14

286 42 38
                                    

"Baji-san konuşabilir miyiz?" Chifuyu'nun kalbi delicesine çarparken hislerini daha fazla saklamanın yalnızca kendisine zararı olduğunu anlamıştı. Bu yüzden topladığı cesaret ve arkadaşlarının gazıyla konuşmak için bütün günü peşinden koşarak geçirmişti.

"Ne var?" Baji tek kaşını kaldırarak bakışlarını kendisine doğru gelen sarışının üzerinde gezdirdi. Kazutora kendisini kütüphanede bekliyor olduğu için onu bekletmek istemiyordu. Ayrıca Chifuyu'nun kendisiyle ne konuşacağını merak ediyordu. Doğru düzgün bir konuşmuşlukları hiç olmamıştı bu zamana kadar.

"Rahatsız ettiysem kusura bakma. Ama vaktini çok almayacağım."

"Zamanım kısıtlı. Ne söyleyeceksen acele et." Chifuyu başıyla onaylayarak içinde ki heyecanını bastırmak için derin bir nefes alıp verdi. Kendisini buna söylemeye hazır hissettiğinde parlak gözleri Baji'nin keskin bakışlarıyla buluştu.

"Ben senden çok hoşlanıyorum." Baji'nin kaşları duymuş olduğu sözlerle çatılırken Chifuyu doğru bir zamanlama olmadığını düşünerek endişeye kapıldı. Baji'nin kendisini istemeyeceğini bilmesine rağmen şansını denemek istemişti.

"Dalga mı geçiyorsun benimle?"

"H-hayır tabi ki."

"Söylesene Chifuyu, neden senin gibi biriyle birlikte olmak isteyeyim ki?" Chifuyu aldığı cevap karşısında hayal kırıklığına uğrarken Baji'nin bakışları iğrenir bir ifadeye bürünmüş kendisini tepeden tırnağa süzüyordu.

"Kimlerin dokunduğu belli olmayan bir bedeni tercih etmektense yalnızca bana ait biriyle olmayı isterim."

"Ne?"

"Ben Kazutora'yı seviyorum." Kalbinin parçalanma sesi kulaklarında yankılanıyordu adeta. Fakat hiçbir şey Baji'nin düşündüğü ya da bildiği gibi değildi. Chifuyu'nun kalbi yalnızca onun için atıyordu. Ama bu saatten sonra her şey değişmeye başlamıştı. Chifuyu'yu dinleme zahmetine bile girmeden kulaktan dolma sözlerle canını yakmıştı.

"Peki." Chifuyu dolu gözleriyle gülümsemeye çalışarak geldiği yoldan geri dönerek lavaboya koştu. Heyecandan kramplar giren midesi şimdi büyük bir bulantıyla çalkalanıyordu.

Aceleyle girdiği lavaboda çeşmelerden birinin önünde durup titreyen elleriyle suyu açtı. Boş bir midesi olmasına rağmen kendisine fazla gelen bir kaç sıvı çıkarmıştı. Utanç ve aşağılanma gözlerinde ki yaşların daha hızlı birikmesine sebep oluyordu.

"Gerizekalı Chifuyu! Ne bekliyordun ki!"

Tuvalet kabininden çıkan İzana kemerini takmaya çalışarak lavabo önüne durduğunda, yan bir bakış atarak Chifuyu'ya baktı.

"Niye ağlıyorsun?" Açtığı suyla ellerini yıkarken bakışları aynada ki yansımasından Chifuyu'ya bakıyordu.

"Seni ilgilendirmez." Chifuyu avucuna doldurduğu suyu yüzüne çarparken İzana işini bitirerek arkasını dönüp lavaboya yaslandı.

"Beni ilgilendirir. Çünkü önce ben burnundan getirecektim."

"Uğraşamam seninle." Chifuyu gözlerini devirerek kopardığı peçeteler yardımıyla yüzünü kurulamaya çalıştı. Ders ziline az bir zaman kalmıştı ve kendisini bir an önce toparlaması gerektiğini düşünüyordu.

"Hala ağlamaya ihtiyacın var." Chifuyu derin bir nefes soluyarak tekrardan gözyaşlarına boğulmamak için büyük çaba harcıyordu. Fakat hiçbir zaman işler istediği gibi gitmemişti.

"Rahat bırak beni." İzana yaslandığı mermerden ayrılıp Chifuyu'nun elinden fazladan kopardığı peçetesini alarak, akan gözyaşlarını sildi.

愛 | Tokyo Revengers Where stories live. Discover now