•3•

102 21 7
                                    

İyi okumalar

~•~

~6 ay sonra, Ekim'in ilk günleri~

Sonbahar yaprakları esen soğuk rüzgarla uçuşurken, yağmur damlaları tutsak kaldığı bulutlardan kurtularak özgürce yeryüzüne düşerken, insanlar bu sinir bozucu sonbahar gününden kaçışırken, genç adam kollarını başının hemen yukarısına kaldırdı ıslanmamaya çalışarak. Ayağındaki botlar eşliğinde koşar adım gördüğü ilk kafeden içeri girdi art arda düşen yağmur tanelerinden kurtulmak adına. Islanan ellerini hafifçe silkeledikten sonra kasvetli havaya eş sıkıntıyla iç çekti.

Gitmesi gereken yere bu şiddetli yağış nedeniyle biraz daha geç gidecekti anlaşılan. Bu bir hayli canını sıkıyor olsa da yapacak başka bir şey yoktu.

Telefonunu sırılsıklam olmuş ceketinin cebinden çıkardı. Ceketine tezat olarak kuru olan telefonun alışkın olduğu şifresini tuşladıktan sonra daha bir kaç dakika önce konuştuğu kişiye mesaj attı.

Hongjoong
Biraz geç kalacağım.

Bir süre yazdığı mesaja dönüt bekledi. Tam da içerisinde bulunduğu kafenin boş masalarından birine yerleşirken telefonuna beklediği bildirim gelivermişti.

Choi San
Sorun değil, bekliyorum.

Tekrardan bıkkınca iç çeken genç prodüktör, birkaç dakikalık içsel sessizliğinin ardından minik bir el işareti ile garsonlardan birini yanına çağırmış, sevdiği kahveden büyük boy sipariş vermişti. Garson dediğini hızlıca not edip yanından uzaklaşırken, gözlerini hala sağanak yağışın etkili olduğu caddeye yöneltti. Kafe camekan olduğu için net bir şekilde görebiliyordun sonbahar kargaşasını.

Dışarıyı seyredaldığı esnada kendi düşünce dünyasına dalıp gitmişti ister istemez. Aklına dolan düşünceler o kadar yoğunlaşmıştı ki önüne konulan kahveyi de kendisine "Afiyet olsun." diyen garsonu da duymamıştı.

Bir kaç dakikanın ardından kendine gelen genç adam, önündeki kahveyi es geçerek bakışlarını bacaklarına yönlendirmişti. Yüzünde buruk bir gülümseme oluşmuştu anında.

Nihayet eskisi gibi yürüyebiliyordu. İş hayatına geri dönmüş kariyer basamaklarını kaldığı yerden tekrardan tırmanmaya devam etmişti. Ailesi ile pek görüşmese de eskisi gibi kendisine karşı kötü davranmıyorlardı ki bu çok büyük bir gelişmeydi. Tekrardan eski düzeninde, tempolu hayatına devam ediyordu. Ancak ne yazık ki hep bir eksiklik hissediyordu içinde. Bir şey eksikti kurulu hayatında.

Bir şey değil... Biri eksikti.
Ve o kişi hep eksik kalacaktı.

Acı içinde gülümsedi ve düşünce tozlarını halının altına süpürüp masadaki kahve bardağını kavradı sıkıca.

°°°°

"Hızlı ol! Koş!"
İki kuzen huysuz adımlar eşliğinde koşarken ayakkabıları yoldaki minik su birikintilerine denk geliyor, ne yazık ki pantolon paçalarının kirlenmesine sebep oluyorlardı. Ama bunu umursamadılar. Sağanak yağmurda ıslanmaktansa birkaç çamur lekesini tercih ederlerdi.

"Hep senin yüzünden. Hava çok güzel hadi yürüyerek gidelim dedin şu yağmura bak!" dedi Seonghwa hemen yanında kendisi ile eş adımlar atan kuzenine doğru.

Yunho kaşlarını çattı ve homurdandı.
"Ben nereden bilebilirdim böyle yağmur yağacağını? Müneccim miyim?"

"Müneccim olmakla ne ilgisi var? Ekim ayındayız? Yağmur yağması gayet normal!"

"Of Seonghwa ama sabah böyle değildi hava gayet güzeldi! Biraz değişiklik olsun diye yürüyelim dedim ama yok! Bendeki şansın babaannesi kaşar."

Sinirle söylenen kuzeninin anlık ettiği küfür ile tüm ciddiyetini yitiren Seonghwa kendine engel olamayarak sesli gülmüştü. Onun güldüğünü gören Yunho da sırıtmıştı memnuniyetle.

Bu iki kuzen böyleydi işte. Sıkça kavga ederlerdi ,ki kavgaları bile kavga gibi değildi, sonrasında bir şey olmamış gibi gülerek devam ederlerdi. Bir kere dahi küslük olmamıştı aralarında. Olmasına iki taraf da izin vermemişti.

"Şurada bir kafe var. Oraya girelim mi? Çok yoruldum halim kalmadı. Yağmur da diner belki içeride biraz bekleyelim." diyen Yunho'yu onayladı Seonghwa ve adımlarını kuzeninin bahsettiği kafeye yönlendirdi.

Tabiki attığı bu adımların, bir başkasının kabuk tutmuş yaralarını yeniden kanatacağından bihaberdi.

~•~

~•~

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

Nasılsınız canlarım? Umarım iyisinizdir

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

Nasılsınız canlarım? Umarım iyisinizdir.

Geç bir bölüm oldu kusura bakmayın lütfen. Yazım konusunda da teknik hatalarım olmuştur illaki bunun için de affınıza sığınıyorum.

Ficte her şey bambaşka ilerleyecek. Seonghwa hala hiçbir şeyi hatırlamıyor ama hatırlamıyorsa hatırlatırız sorun değil :)

Beklemede kalın öpüldünüz.

Two Souls | SeongjoongWo Geschichten leben. Entdecke jetzt