Mitsuya × Hakkai

158 32 15
                                    

Hakkai'nin çocuksu ısrarı üzerine Mitsuya daha fazla zorlamadan video çekmeye onay verip bahçenin ortasında buluşmuşlardı. Hava oldukça soğuk ve hala kar yağışı devam ediyordu. Mitsuya hasta olacak endişesi nedeniyle bu video işini sonra halletmeleri gerektiğini söyleyip kabul etmemişti. Fakat Hakkai'nin masum mutluluğunu gördükten sonra dışarıya çıkarken ki pişmanlığı kar taneleri arasına karışıp yok olmuştu.

"Ee ne yapıyoruz?" Mitsuya elleri cebinde dudaklarına yayılan sıcak bir tebessüm eşliğinde erkek arkadaşını izlerken Hakkai ayar kurduğu telefonunu sabitleyip sevgilisine koşarak, doğaçlama bir video çekmek istemişti.

Mitsuya daha ne olduğunu anlayamadan kendisini Hakkai'nin kolları arasında bulurken bir kaç tur etraflarında dönerek karlara yığıldılar. Hakkai kahkahalar eşliğinde kar üzerinde melek yaparken Mitsuya'nın şaşkınlığı bağıra bağıra haykırdı sözleriyle iki katına çıkmıştı.

"SENİ SEVİYORUM MİTSUYA!" Hakkai gülümseyerek döndüğü erkek arkadaşının şaşkın bakışlarıyla karşılaştığında utanarak başını kendi içine gömdü. Rezil olduğunu düşünüyordu ki Mitsuya'nın sıcak dudakları kızarmış burnunun ucuna öpücük kondurdu.

"Bende seni seviyorum Hakkai."

"Bunu duymak çok güzel." Hakkai sırt üstü uzanarak gökyüzünden düşen kar tanelerini izlerken Mitsuya'nın sevgi dolu bakışları onun yüzünde geziniyordu. Hakkai'nin içinde büyüyememiş bir çocuk olduğunun farkındaydı. Bu yüzden yaptığı hiçbir şey onu utandırmıyor ya da garip gelmiyordu. Fakat Hakkai kendisini çok kaptırdığını düşünerek her seferinde rezil olduğunu düşünüyordu.

"Yurda girelim hadi. Soğukta çok fazla kalmayalım."

"Ama ben seninle kalmak istiyorum." Hakkai'nin buğulu gözleri kendisini bulduğunda hayır diyecek kadar taş kalpli değildi. En azından içeride oturacakları bir yer bulabilirlerdi.

"İçeride bir yerde oturalım. Hastalanmak istemezsin değil mi?"

"Tamam." Mitsuya önden ayaklanarak Hakkai'nin de kalkmasına yardımcı olup hala kayıt altında olan telefonun yanına gittiler.

"Beni kırmadığın için teşekkür ederim Taka-chan." Hakkai videoyu kapatmadan önce dudaklarına öpücük kondurduğu Mitsuya'yı yeni bir şok dalgasına sokarken, bunun ilk öpücükleri olduğu aklına gelince kendisi de kaskatı kesildi. Yanakları kızarmış, alev topuna dönerken bakışları ağır bir şekilde erkek arkadaşına kaydı.

Ne diyeceğini bilemediğinden sessizliğini sürdürerek endişeli bakışlarını Mitsuya'nın şaşkın yüz ifadesinde gezdirdi. Bunun en güzel ve en özel olan bir anda olması gerektiğini düşünürken bir anlık boşlukla öylesineymiş gibi bir geçiştirme olmasına üzülmüştü.

"Baştan alabiliyor muyuz?" Hakkai'nin sorusu Mitsuya'nın şaşkınlığından kurtulmasını sağlayarak kahkaha atmasına neden olmuştu. Gerçekten bu kadar saf bir çocukla birlikte olacağını hayal bile etmezdi.

"Baştan alamayız ne yazık ki. Ama yeniden deneye biliriz."

