•9•

114 26 22
                                    

Yb için sınır koyma şeysi: 15 oy :(

~•~

Konuşulanları dinlemiyordu. Gerçi umrunda da değildi hiç biri.

Sadece karşısındaki kişiye odaklanmış onu seyrediyor, yaptığı her hareketi dikkatle inceliyordu. Tek yapması gereken buymuş gibi hissediyor, bu yüzden de dikkatini başka bir şeye yönlendiremiyordu.

Farklı geliyordu ona buradan bakmak. Kendi bedeninde değilde esas olması gereken öz kimliğinde Seonghwa'yı izlemek tuhaf hissettiriyordu.

Tuhaftı ama tanıdıktı da.

Konuşma esansında yaptığı jestler, mimikler değişmemişti. Hala aynıydı. Bir şey anlatırken istemsizce sürekli saçlarına götürüyordu elini. Ara ara dudaklarını birbirine bastırıyor ve ellerini iç içe geçirip parmaklarını esnetiyordu. Konuşulanları onaylarken arka arkaya iki kez gözlerini kırpıştırıyordu. Anlamadığı yerlerde ise dudaklarını büzüyordu tatlı tatlı.

Bunların hepsi tanıdıktı işte. Seonghwa yine bildiği Seonghwa'ydı. O hala aynı sevdiği adamdı. Değişmemişti.

Kendini kaybedercesine onu izlerken farkında bile değildi bakışlarının yakaladığını. Öylesine dalıp gitmişti ki, kolunda hissettiği ani ve beklenmedik sızı olmasa belkide asla kendine gelemeyecekti.
Dikkati dağıldığı için homurdandı ve kolunu çimdikleyen parmakların sahibine çevirdi gözlerini. 'Ne var?' dercesine tek kaşını kaldırmış ve anlamaya çalışmıştı bu çimdiğin sebebini.

Yeosang bıkkın bir şekilde gözlerini devirdikten sonra eline telefonunu aldı ve bir kaç tuşa bastıktan sonra ekran kilidini açarak mesaj yazmaya koyuldu.
Kendisine geleceğini bildiği mesajı görmek için Hongjoong da açmıştı telefonunu.

Yeosang
Fazla dikkat çekiyorsun
Toplantıyı dinlemiyorsun bile
Adamın içine düşeceksin resmen
Seni farketmiyor sanma
Hatta herkes farkında

Gelen mesajlar yüzünden utançla karışık şaşkınlık yaşayan genç adam ekrandan bakışlarını çekerek göz ucuyla tekrardan Seonghwa'ya baktı.

Ve o anda göz göze geldiler.

Ne yapacağını bilemez bir halde sanki en başından beri onu izleyen kendisi değilmiş gibi utançla kaçırdı gözlerini. Karnı hemen yaşadığı adrenalin yüzünden minik minik kasılmaya başlamıştı. Vücudundaki tüm kan yanaklarına pompalanıyor, yüzünün kıpkırmızı kesilmesi neden oluyordu. Derin bir soluk çekti ciğerlerine ve gözlerini yumdu bir kaç saniyeliğine.

'Hayır' dedi içinden. 'Seonghwa'nın dikkatini çekmekten kastım bu değildi.'

Rezil olduğunu düşünürken zihninin kuytu köşesine çekilmiş şeytani iç ses ortaya çıkmış ve fısıldamaya başlamıştı Hongjoong'a.

'Ya şu an senden nefret ediyorsa?'
'Onun için sıradan biriydin ama şimdi ise bir sapık gibi duruyorsun.'
'Onu rahatsız ettin.'
'O eski Seonghwa değil. Kim bilir belki de bir sevgilisi vardır?'
'Aptal bir büyü yüzünden geldiğiniz hale bak, zavallı gibi kendini ona hatırlatmaya çalışıyorsun.'
'Ezik.'

Daha sayısız nice şey söyleyen uyuz şeytanını, başını bir sağa bir sola sallayarak kovmayı denedi. Ama başaramadı. Şeytan durmak bilmiyordu. Ve onun yüzünden içini kaplamaya başlayan yersiz korku ve üzüntü ruhunu sıkıştırıyordu. Çıkmak istedi buradan. Bulundukları odanın duvarları sanki üstüne üstüne geliyordu. Daralmaya başlamıştı.

Two Souls | SeongjoongWhere stories live. Discover now