11.BÖLÜM(DALGALANMAYAN DENİZ)

154 86 1
                                    

Bölüm şarkısı;

"DEDUBLÜMAN- SAKLADIĞIN BİR ŞEYLER VAR"

03:40

Bu saat olmuş hâlâ gözüme gram uyku girmemişti. Annem başucum da uyurken ben dizlerimi birbirine bağlamış öylece oturuyordum, daha doğrusu düşünüyordum, yanaklarıma doğru süzülen yaşları umursamadan hırsımla düşünüyordum. Gitmeliydik. Annemi de alıp buradan gitmeliydim, ne o adamın yanında ne de bu adamın yanında daha fazla durmak istemiyordum. Evet, akşam yaşanılan olaydan sonra bir şekilde burada kalmaya devam ediyorduk ama en kısa zaman da gidecektik. Hadi Ada! Gitsene en fazla bu kapıdan babanın kapısına gidersin orada da tıpkı annen gibi olursun.

Ayaz'ın bu cümlesi kulaklarımda ikilemeye devam ederken, tüm hırsımı babam dediğim o adama saklıyordum, ben şu an bu haldeysem tüm sorumlusu babamdı.

Burada durmamız, kaderimizin bir parçası mıydı? Ya da affı olmayan günaha mı bulaştık? Zira acı çekmek için nefes alıyorduk. Koşulsuz şartsız bu hayat bizi her zaman geri plana atıyordu.

Üzgünüm annecim, sana bu hayatı yaşatan herkesin katili ben olacağım için çok üzgünüm...

Üzerime hırkamı alıp aşağıya bahçeye indim ve çimenlerin üzerine diz çöktüm, kendimi evreme teslim etmiş gibiydim adeta, gelen tüm darbeleri kabullenmiş gelecek olanlara da göğüs germiştim. Ayaz'ın kısık gözleriyle önüme dikildiğini fark edince birden doğruldum.

"Yediğin tokat yetmedi herhalde." Ayaz'ın başı eğikti, belki de pişmandır söylediklerinden dolayı. Sol kaşım istemsizce havadaydı.

"Ada, ben çok özür dilerim." Ayaz'ın sesindeki tını bile pişmanlıkla işitiliyordu. Alay edercesine güldüm.

"Özür dileme Ayaz. Sen beni mutlu etmekten ziyade üzüyorsun, kırıyorsun, parçalıyorsun. Bak şu halime paramparçayım bir gece de gözlerim şişti. Sen mi beni mutlu edeceksin Ayaz? Ben mutlu olmak istemiyorum, seninle de olmak istemiyorum. Git Ayaz, yolun sonu nereye çıkıyorsa sen oraya git." Gözlerimden yaşlar süzülürken Ayaz acı içinde gözlerini gözlerime dikmişti. Acıma sırası bendeydi.

"Ada ben böyle olsun istemedim." Ayaz'a kin tutarcasına olduğum yerde dişlerimi gıcırdattım.

"Ayaz." dedim, yaşlı gözlerimle.

"Git, arkana bile dönmeden git artık." Ayaz birden gözyaşları içinde önümde diz çöktü.

Koskoca Ayaz Dinçer dizlerime kapanmıştı.

"Ben bile isteye anneni o adama götürmedim, nikah günü bizi tehdit etti, niyetimiz anneni o adamın eline bırakmak değildi, annen de bilerek ve isteyerek gitti Ada, senin için yaptık tüm bu olanları." Kendimi geriye doğru çektiğimde birden irkildim, Ayaz doğrulurken pür dikkat ona bakıyordum.

"Hepsi bir oyundu, kardeşin telefonumu bilerek bozdu." O kadar emindim ki Nefes telefonumu onlar istediği için bozmuştu Nefes işte bu yüzden benden kaçıyordu, onu da kendi yalanlarına icat etmişlerdi. Çok yazık.

Ayaz susmaya devam ederken arkamı döndüm ve ondan uzaklaşmak için alabildiğim en korkunç nefesi almıştım, kalbim küt küt atmaya devam ederken birden duraksadım, kısa bir süreliğine Ayaz'ın gözlerinin içine baktım. Sayılan kirpikleri, masmavi gözleri, kalın kaşları, kirli sakalı. İçimde garip bir his vardı, ona karşı olan nefretimi nasıl olur da hiçe sayabilirdim?

"Öyle bakmaya devam mı edeceksin? Öksürmeye başladığım sırada Ayaz kıkırdamaya başladı, belli ki hoşuna gitmişti.

"Evet, senden öyle nefret ediyorum ki yüzüne son kez iğrenerek baktım." Yalan söylemeyi asla becer edemiyordum. Ayaz gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"Git uyu hadi Ada, sabah konuşuruz." Ayaz'ın cümlesine kulak asmadan annemin kaldığı odaya doğru gittim, kapıyı açıp içeri doğru gittim sırada annem gecenin bu vakti uyanmış pencereden dışarıya doğru bakıyordu.

"Anne. İyi misin?" Annem gülümseyerek, kollarını birbiri ile birleştirdi.

"İyiyim kızım. Biraz seninle konuşabilir miyiz?" Başımı sallayarak sıkıntı bir şekilde omuz silktim. Annem yanıma oturduğu sırada onun yüzüne bakmamak için başımı eğdim. Anneme baktıkça içim paramparça oluyordu.

"Deniz gözlüm, meleğim." Annem saçlarımı okşadığı sırada içimden deli gibi saçlarımı savurup koşmak istemiştim.

"Ada, ben hiç lafı uzatmak istemiyorum kızım. Lütfen hayatımızı zorlaştırma daha fazla. Ayaz'ı bir çocukmuş gibi azarlamayı bırakmalısın o senin için yaptı benim için yaptı." Tam cevap vereceğim sırada annem beni susturmuştu.

"Baban bana hiç zarar vermedi Ada, ta ki senin yanına geleceğimi duyana kadar." Ne yani benim yüzüme mi olmuştu?

"Sen artık evlisin kızım kendi yuvanı kurdun, beni düşünmeyi bırak. Ayaz seni düşündüğü için yaptı kızım." Şimdi konuşma sırası deniz gözlü Ada'da da annecim.

"Ben onunla evlenmek istemedim anne, o benim yuvam olamaz, ben her şeyi bir kenara bıraktım fakat geceleri sarhoş bir şekilde koltuğa sızılmasına dayanamam. Sevmediğim istemediğim bir insana muhtaç kalıp bana yuva olmasını bekleyemem. Bu yuvanın inşaatı her zaman yarım kalacak anne bunu unutma." Annemin yanından kalkıp lavaboya gitmek için kapıya dikildim.

Mavi gözlü Ayaz Dinçer kan gölüne bulaşmıştı. Ayaz'ın denizi kanla bulanıklaşıyordu.

Gözlerini gözlerime dikmiş, tüm hırsıyla ya da tüm kırgınlığı ile gözlerime bakıyordu. Korkudan hızlıca nefes alıp verirken elim ayağım boşalmıştı.

Özür dilerim Ayaz.

Özür dilerim Ayaz, denizini ben bulanıklaştırmak istemezdim, denizini ben kirletmek istemezdim... 

BOZUK RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin