54.BÖLÜM

1.6K 105 28
                                    

Hissettiğim nefesi tenimi karıncalandırırken biraz geri çekilerek ondan uzaklaşmaya çalıştım. Bana her iltifat edişinde yaptığım gibi bakışlarımı kaçırdım. Bu istemsizce oluyordu. Ne diyeceğimi bilemiyordum.  İçten içe çok mutlu olsam da dışarıya yansıyan tek duygum kızaran yanaklarımdan anlaşılan utançtı.

Bütün irademi kullanarak açtığım mesafeyi saniyeler içinde kapattı. Nerede olduğumuzu unutmuş olabilir miydi? Etrafımızda yüzlerce insan vardı!

"Mesafeyi korusak mı biraz? Herkes bize bakıyor!" Sitemle karışık söylendiğimde bunun çok da umurunda olduğunu sanmıyordum. Belimdeki elinin baş parmağı hareket edip belimi okşadığında bakışlarımı gözlerine çevirdim. Ama o gözlerini kapatmıştı. Kesinlikle nerede olduğumuzu unutmuştu!

"Baksınlar,"dedi gayet doğal bir tavırla. Gözlerini yavaşça araladı. Belimden sıkı bir şekilde tuttuğu için uzaklaşamıyordum. Neyseki kalp atışlarımı duymuyordu...

"Asıl sen bir annemlere baksana,"dediğinde bizimkilerin oturduğu masaya çevirdim başımı. "Bence gördükleri manzaradan en çok onlar memnunlar."

Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Annem ve Neriman Teyze hülyalı hülyalı bize bakıp birbirlerine bir şeyler söylüyorlardı. Gerçekten hiç şikayetçi durmuyorlardı, oysa ben annemden işiteceğim azara hazırlıklıydım. Sanırım buna gerek kalmayacaktı.

Belimdeki hafif dokunuşları yine kendini belli ederken odağımı ona çevirdim. "Defne'm,"diye mırıldandı. Sahiplik eki kalbimi eritirken sakin olmaya çalıştım. "Artık şu kararını söylesen be gülüm!"

Yeni yeni kullanmaya başladığı bu hitaplara kızmayışımdan bile anlamalıydı aslında kalbimin onu çoktan kabul ettiğini. Suratında bezmiş bir ifade vardı. Haklıydı da, baya bir bekletmiştim onu.

"Söyleyeceğim." Bakışlarımız birbirine kilitliyken omuzundaki ellerimi boynuna sardım. "Sadece uygun bir ortam oluşmadı, başbaşa kalıp sakince konuşmak istiyorum seninle." Sanırım bunu konuşmak için düğün ortamını seçmem yanlıştı. Bu kalabalıkta nasıl başbaşa kalıp konuşacaktık?

"Baştan söyleseydin ya!"diye isyan ettikten sonra etrafına bakındı. Bir şey arıyor gibiydi. "Ben şimdi bize uygun bir ortam yaratacağım."

O etrafına bakınırken "Olmazsa düğünden sonra konuşuruz,"diye bir teklif sundum.

"Asla olmaz! Ben bir dakika bile fazladan beklemek istemiyorum artık."

İnatla arayışını sürdürken dans müziği bitmişti. Kollarımı boynundan çektim. "Oturalım artık,"deyip uzaklaşacakken parmakları bileğime dolandı. "Sen gel bakayım bir benimle!"

Beni peşinden sürüklemeyip merdivenlere doğru götürürken "Nereye gidiyoruz şimdi?!"diye söylendim. Bana cevap vermedi, tek amacı gideceği yere varmaktı. "Kime diyorum!"

Merdivenlerin sonunda terasa ulaştığımızda buranın tam da istediğim gibi bir yer olduğunu fark ettim. Hiç kimse yoktu. Tek ses hafifçe esen rüzgarın uğultusuydu.

Merdivenlerden uzaklaşıp terasın ortasına geldiğimizde bileğimi bırakıp iki elimi birden tuttu. "Hadi söyle,"dedi. Artık sabrının sınırında olduğunu farkındaydım.

"Ne söyleyeyim?" Sinirle çatıldı kaşları.

"Senin kalbime kastın mı var?! Dünden beri saliseleri sayıyorum kızım!" Bir adım daha yaklaşırken parmakları elimi hafifçe okşadı. Sağ elini benim elimle birlikte kaldırıp kalbinin üstüne yerleştirdi. "Beni sevdiğini duyayım da kalbim biraz sakinleşsin olmaz mı?" Elimin altında şiddetle atan kalp benim kalp atışlarımı da hızlandırdı. Zorlukla yutkundum. Bana olan aşkını hissedebiliyordum. Benim için hızlanan kalbi elimin altındaydı ve bu mükemmel bir histi.

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin