6. Bölüm.

54 3 0
                                    

Arkamı dönüp Şefkat 'in yanına yanaştım. İşaret parmağıyla, salonun ortasındaki sehpanın ayaklarından birini işaret ediyordu.

" Başkomiserim sehpanın ayağında birkaç damla kan buldum. Ayrıca bir tanede saç teli buldum. "

" Güzel, kan katile aitte olabilir. Saç teli için, banyodaki taraktan da bir örnek alıp karşılaştırsınlar. "

" Emredersiniz başkomiserim. "

" Ha birde cinayetin işlendiği bıçağın üzerindeki kanlarıda incelesinler. "

Salonda dikkatimizi çeken şey dağınıklıktı. Kitaplıkta ki kitaplarını titizlikle dizmiş olan birinin, evinin dağınık olması şaşırtıcıydı. Koltuktaki yastıklar yerlerinde değil,    kahverengi, iki çekmeceli bir dolap var. Onun da çekmeceleri açıktı. Onun yanında, çekmeceli dolaptan iki karış daha yüksek ama kapaklı, aynı renkte bir dolabında kapakları açıktı. Yerdeki halı yaklaşık otuz derece kayıktı. Salonun ortasındaki küçük masanın üzerinde de kişisel eşyaları dağının bir şekilde duruyordu. Burasıda yerdeydi. Belliki birşey aramış evin içinde. Bu aradığı her neyse onun için önemli ve acil bulması gerken birşey olmalıydı, evi bu halde bıraktığına bakılırsa. Salona açılan kapının arkasında siyah birşey dikkatimi çekti. Kapıyı ittirdiğimde, ölen kızın bel çantası olduğunu farkettim. Çantanın içinde birkaç bozuk para dışında hiçbir şey yoktu. Belliki masanın üzerinde ki eşyalar, çantanın içindeydi.

" Kurban polisiye sevdalısıymış. Baksana, kitaplıkta ki, kitapların hepsi polisiye üzerine kitaplar. Sherlock Holmes, Agatha Cristie. "

Salonun duvarına monte edilmiş, küçük kitaplığın önünde dikiliyordu Selim. Elinde tuttuğu, Agatha Cristie ' nin kitabını bana gösteriyordu. Yanına gittim.

" Baksana, Agatha Cristie, şunlarda Sherlock Holmes, birde John Verdon ' nun kitaplarıda var. Sen ne buldun ? "

" Ölen kızın çantasını. Ama içinde birşey yok. Şu masanın üzerine boşaltmış. "

Elinde tuttuğu, polisiyenin usta ismi, ve benimde, en sevmediğim yabancı yazar olan Agatha Cristie 'nin kitabını elinden aldıp çantayı ona verdim. Kitabın arka kapağındaki yazıyı okuyacaktım, Şefkat 'te yanımıza geldi. Elinde kırmızı bir kadın cüzdanı vardı.

" Başkomiserim. " Cüzdanı uzattı.

" Nerede buldun bunu. "

Dedim cüzdanın içini kontrol ederek.

" Koltuğun altındaydı başkomiserim. "

" Tamam eyvallah sen işine dön. "

Cüzdanın iki bölmesi vardı. İki bölmenin içi de bomboştu.

" Çantanın ve cüzdanın içi boşaltılmış. Cüzdanın içinde kart bölmeside boş. "

Olayın hırsızı olduğunu ima ediyordu Selim.

" Adamın, veya kadının amacı cinayet değil hırsızlıktı belkide. " Diyerek varsayımını destekledim.

" Aynen. Evin haline bakılacak olursak öyle de olmuş olabilir. Katil evi soyarken, kıza yakalandı, e işler ters gitti tabi. Kavga filan derken kızı öldürmüştür. "

" Karnına saplanan bıçak peki ? "

Bir süre çenesini kaşıyıp düşündükten sonra, salonun etrafına bakındı.

" Şey olmuştur. Bu hırsız evi soyarken, kızla karşılaşıyor, sonra hırsız bıçak çekiyor. Para istiyor. Kızda zorluk çıkartıp vermiyor paraları. Sonra kavga çıkıyor, en sonunda da kızı bıçaklıyor. "

Başkomiser Yavuz  "Kanlı İntikam"Where stories live. Discover now