•8•

111 23 7
                                    

Elindeki kahve kupasını sıkı sıkıya tutan Seonghwa, bulunduğu toplantı odasının içerisinde bir sağa bir sola adımlayarak başdöndürücü gelgitler yapmaya devam etti, kendisine öldürücü bakışlar atan kuzenine aldırış etmeyerek.

Ara ara kendince mırıldanıyor, zihnini yokluyor ve içindeki heyecana bir anlam vermeye çalışarak ayaklarını yere vuruyordu. Onun bu tavırları -Yunho'ya göre kafayı sıyırmış halleri- dışarıdan bakan biri için oldukça garip bulunabilirdi belki ancak genç adam bunu umursamıyordu.

"Deli misin sen be?" diye homurdanan kuzenini duymamazlıktan geldi tıpkı bir saattir yaptığı gibi.

"Tamam anlıyorum o adamın senin ismini bilmesi çok garip çünkü onu hiç tanımıyorsun ama belki de daha önce bir yerde karşılaştınız fakat hatırlamıyorsun? Olamaz mı?" dedi Yunho gözleri ile volta atan kuzenini ısrarla takip ederken.

Seonghwa, duydukları ile beraber adımlarını kısa bir süreliğine durdurmuş ve duymazdan gelen tavrını bir kenara bırakarak uzun boylu gence odaklanmıştı.

"Yunho bak..." dedi derin bir soluk çekerken içine.
"Onu tanımıyorum ama bir yandan da o kadar tanıdık ki... İçimdeki hisleri ve kafamdaki düşünceleri bilsen ne demek istediğimi daha net anlarsın. O bir yabancı ama bir o kadar da bilindik biri gibi. Zihnimde değil de kalbimde uyanan bir tanıdıklık bu."

"Seonghwa, kızma ama abarttığını düşünüyorum. Kafana çok takıyorsun bence. Ayrıca yarım saat sonra randevusu var gelecek buraya. O zaman onunla konuşma fırsatı yakalarsın ve biraz rahatlarsın belki?"
dese de ikna edememişti karşısındaki bedeni

"Of Yunho! Anlamıyorsun beni." diye söylenen Seonghwa durdurduğu adımlarını tekrardan başlatarak volta atmaya devam etti.

"Selam~"

Aniden içeriye giren Minji, kıkırdayarak etrafında dönmüş, tüm enerjisi ile kocaman bir gülümseme sunmuştu kuzeni ile abisine.

"Nasılsınız bakalım?" dedikten sonra kendini uzun toplantı masasının etrafına sırasıyla dizilmiş sandalyelerden birine bıraktı.

"Ben iyiyim ama Seonghwa pek sayılmaz." dedi Yunho göz devirerek.

"Ben de iyiyim. Yunho saçmalıyor." deyiverdi Seonghwa adımlarını tekrardan durdururken.

"Evet abicim çok iyisin harikasın sabah egzersizi yapıyorsun hatta dimi bir sağa bir sola giderek? Cidden tanrım bana sabır ver."

Bir çırpıda konuşan Yunho ikinci kez göz devirirken Minji olayları anlamaya çalışıyordu.

"Sorun ne?"

"Bir sorun yok Minji. Sadece bugün şu prodüktör gelecek. Onu bekliyoruz." demiş ve kestirip atmıştı Seonghwa. Hemen ardından ise nihayet koltuklardan birine geçmişti ve oturmuştu. Oturması ile sızlayan bacaklarının varlığını hissetmesi bir oldu.

Sahi kaç saattir dolanıyordu bu odanın içerisinde?

"Vay be! Gelsin hemen. O prodüktör ile tanışmayı çok istiyorum. Her şey bir yana kendisi Choi San'ın prodüktörü." diyen Minji ışıldayan gözleri ile sırıtmıştı.

"Sen ve şu Choi San fanlığın..." dedi Yunho gülerek.

"Abi... O... Harika birisi! Ona bayılıyorum." diyip oturduğu koltukta başını geriye atmış, bayılma numarası yapmıştı tatlı kız.

Onun bu kötü mizahına iç çekerek karşılık verdi abisi. Sonrasında aklına gelen şeyle oturduğu koltukta biraz dikleşti ve gülerek hala baygın numarası yapan kardeşine baktı.

Two Souls | SeongjoongWhere stories live. Discover now