21: bitmemiş tablo

346 53 60
                                    

BİZ GELDİKKK SONUNDA. AŞIRI SEVEREK BAYILA BAYILA YAZDIĞIM BİR BÖLÜMDÜ O YÜZDEN BOL YORUM İSTERİM♡ YILDIZA BASALIM ÖPÜYORUM SİZİ KEYİFLİ OKUMALAR:")
*

cem adrian - kül

emir can iğrek - kor

12 sene önce Kastamonu

"Sence şu çocuk nasıl biridir?"

Kiraz bir yandan tostunu kemirirken diğer yandan az ileride basketbol oynayan kırmızı tişörtlü, uzun boylu oğlanı gösteriyordu serçe parmağının ucuyla. Birini aradığından değildi; Timuçin, kız birilerini sorduğunda ya da birilerini beğeniyle süzdüğünde kıskanıyordu. Ve bu kıskançlık genç kızın çok hoşuna gidiyordu.

Atlatmış mıydı? Elbette ki hayır. Aşkı da şaşkınlığı da aynı şiddette sürüyordu fakat ne gelirdi elden? Oğlanın kalbine girebileceği hiçbir yol yoktu ki üzülsündü. Kendisini harap etse ne faydaydı? 

Tüm bunun yanında Timuçin'in tavırlarında hiçbir değişiklik yoktu. İtiraf etmeden önce nasıl davranıyorsa hâlâ aynıydı. Kız eğer soğuk taşın altındaki gerçeği bilmese oğlanın kendisine aşık olduğunu bile düşünürdü. 

"Bok gibi biridir." Timuçin yüzünü buruşturup kolunu kızın kafasına sardı ve gözlerini kapattı. "Bakma."

"Allah Allah ya!" Kız içten içe hoşuna gitse de sanki bundan şikâyetçi gibi davranmaktan da geri durmuyordu. Geri çekilmeye çalıştıkça Timuçin kızın kafasını daha çok gömdü boynuna. "Tostumu yiyeceğim bırak."

"Bakmayacağına söz ver."

Kız kıkırdadı. "Tamam söz."

Oğlan kızı bırakınca gözlerini kısıp bir süre onun hareketlerini izledi. Çoktan kahvaltısını bitirmişti bile. Zaten yanındayken rahat olduğu insanın bazı şeyler konuşulduğundan beri hissettirdiği sonsuz rahatlama ile dilediği gibi davranabiliyordu. Kiraz hiç yadırgarca davranmıyordu. Aksine, kucaklayıcılığı ve sevecenliği bile artmıştı. 

"Sen peki?" 

Kiraz sorup gözlerini oğlana çevirdi. Timuçin önce onun dudağının kenarına yapışmış ekmek kırıntısını alıp dudaklarına götürdü, ardından parmaklarının tersiyle kızın ekmek olmuş ağzını silkeledi. "Ben ne?" 

Kız artık bu hareketlere çok da heyecanlanamıyordu. Arkadaş gibi yaklaştığını biliyordu zira diğerinin. Ayranına uzanıp bir yudum aldı, ağzındaki lokmasını yutarken tostun kalanını da kağıdından sıyırıyordu.

"Hoşlandığın kimse mi yok koca okulda?"

Timuçin bu sefer kızın uçuşan saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Kimse var mıydı? Üst sınıflardan bir çocuk bazen gözünün ucuna değiyordu ancak çok da hareketlendiği yoktu kalbinin. Timuçin benliğini tıpkı mezara gömer gibi gömmüştü içine. Toprağı cansızdı, taşı soğuktu, gökyüzü koyuydu. Bir güneş varsa bile gördüğünü söyleyemezdi. Kendisine çekelediği dizlerine sardı kollarını.

"Dersler zaten çok zor," yanağını da dizlerine yatırıp kıza dikti gözlerini. Bir yandan dikkatle izlerken diğer yandan ağzının içindekini çiğniyordu ağır ağır. "Babam tepemde sürekli. Yakalanırsam neler olabileceğine dair hiçbir fikrin yok Kiraz. Biliyorsun ben öz evladı değilim. Zaten istemiyordu beni. Seninle olduğumu düşündüğü için iyi davranıyor."

Kız gözlerini devirdi bu sözler üzerine. Timuçin'e doğru uzattığı ekmek geri çevirilince ağzına götürüp koca bir lokma aldı. Sabah kalkar kalkmaz kahvaltı yapabilen biri değildi, sevgilisi de öyle biri olmadığı için genelde ikinci teneffüste tost yiyorlardı birlikte. Bu artık aralarında teklifi geçmeyen bir kural haline gelmişti.

okyanusun gözleri • [bxb]Where stories live. Discover now