8. Bölüm

48 3 0
                                    

" Tamam kardeşim. Konuştuğumuz gibi dosyayı bana getirirsin. Hem bir iki muhabbet ederiz. "

" Sen merak etme kardeşim. Bizzat kendim getireceğim. "

Birbirimize sarılıp tokalaştıktan sonra, bizim Emre ve İpek ile de tokalaşıp birbirlerini tanıdıkları için çok memnun olduklarını söylediler.

" Sigara var mı aga ? "

" Var, al. "

Deyip, sigara paketini uzattım. İçinden iki tane alındıktan sonra, siyah Wolksvagen Passat arabasına binip gitti.

" Başkomiserim gerçekten, Selim savcım, işini çok iyi yapıyor. Başka savcılar; ne olmuş, kimmiş, bunları öğrendikten sonra hemen gidiyorlar. Ama Selim savcı öyle değil. Gördüğüm en iyi savcıydı. "

Emre hayranlıkla bizim Selim' e anlatmasının ardından, bende destekledim onu. Çünkü haklıydı.

" Öyledir. Selim konu iş ise, işini elinden geldiğinin en iyisini, en ince ayrıntısına kadar yapar. "

" Peki şimdi ne yapıyoruz başkomiserim ? "

İpek' in sorusunu apartmana bakarak cevapladım.

" Şu apartmandakilere bir soralım bakalım, neler biliyorlar, ne görmüşler, ne duymuşlar bir soralım bakalım. "

" Nasıl yapıyoruz başkomiserim ? İlk kimden başlıyoruz ? "

İlk başta, maktukün kardeşleri; Savaş ve Zafer' den başlamayı düşündüm. Ama hazır aşağıya inmiş iken, Faruk' un da aşağıda olması durumunu göz önüne alarak, ilk sorguyu Faruk ile başlamayı düşündüm.

" Şu ihbarı bize söyleyen, genç çocuk vardı ya, Faruk. Ondan başlayacağız. "

Diye yanıtladım, Emre' nin sorusunu.

" Faruk' un GBT' sinde birşey çıktı mı Emre ?"

" Yok başkomiserim temiz. "

Faruk en son dışarıdaydı. Gözüm ile etrafı taradım. Ben etrafa bakarken, Emre koluma dokundu.

" Başkomiserim orada gördüm. "

İşaret ettiği yöne baktım. Apartmanın karşısındaki, erik ağacının gölgesinde, elinin tersiyle, alnında boncuk boncuk dökülen terlerini siliyordu. Bize doğru baktı. Emre bağırarak yanımıza çağırdı:

" Faruk... Faruk gel buraya gel ! "

Faruk biran, Emre'nin bağırmasıyla irkildi. Sonra koşarak yanımıza geldi.

" Buyurun komiserim. Nasıl yardımcı olayım size ? "

" Önce bir otur bakalım şuraya. "

Emre, Faruk' u apartmanın, girişinin yanındaki banka oturttu. Bende o sırada bir tane sigara yaktım. Faruk hem soru dolu gözlerle, hemde tedirgin bir şekilde bakıyordu yüzümüze. Faruk'un omuzuna elimi koydum.

" Evet, Faruk. Anlat bakalım kimsin sen ? "

" Komiserim ben, bu apartmanın kapıcısının oğluyum. "

" Kapıcının oğlu musun ? Baban nerede peki şimdi ? "

Emre' ye bir bakış attım. Şüphelileri sorgularken, her zaman yaptığı, o, sert ve şüpheci bakışlarını dikmişti, Faruk' un gözlerine. Bizde şüphelileri sorgulaya sorgulaya, gözlem yeteneğimiz çok geliştiğinden, kimin yalan söyleyip söylemediğini az çok anlayabiliyoruz. Ama bazen de, duygularını, sezilerini çok iyi kullanan yalancı şüphelilerde oluyor. Genç yaşlı fark etmiyor. Yalan söylemek artık insanların ağızına yuva yapmış. Onlar en iyi yalancılar ki, yalan söylediklerinde hiç anlamazsınız. Ama bilmiyorlar ki ahirette, o yalan söyledikleri cümlenin her biri için nasıl azap göreceklerini. 

Başkomiser Yavuz  "Kanlı İntikam"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin