²²- Moyuk Mujo

13.7K 1.2K 666
                                    

22. Bölüm – Moyuk Mujo

Kafamda ki düşüncelerimin ucunu sadece belli bir süre elimde tutabiliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kafamda ki düşüncelerimin ucunu sadece belli bir süre elimde tutabiliyorum. Olgunlukla düşündüğüm her şey bir süre sonra çocuk hislerimin kurbanı oluyor ve ben kendimi yetişkin Can ile küçük Eren arasında sıkışmış halde buluyorum. Aklım bir yetişkine, duygularım ise bir çocuğa ait gibiydi. Aslında tam olarak öyle galiba. Kendimi kontrol etmem giderek daha da zor oluyor. İşin kötü yanı ise kendimi kardeşlerime ifade etmem ne kadar zorlaşıyorsa çocuklaşmak da bir o kadar hoşuma gidiyor.

Yalan yok. Gıcık da olsalar yılışık da olsalar bu bir sene de kardeşlerimi sevmiştim. Bu yüzden en ufak şey de onlara nazlanmak hatta yakalarına yapışıp ağlamak istiyorum. Şu an Feza'ya yapmak istediğim de buna benzer bir şey.

Evlenme zalımın oğlu EVLENME!

Daha seni hayattan yeterince bezdiremedim ne demek beni bırakıp gitmek? Ben şimdi kimi tokatlayacağım? Kimin memes- yani yanağını kemireceğim? Ön dişler çıktı diye bitti mi sandın? Bunun daha yirmilikleri vardı bok çuvalı! Nasıl üstüme gül koklarsın?

Islak saçlarıma bir öpücük kondurup Eflatun'un getirdiği tarakla saçlarımı taramaya başladı Feza. Üstümde hala ejderha postuna benzeyen bornozum duruyordu. Ev sıcak olduğu için üşümüyorum ama dışarıda yağmaya başlayan kar yüzünden çok geçmeden sarıp sarmalanacaktım muhtemelen.

Normalde banyo günüm yarındı ancak tıpkı sahibi Merih'e benzeyen Odin tam ağzıma atmak üzere olduğum üzümü elimle birlikte ağzımı da yalayarak yediği için kıyameti koparmıştım. İt oğlu it! Azıcık, küçücük, minicik birbirimize alışmış olabiliriz ama bu beni yalamasını kabul edeceğim anlamına gelmiyor. İğreniyorum salyasından! Ne yapayım? Henüz o kadar samimileşmemişken ne diye yalarsın ki beni?! Ağlarım bende öyle işte. Hayır derdimi de anlatamıyorum millete. Ağzımı açıp bu beni yaladı, bakteri dolu salyasından midem bulandı çabuk beni çamaşır suyuna yatırın dersem beni taşlayabilirlerdi. Anca var gücümle ağlayabildim. Neyse ki derdimin tek bir üzüm tanesi olmadığını anlayan kişi süper zeka Güneş'ti. Namı diğer Düneş.

Nihahahaha!

-"Misler gibi oldu benim miniğim." Diyerek arkadan yüzünü boynuma gömüp birkaç kere öptü Feza.

Ya üf bi git ya. Daha yeni arındım tükürüklerden. Hoşt.

Ya da vazgeçtim gitme. Şaka yaptım. Bir tane daha öpebilirsin.

Ama bir tane.

-"Kötü gobek."

-"Seni sevdiği için öyle yaptı bebeğim." Dedikten sonra ağzıma emziğimi verip yatağa uzandı Eflatun. Feza'nın odasındaydık üçümüzde. Nasıl cevap vermeliyim? 15 aylık bir bebek bana ne diyebilir mi ki?

Her neyse. En iyisi cevap vermemek.

-"Feza, cidden o kızla evlenecek misin? Pişman olmayacağına emin misin?" Derin bir nefes alıp önüme oyuncak arabamı koyduktan sonra karşımıza oturdu. Eflatun yan dönerek ona baktı. Küçük olmanın avantajlarından biri de bu. Kimse konuşulanları anlayacağınıza ihtimal vermediği için her türlü bilgi erişimi vardı. Ben ise bunu genelde Merih'in kuyusunu kazmak için kullanıyorum. Yanımda ettiği küfürlerin hepsini bir gün Feza'ya demeyi planlıyorum ki bir güzel dayak yesin it herif.

küçük ayı ve büyük ayılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin