11. Bölüm "Bizim olayımız bu. Kimseye güvenmemek."

46 3 0
                                    

Emre, Savaş ile uğraşmaktan vazgeçti. Tek kişilik koltuğa oturdu. Koltuğun yanında duran, akustik gitarı eline alıp, tellerine dokundu. Çok yüksek olmayan seslerle kendi kendine tellere dokundu. Bizde o sırada, Savaş' a sorularımıza devam ettik.

" Evet Savaş bey, madem polisiye yazarısınız, o zaman biz polisleri de anlıyor olmanız lazım. Onun için sorularımız mümkün olduğunca, hızlı ama doğru bir şekilde yanıtlamanız gerekiyor öyle değil mi ? "

Dedim, doğru kelimesinin üstüne basarak ve gözlerinin içine bakarak.

" Evet haklısınız, ben zaten, devletimizin polisine yardımcı olurum. Doğru söyleyeceğimden emin olabilirsiniz. "

Dedi bizi inandırmaya çalışarak. Cevabı, koltukta oturmuş, gitarın telleriyle oynayan Emre verdi:

" Kitabınızın kahramanı, başkomiser Cevat, sizin dediğiniz gibi yapıyorsa vay onun haline. "

" Ne demek istiyorsunuz Emre komiser ? "

" Diyorum ki. Biz sizden ve söylediğiniz her cümleye güvenmiyoruz. Bizim olayımız bu. Kimseye güvenmemek. İnanın o kadar insanın sorgusuna girdik ki, karşımızdaki kişinin yalan söyleyip söylemediğini anlıyoruz artık. Onun için bizi yormamak adına,sorularımızı doğru söyleyerek cevaplayacağınızı umuyoruz. "

Savaş ' ta bizim Emre' ye gıcık olmuştu. İkisi de birbirlerine, tiksintiyle bakıyorlardı. Daha fazla ortam gerilmesin diye, soru sormaya ben devam ettim.

" Savaş bey, ' kardeşimi öldüren kişi, yarın öbür gün beni, Zafer' de öldürürlerse ' demiştiniz. Şüphelendiğiniz birileri mi var ? "

" Yok hayır, yani öyle, çevremizde şüphelendiğim kimse yok. "

" Kardeşiniz nasıl biriydi diye sorsam ? "

" Değişik bir kızdı. Hareketleri filan hem değişik, herhalde çok telefon oynadığından. Malum radyasyon beyne çok zararlı. Ayfer çok oynardı telefonla. "

" Ayfer ile aranız nasıl peki ? Zafer ile pek anlaşamıyorlarmış. Sizle de anlaşamıyor muydu ? "

" Yo hayır. Benimle, Zafer' e göre daha iyiydi aramız. Birşey konuşmak isterse, Zafer' le değil benimle konuşurdu. Hatta kitabımı yazarken bana fikirler filan da verirdi. Ama sonra ertesi gün, yüzüme bile bakmaz, sanki kavga etmişiz gibi soğuk davranırdı. Ölünün arkasından konuşmak gibi olucak ama, ne bileyim, ailemde en çok sevdiğim son kişi Ayfer. Ha öldüğü için üzgünüm tabi o yalan değil, daha gencecikti. "

" Yani, Zafer ile konuşmadığı konuları sizinle konuşuyordu. "

" Öyle de denilebilir tabi. Arada benimle de anlaşamadığımız zamanlar oluyordu. Onun dışında apartmandaki komşular ile pek konuşmazdı. Selam filan vermezdi, o derece. Birtek en yakın arkadaşları ile arası iyidi. Birde Mert ile. Mert, Ayfer'in sevgilisi. "

" Siz bu Mert' i tanıyor musunuz, nasıl biri ? "

" Mert nasıl biriydi ? Sigara, içki filan içerdi ama, yanında biraz vakit geçirdiğimde düzgün biri gibi duruyordu. Biz Mert ile o kadar çok vakit geçirmedik. Çok fazla birşey bilmiyorum. Nasıl biri olduğunu çevresindeki arkadaşlarına sorup soruşturmuştum, onların verdiği bilgiler kadar biliyorum. Ama Ayfer'i seviyordu. "

" Babanız bu ilişkiye karşıymış. Siz de karşı durmadınız mı ? "

" İlk başta, babam karşı çıkınca bende bir karşı çıkmıştım. Ama sonra, bende birine aşık olunca, onları anlamaya başladım, ve karşı çıkmamaya başladım. "

Aşk kelimesini duyunca bizim İpek gülümseyerek sordu:

" Ya öylemi, aşık olduğunuz kadına kavuştunuz mu ? "

Başkomiser Yavuz  "Kanlı İntikam"Where stories live. Discover now