Bölüm 3

1.3K 163 128
                                    

Ayaklarımı yere sürerek durağa varmıştım sonunda. İlk başta durakta kimseyi görmeyince bir şaşırmıştım ama sonra umursamayıp devam etmiştim. Minho zaten geç geliyordu Felix desen zaten sadece dün öyle gitmiştik. Bugün birlikte gideceğimiz ile ilgili bir şey yoktu yani.

Ben böyle düşüncelere dalmışken telefonuma bildirim gelmesi ile irkildim. Hemen telefonu cebimden çıkarıp ekranını açtım.

minho:
Bugün beklemeyin beni
Gidin siz Felix ile
(görüldü)

Bir şey desem mi diye düşünmüştüm ama dünkü gibi tersler diye sadece görüldü atmakla yetinmiştim. Niye böyle davranıyordu anlamıyordum ve bunu öğrenmeden de rahat etmeyecektim. Ne kadar terslese bile öğrenecektim.

"Fazla düşünceli duruyorsun Jisung." dedi Felix. Ne zaman geldiğini fark etmemiştim o yüzden sesini duyunca biraz irkilmiştim. "Korkucağını düşünmemiştim." dedi gülerek.

"Sessiz sedasız gelirsen korkarım tabii. Nasıl korkmayım?" dedim bende yapmacık bir şekilde onu azarlayarak. Birden anlamsız şekilde ikimizde gülmeye başlamıştık.

Bir kaç saniye böyle güldükten sonra aniden bu ortamı bozup konuşmaya başladım. "Minho bugün bizle gelmeyecek. Biz şimdi gelen otobüse binelim." dedim. "Direkt okula mı gelmeyecek yoksa sadece bizle mi gelmiyor?"

"Bilmiyorum. Sormadım onu." dedim. Geleceğini düşünüp sormamıştım ama Felix böyle söyleyince aklımı karıştırmıştı. "Tamam bak otobüs geliyor." dedi beni bileğimden tutup biraz ileri çekerek.

Otobüs gelir gelmez binmiş ve bir ikili koltuğa oturmuştuk. Aklım Minho da kalmıştı ve içim hiç rahat etmiyordu. Bir şey olmuştu ve bunu bana söylemiyordu. Minho baana her zaman her şeyini anlatan bir çocuktu hatta benle ilgili bir sorun yaşasa bile söylerdi. Şimdi neden böyle yapıyordu? Daha fazla aklımda ki bu düşüncelere hâkim olamamış ve telefonumu tekrar açmıştım.

jisung:
Bir sorun var değil mi Minho
•iletildi

Ve sen bunu bana söylememekte ısracısın
•iletildi

Eğer sorun bensem söyle de bileyim
•iletildi

Peki tamam okulda konuşalım bu konuyu madem
•iletildi

Telefonu kapatmam ile Felix konuşmaya başladı. "Mutsuz gibisin bugün, bir sıkıntı mı var?" Ona cevap olarak sadece "Evet." diyerek yetindim. Ona fazla hayatımdan bahsetmek istemiyordum. Pek güvenilir gelmiyordu ama bazen o kadar zorlayıcı sorular soruyordu ki mecbur kalıyordum.

"Neymiş senin moralini bozan bakalım?"  dedi. "Bir şey yok Felix." diye onu geçiriştirmiştim ama o ısrarla devam ediyordu bu işe. "Hadi ama Jisung. Anlat bana. İçinde tutarsan daha sıkıntılı olur senin için."

"Neye üzülüyorsam üzülüyorum. Seni ilgilendiren bir konu yok. O yüzden karışma." dedim sinirli ama sakin bir şekilde. Bu ani çıkışıma karşı yüzü düşmüş ve sadece "Peki." demekle yetinmişti. Kafamı cama çevirip 10 dakikalık yolu dışarıyı izleyerek geçirmiştim.

Sabah ilk üç ders bitmişti ama Minho hâlâ ortada yoktu. Mesajlarıma da bakmıyordu. Felix'in dediği gibi gelmeyecekti sanırım. Sınıfta oturmaktan sıkılıp biraz hava almak için dışarı çıkmaya karar verdim.

I don't wanna be your friend {Minsung}Où les histoires vivent. Découvrez maintenant