"O zaman seni tekrardan öpebilir miyim?"

"Öpebilirsin." Hakkai kuş gibi havalanmaya hazır kalbini sakinleştirmeye çalışarak derin bir yutkunma gerçekleştirdi. Kollarından tuttuğu sevgilisinin yüzüne eğilerek dudaklarını birleştirdiğinde alev alev yandığını hissediyordu. Sımsıkı kapanmış göz kapakları dudakları birbiri üzerinde hareket ettikçe kendisini daha fazla sıkarak boğazında oluşan pürüzlenmeyi yutkunarak gidermeye çalıştı.

Nefes almaya ihtiyaç duyarak geri çekildiğinde utanarak açılan gözleri Mitsuya'nın hala kapalı olan gözlerinde gezindi.

"Teşekkür ederim Taka-chan." Yüzünü avuçları arasına aldığı sevgilisi gözlerini ağır ağır açarak bakışlarını buluşturduğunda ikisi de utanarak kızarmaya başlamıştı.

"İçeriye girelim hadi. Ellerin üşümüş." Mitsuya yüzünü avuçlayan elleri, elleri arasında tutarak yere indirdiğinde Hakkai başıyla onaylayarak birlikte yurt binasına girdiler.

Yavaş adımlarla çıktıkları merdivenin sonunda odalarına ulaşmış olmalarına rağmen birbirlerinden ayrılmaya niyetleri yoktu. Hala birbirine sımsıkı kenetlenmiş elleri ayrılmadan önce ilk teklif Mitsuya'dan geldi.

"Benim yapacak bir işim yok. Birlikte kahve içelim mi?"

"Olur." Bir kaç kat merdiven daha çıkarak üst katta bulunan küçük mutfak tarzı odaya ulaştılar. Burada genellikle sıcak su ve kahve ihtiyaçlarını gideriyorlardı. Bunların hepsi devlet tarafından sağlandığı için istedikleri kadar kullanabiliyorlardı.

3 kişiyi zor alan odaya girdiklerinde kapıyı kapatıp karşılıklı sandalyelere yerleştiler. Masaya yakın oturan Mitsuya kahveleri hazırlarken Hakkai'nin bakışları oda içerisinde geziniyordu. Çektiği videonun nasıl olduğuna bakmak için hemen telefonuna sarılıp galerisini açtı.

Mitsuya bardakları almak için ayaklanıp odada bulunan tek gözlü küçük dolabın önüne geçerken, telefondan erkek arkadaşının çektiği videonun sesini duyarak ilgisi hemen oraya çekilmişti. Hakkai'nin kendisine haykırarak yaptığı ilanı aşkı yeniden kulaklarını doldururken gülümsemeden edemedi.

"Bana da atarsın artık." Mitsuya eline geçen bardaklarla masadaki yerini alıp kahveleri hazırlama işine geri döndü. Hakkai yoğun duygu seline kapılarak ağlamaya başladığında Mitsuya'nın dikkatini anında çekmişti.

"Ne oldu? Neden ağlıyorsun?" Erkek arkadaşı için endişelenen Mitsuya tekrardan yerinden kalkıp Hakkai'nin arkasına geçip boynuna sarıldı.

"İyi misin?"

"Yanımda olduğun için teşekkür ederim Taka-chan. Hayatımda ilk defa sevildiğimi hissettiğim için garip geldi biraz."

"Bundan sonra ben hep yanındayım. Bu sevgi seline alışsan iyi olur." Hakkai gözyaşlarını silerek burnunu çekti. Mitsuya yerine oturmadan önce yanağına sulu bir öpücük kondurup tekrardan gülümsemesini sağladı.

Dünyaya yeniden gelse yine Mitsuya'ya aşık olacağını düşünerek çektiği videoyu güzel sözler eşliğinde hesabında paylaştı.











Ben bunları soft seviyorum 🥺💞

愛 | Tokyo Revengers Where stories live. Discover now