³⁰- Küçük Yavru Ayı ve Onun Kahramanları

7.6K 1K 358
                                    

Kontrol etmedimmm

30. Bölüm - Küçük Yavru Ayı ve Onun Kahramanları

Aslında hiçbir şey olduğu kadar ya da göründüğü gibi yolunda değildir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aslında hiçbir şey olduğu kadar ya da göründüğü gibi yolunda değildir. Herkes bunu başaramasa da bazıları o kadar profesyoneldir ki kafasının içindeki felaketten kendini bir şekilde soyutlayıp akıl sağlığını koruyabilirler. Koraltan ailesinin ise bu konuda mastır yaptığı söylenebilir.

Ne Feza küçükken babasının onlara yaptırdığı şeyleri gününe yansıtıyor ne de Eflatun katlandığı ve bir şekilde kaçtığı geçmişinin içini tırmalamasına müsaade ediyordu. Küçük ikizler tıpkı çocukluklarında olduğu gibi kulaklarını tıkattıklarında duymadıkları şeyleri görmüyormuş gibi yapabiliyordu. Güneş ise biraz daha farklı bu konuda.

O abileri tarafından bütün kötülüklerden itina ile korunduğu için ruhu bir kuş kadar özgürdü her zaman. Kâbus görmez, bir şeyleri kafasına takmaz ve olabildiğince hayatını yaşayan biri. Ergenliğinin tadını oyun oynayarak, hırçınlaşarak ve bazen de abilerine şımarıklıklar yaparak çıkarıyordu. Bir şeyleri farkında olamayacak kadar küçük olduğu yaşlarda birden fazla babasının olduğunu düşünecek kadar saf aynı zamanda da zavallıydı.

Evine gelip sürekli olarak kavga eden insanları hiçbir zaman annesi ve babası olarak görmemişti. Onun için hayatı abilerinden ibaretti ve evin küçüğü olarak da bunu seviyor, bir başkası ile de paylaşmaya heveslenemiyordu. Eren onun için büyük bir tehditti bu yüzden. Sevmemişti eve ilk geldiğinde. Feza'nın Eren'e bakarken ki korku dolu gözleri, o sıralarda kendinde olmayan Mars'ın ilgisizliği ve her zaman sinirini bozan Merih'in de ondan uzaklaşması da bu sevgisizliği tetikleyen şeylerden bir kaçıydı tabi ki de.

Okulda annesi ve babası ile ilgili konuşulan şeyleri hiçbir zaman eve taşıma gereği duymadı çünkü biliyordu ki abilerinin amacı zaten kendisini onlardan uzak tutmaktı. Onların paçasına yapışıp bu konuda mızmızlanmak pek de karakterine uymuyordu. Daha doğrusu sırf abilerinin ilgisinden hoşlandığı için yapmak istese de onları daha fazla üzmek istemiyordu ve çareyi de uzaklaşmakta bulmuştu.

Herkesten.

Çevresinde ki insan sayısını minimum düzeye getirip kendisini oyunlara verdiğinde daha güvenli ve rahat hissediyordu. Onun kim olduğunu bilmeyen insanlarla özgürce oynamak, konuşmak ve sinirlendiğinde küfür etmek hem kendisi için hem de ailesinin mutluluğu için daha doğru gelmişti on dört yaşında ki Güneş'e. Küçükken de böyle yapardı. O kadınla adam kavga ederken ya da abilerinin sesleri o iki insana karşı yükselirken odasında oyun oynardı ve kendini soyutlamayı da başarırdı. Şimdi ise bu rahatlığın bağımlısıydı. Kopmak istediği ama bir türlü yapamadığı, rahat hissettirse bile aynı zamanda da yalnızlığını yüzüne vuran bir bağımlılık. Eskisi kadar huzurlu hissettirmiyordu.

,

Kardeşlerin hepsinin içinde itinayla uzak durdukları bir kuyu vardı. Bazen avare gibi dolanırken kendilerini o dipsiz kuyunun yanında bulup korkuya kapılıyorlardı ama son zamanlarda durum biraz daha farklı gibiydi. O derinliğe bakarken içine düşecek gibi olsalar da kendilerini daha güçlü hissettikleri bir farklılıktı bu.

küçük ayı ve büyük ayılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin