Poyraz abi kalmıştı. Geçerken kulağıma doğru eğilip "Teşekkür ederim." dedi. Herkes içeri girdiğinde ben de içeri girip kenarda bir yere oturdum. Tanışma faslı gerçekleşiyordu. Çocuğun adı Ferit'ti. Göz ucuyla bakmıştım. Şimdi yalan yok yakışıklıydı. Ama ben istemiyordum. Zaten Ferit'te sürekli bana bakıyordu. İnsan hep bakmaz ayıp diye bir şey var değil mi?

Annem kaş göz yapıp mutfağa gitmemi anlatmaya çalışıyordu. Kalkıp mutfağa geçtim. Çay yapacaktım. İsteme değildi ki kahve yapayım!

"Defne!"

Sıçrayarak arkama döndüm. Poyraz abi yine dibimdeydi.

"Poyraz abi bu iki oldu ama insan bir ses çıkarır gelirken!" dedim. Korkmuştum!

"Özür dilerim."

Gözlerine baktım. "Tamam sorun değil. Sen bir şey mi istedin?" diye sordum. Bir süre bana baktıktan sonra "Acaba yeşil de mi giyme deseydim?" dedi.

"Niye?"

"Çünkü yeşil de çok yakışmış. Çok güzel görünüyorsun."

Yanaklarım yanmaya başlamıştı. Zaten Poyraz abi henüz benden uzaklaşmamış halâ çok yakın duruyorduk.

"Ferit de durup durup sana bakıyor zaten. Onun gözlerini oyacağım ben!" diye söylendi öfkeyle. Şaşkınca ona bakıyordum. Neden böyle söylüyordu?

"Niye kızıyorsun ki? Bana görücü geldi zaten bakması gerekiyor."

Bu defa sinirle bana baktı. "Ama öyle sürekli de bakılmaz!" dedi.

Aklıma bir düşünce geliyordu ama buna inanmak istemiyordum. Poyraz abi beni kıskanıyor olabilir miydi? Yok canım! Niye beni kıskansın?

Onu denemek için "Aslında Ferit yakışıklıymış." dedim. Neredeyse gözlerinden alev çıkacaktı. "Yani?"diye sordu. "Teklifini kabul mü edeceksin?"

"Bilmem." dedim kararsız gibi görünmeye çalışarak.

"Hani sen evlenmek istemiyordun? Hem o yakışıklı değil ki çirkin bir kere!"

Kendimi tutamayıp sordum.

"Poyraz abi sen beni kıskanıyor olabilir misin?"

PAMUK ŞEKERWhere stories live. Discover now