ateşten kasırga

376 61 89
                                    

Eccük uzun bir bölüm bölünmeden okumanızı tavsiye ederim. VE LÜTFEN YORUMLARINIZI BENDEN ESİRGEMEYİN BU BÖLÜM ÇÜNKÜ ARTIK EN ÖNEMLİ BÖLÜM. KEYİFLİ OKUMALAR♡
*

dedublüman, mavzer tabancas - belki

merve özbey - yaramızda kalsın

toygar ışıklı - sonunda

12 sene önce, Kastamonu

Perşembe günüydü. Okul çıkışı Timuçin evde kimse olmayacağını, biraz vakit geçirebileceklerini söyleyip Mahmut'u da eve getirmişti. İlk kez gelmiyordu diğeri. Birkaç buluşmaları burada geçmişti. 

"Emin misin?" Mahmut çantasını Timuçin'in odasının bir köşesine atarken sordu. Heyecanlıydı. İlk seferlerinde ne kadar heyecanlıysa hâlâ aynı heyecanı hissediyordu. "Gelmeyecekleri kesin mi?"

"Annem nöbetçi. Babam da akşam ondan önce gelmez ki. Bilmiyor gibi sorma."

Mahmut'un başka bir cümleye ihtiyacı yoktu. Dudaklarını çok sevdiği dudaklarla birleştirip parmaklarını da oğlanın sıska parmaklarına geçirdi. Ona ne zaman dokunsa nefes alıyordu. Ne zaman ki teni onunkine değse içi iyileşiyordu. Fakat ne yazık ki Timuçin için durum böyle değildi. Ne sevgi vardı, ne arzu vardı, ne şehvet ne merhamet... Kör bir şeytani nefis onu bunu yapmaya itiyordu. Bedeninin hissettiği zevkin tutsağıydı sadece. Mantığını devreye sokamıyordu.

Mahmut'un üzerindekiler parça parça giderken öpücük sesleri inlemelerle karışıp odanın içinde dağılıyordu. Her yeri öpülüyordu; dudakları, boynu, köprücük kemikleri, karnı...

Mahmut dizleri üzerine çöktüğünde Timuçin'in okul gömleği üzerinden düştü düşecekti. Ne hissediyordu onu böyle görünce? Titreyen parmaklar fermuarını indirirken içinden ne geçiyordu? Baktı. Onun parlayan istekli gözlerine baktı. Ancak kalbi o kadar atmıyordu ki buna artık sadece üzülüyordu. Sevmek istiyordu. İçini verecek kadar çok sevmek istiyordu. 

Pantolonu aşağı düşerken parmaklarını eğilmiş oğlanın yumuşak saçlarına geçirdi. Bundan sonrası çok bulanık akacaktı biliyordu. Artık umursamıyordu zaten. En başında Mahmut bunu bir anlaşmaya çevirmiş ve bundan hiçbir şey ummadığını söylemişti. Sevilmeyeceğini en başında kabul etmişti. 

Çamaşırı da aşağı inerken gözlerini kapatıp başını geriye yasladı. Düşünecek hiçbir şeyi olmayan ıssız zihni sisler içerisindeydi. Bedeni zevkle kaplanmış şeker gibi katılaşırken parmakları arasında saçları sıkıştırdı. Bunun için devam ediyordu buna. Bu zevk içindi, bu titreyiş içindi. Bu onu kötü bir insan yapar mıydı bilmiyordu ama o an umursayamıyordu bile. Kendisini diğerine doğru iterken kısık inlemeleri odanın içerisinde dönüp duruyordu. Aklı boş, kalbi boş, ruhu boş.

Sona yaklaştığını hissedince yerdekini durdurdu. "Yat hadi."

Mahmut'un ise en çok bu zoruna gidiyordu. Bu bir sevişme değildi zira. Bu sadece boş bir seksti. Kendisinin sevgi dilendiği ancak diğerinin onu sadece etten bir duvar olarak gördüğü dakikalardı. Yatağa giderken her zamanki gibi kırıktı içi. Ne yapabilirdi? Ağlaya ağlaya altında inleyecek değildi ya. İçinin çığlığını susturup Timuçin gibi kokan yumuşak yatağa uzandı. 

"Burada yapmayı daha çok seviyorsun," demişti Timuçin çantasının içindeki prezervatifi ararken. "Değil mi?"

Elbette öyleydi. Sanki birliktelerdi de Timuçin severek getirmiş gibi hissediyordu. Üstelik sona gelirken onun kokusunu teninde hissedebilmek bir şekilde daha fazla zevk almasını sağlıyordu. Paketi bulup doğruldu. Üzerinde sadece okul gömleği vardı şimdi. Yatağa doğru ilerlerken aslında aklındaki tek şey işini bitirmek, duşa girmek, sonra da Mahmut'u gönderip biraz uyumaktı.

okyanusun gözleri • [bxb]Where stories live. Discover now