19.BÖLÜM ( SICAK YUVA)

84 25 11
                                    

  Kan yasası bu insanın,

Üzümden şarap yapacaksın,

Çakmak taşından ateş ve,

Öpücüklerden insan

Can yücel .

(1 Ay Sonra)

Bugün evimizde ilk günümüzdü, sonunda tüm ihtiyaçları halletmiştik, valizimizdeki kıyafetleri de gardroba yerleştirdikten sonra aşağı kata inip mutfağa geçtim, sabah aldığımız malzemeleri buzdolabına yerleştirmek için dolabı açtım, kahvaltılık malzemeleri, sebze ve meyveleri, pastalık malzemeleri her birini düzenle dolaba yerleştirdim. Hava git gide soğmaya başlamıştı üzerime hırkamı geçirip dışarı Ayaz'ın yanına çıktım. Elinde bir adet hortum ve fırça. Balkonu temizliyordu. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı, gülmemek için elimle ağzımı kapattım. Altında eşofmanı üzerinde beyaz kolu kısa tişört, eşofmanını diz kapaklarına kadar katlamıştı.

"Afferin benim kocama be." dedim, dudaklarımı büzerek, küçük bir öpücük yollayım başımı eğdim.

"Öhöm öhöm." Kaşları çatık, bak ne kadar yakışıklıyım dercesine saçlarını geriye doğru iteledi.

"Hatun işim bitmek üzere, bir çay koy da içelim he." Ayaz'ın asıl karakteriyle mi tanıştım yoksa yerini mi yadırgamıştı.

"Baş üstüne porsuk." İkimizin de bu hallerine içten içten gülerken, narin bir bakışla göz kırptı. Hoşuma gitmişti. Mutfağa doğru gidip hemen ocağa suyu bıraktım ve ortalığı düzenlemeye devam ettim.

Al artık koynuna beni Karam
Günahın boynuna can Karam
Anladım sensizlik haram
Gel artık insafa be Karam

Ayaz'ın balkondan gelen sesiyle kıkırdamaya başladım. Karam'dan Ev Hanımına eh. Gülmemek elde değildi. Karam olmuştu yalan. 'Anladım sensizlik haram' diyerek balkondan içeri girince yüzümdeki tebessümü ciddileştirdim, kaynayan suyu demleyip raftan iki bardağı indirdim. Tekrardan salona geçtiğim sıra Ayaz balkonun kapasını kapatıp perdeyi çekmişti. Üzerindeki tişörtü çıkarıp eline doladı. Balkonu yıkamamış, kendisini yıkamıştı sanki.

"Oha be, kafana göre soyunma benim yanımda." Onu izlediğimi ve burada olduğumu belli ettim.

"Kızım sen çirkefleşmeden konuşamıyor musun?" Sesinin tınısından ciddi olmadığını anlayıp sadece gözlerine baktım, gözlerimi Ayaz'a diktikten sonra dil çıkarıp mutfağa doğru yöneldim.

"Ayrıca sen 'kocam' kelimesini kullandıktan sonra ben karımın yanında özgürlüğüme kavuştum." Arkamdan bağırmaya devam ederken onu duyduğum halde cevap vermedim. Ayaz üzerini değiştirip aşağı gelince, bir kez daha bakakaldım, sadece eşofmanı vardı üzerinde. Vücudunun her milimi apaçık ortadaydı. Kesin benimle tartışmak için böyle yapıyordu. Sakin kal Ada elimdeki çaylardan birini Ayaz'a uzattım ve kanepeye geçip oturdum. Gözlerim Ayaz'ın vücuduna kaymamak için zor tutuyordu kendini. Ayaz kanepenin yanındaki tabletini aldı, hiç konuşmadan tablete odaklandı, ben ise sesimi çıkarmadan sadece sıcak çayımı yudumluyordum. Yan gözle Ayaz'a bakınca çizim yaptığını fark ettim, hem çizimlerine odaklanmış hem de gözelerini tabletten ayırmadan çayından yudumluyordu. Sıkıntıyla nefesimi burnumdan soludum, yalandan öksürükler tıksırıklar yaptım. Tepki yok. Sıcak çayımı tazeleyip, üzerine ılık su ekledim ve tekrardan kanepenin üzerine hızlıca oturup elimdeki bardağı boşa bıraktım. Üzerime dökülen çayla 'Ah! Yandım' diye bağırdım. Şaka şaka ılık su eklemiştim. Ayaz elindeki tableti fırlatıp hemen tişörtümü çıkarıverdi. Oha!

BOZUK RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin