Bölüm 16

947 133 152
                                    

Minho'dan

Jisung'un okuldan ayrıldığını öğrendikten sınıfa girdim sürüne sürüne. 9. sınıftan beri hedefleri için çalışıp duran çocuk şimdi okulu bırakıyordu. Ama neden?

Kafamda dolu düşünce ile yürürken zil çaldı. İnsanlar yanımdan bir bir geçmeye başlarken hazır Yeonjun'un sınıfının katındayken oraya uğrama kararı aldım. Rotamı oraya çevirdikten sonra adımlarım istemsizce hızlandı.

Yeonjun'un sınıfına girdiğimde içeride ki herkes bana bakmıştı. Onları ilk başta umursamadım ama Yeonjun'u bulamayınca sınıftan birine sordum. Bana dersin başından beri olmadığını söyledi. Nerdeydi bu çocuk?

Sorduğum kişiye teşekkür edip hızlıca sınıftan çıktım ve doğruca spor salonuna ilerledim. Büyük kapıyı ittirdim ama açılmadı. Burada değil diyip tam gidecekken Taehyun'un yavaş adımlar ile giyinme odasından çıktığını gördüm.

İstem dışı hemen bir duvarın arkasına saklandım. Neden bilmiyordum ama Taehyun'un beni görmesini istemedim ya da ona Yeonjun ile ilgi bir şey sormak istemedim.

O gittikten sonra kendimden emin şekilde giyinme odasına ilerledim. Emindim Yeonjun buradaydı. Kapının oraya geldim ve durdum. İçeriden gelen sesler beni durdu.

"Felix denen herif yüzünden bunlara katlandığıma inanamıyorum. Hatta senin gözünün önünde."

Yeonjun. Evet bu Yeonjun'un sesiydi.

"O piç yüzünden ben gazlamak zorunda kaldım. Sence hangisi beter?"

Bu konuşan kimdi bilmiyorum ama benden bahsettikleri kesindi.

"İkiside beter. Her neyse, kucağıma gel hadi. Yakında Minho'dan kurtulurum ben."

Biraz duyduklarımı sindirmeye çalıştım. Ne diyordu bu? Asıl ben şuan ne yapıyordum? Gözümün dibinde beni açık açık aldatmasına göz yumuyordum.

İçeriden sesler gelmeye devam ederken kapıyı sert bir şekilde açtım. O kadar sinir başıma vurmuştu ki gördüğüm manzaraya şaşıramadım.

Soobin Yeonjun'un kucağındaydı ve sanki yarınlar yokmuş gibi öpüşüyorlardı. Ama tabii ki ben odaya dalınca bu bozulmuştu.

Sadece hayal kırıklığı ile Yeonjun'a baktım ve "Gerçekten mi?" dedim. Bu aralar aramız çok inişli çıkışlıydı ama bu kadarını da beklemiyordum. Soobin ben odaya girer girmez Yeonjun'un kucağından kalkmıştı ama Yeonjun'un yüzünde bile bir değişme yoktu.

"Gerçekten Minho." dedi bıkkınlıkla. "Sadece bir iki kavga ettik diye mi?" dedim inanmak istemeyerek. Derin bir nefes aldı ve yerinden kalktı. "Bak Minho. Sadece bir defa söyleyeceğim sonrada sikitir olup gideceksin." dedi bana doğru yaklaşmaya başlayarak.

"Seni hiçbir zaman sevmedim ben Minho. Hiçbir zaman aşkımız gerçek olmadı. Seni sadece Felix piçi Jisung ile beraber olabilsin diye oyaladım bu kadar. Kendini bir şey sanıp şimdi bana hesap falan sorma." dedi ve tam bir şeyler ekleyecekken araya girdim.

"Jisung haklıymış, başından beri her şeyi biliyormuş. Keşke onu dinleseymişim! Keşke onun kalbini kırmak yerine seninkini kırsaymışım!" dedim. Aslında bu ona değil de kendimeydi.

Soobin kendini hapsettiği köşeden çıkıp gözlerini büyüterek bana baktı. "Jisung biliyor muydu?!" dedi. "Evet, başından beri biliyordu her şeyi. Felix'in bütün planlarını öğrenmişti." dedim ve son kez ikisinede bakıp odadan çıktım.

Jisung gerçekten de haklıymış. Mal gibi yıllardır tanıdığım, güvendiğim arkadaşımı dinlemek yerine daha hiç bilmediğim kişileri dinlemiştim. Gerçekten salaktım.

I don't wanna be your friend {Minsung}Where stories live. Discover now