•13•

105 17 14
                                    

Esen rüzgar nedeniyle dağılan saçlarını bozulacağını bile bile eliyle tekrardan düzeltti. Giymiş olduğu emanet kıyafetler üstüne bol geliyor ve oluşan boşluktan içeri giren rüzgar bedenini üşütüyordu. Ancak bunu pek umursadığı söylenemezdi. İçindeki sinir kanını kaynatıyor, üşüyen vücudunu yavaş yavaş ısıtıyordu çünkü.
"Ne o? Rüyalarıma girmen yetmiyor şimdi de beni takip mi etmeye başladın? Yoksa cadılığa ara verdin de sapıklığa mı yöneldin?"

Öfkeli adımlar eşliğinde yürüdüğü caddede huysuzca homurdandı yanındaki bedene ithafen. Tabiki bu homurdanma olabildiğince kısık sesliydi. Aksi halde çevredeki diğer insanların duyması biraz garip olabilirdi.

Seonghwa'nın evindeki güzel ama bir o kadar da utanç verici kahvaltının ardından çok fazla durmamış ve kendi evine gitmek üzere yola koyulmuştu Hongjoong. Seonghwa kendisini eve kadar bırakmak istese de buna karşı çıkmış, daha fazla Seonghwa ile vakit geçirirse utancından öleceği için bunu kesin bir dille reddetmişti. Hem arabasının hali de ortadaydı. Rezil ettiği o arabaya binemezdi. Ama şimdi düşünüyordu da keşke Seonghwa'yla kalmaya devam etseydi. Böylece eve dönüş yolunda peşine takılan Beatrice ile karşılaşmazdı.

"Senin iyiliğin için uğraşıyorum hala azarlanıyorum ama bu haksızlık." diye söylenen Beatrice, Hongjoong'un hızlı ve sert adımlarına uyum sağlamaya çalışıyordu elinden geldiğince. Boyu Hongjoong'a oranla kısaydı bu yüzden genç adamın attığı adımlar kendisi için bir hayli büyük adımlardı.
Hongjoong göz devirdi adımlarını bir an olsun aksatmazken.
"İyilik mi? Güldürme beni."

"Konuşmamız lazım Hongjoong. Durum ciddi." derken genç cadının ses tonu değişmiş daha tok ve net bir hal almıştı. Ciddi olduğunu belirtmeye çalışıyordu. Bunu da tabiki farketmişti Hongjoong.
"Ne anlatacaksın ki? Anlatman gereken her şeyi anlatmadın mı zaten?" diyerek rüyaya atıfta bulundu.

"Bilmediğin her şeyi tüm şeffaflığı ile anlatacağım sana. Lütfen dinle beni. İzin ver her şey açıklığa kavuşsun. İkimiz de rahatlayalım." diyen Beatrice'e baktı genç adam yan gözle. Dakikalardır onunla beraber yürüyen kadına ilk bakışıydı bu. Varlığını yanında hisseder hissetmez adımlarını hızlandırmış ve bir kez bile yüzüne bakmadan onu başından defetmeye çalışmıştı ancak nafile. Cadı o kadar inatçıydı ki sürekli konuşmak istediğini söylüyor peşini bırakmıyordu.

"Tamam dinliyorum, anlat" dedi Hongjoong pes etmiş bir şekilde.

"Ayaküstü anlatabileceğim şeyler değil bunlar Hongjoong. Fazlasıyla uzun. Bir yere geçip oturursak iyi olur." demiş ve sesine yansıtmaktan çekinmemişti yorgun halini.

"Ya şimdi anlatırsın ya da hiç anlatmazsın. Bir daha konuşmak için ikna olacağımı sanmıyorum çünkü." diyen Hongjoong'a bakıp sinirle soludu Beatrice.

"Adımlarını takip etmekten yoruldum ve anlatmak için fazlasıyla nefesime ihtiyacım var ama sen böyle yaparak işi zorlaştırıyorsun."
Nefes nefese konuşan genç cadı için adımlarını yavaşlatan Hongjoong, yarım ağız sırıttı ve ona çevirdi yeniden bakışlarını. Yüzünde alaycı bir ifade yer alıyordu.

"Ne biçim cadısın sen? Yorulmak da ne öyle?"

"Sen beni ne zannediyorsun Hongjoong? Edward Cullen mıyım ben? Her insan gibi ben de uyuyorum yemek yiyorum ve yorulabiliyorum?"

"Dur bir dakika. Edward Cullen'ı biliyor musun?"

"Bana uzaylı muamelesi yapmayı keser misin!?" diyerek çıkışan Beatrice, sesini birazcık fazla kullanmış ve istemsizce bağırmıştı. Bu yüzden de bir kaç meraklı bakış kısa bir süreliğine de olsa yürüyen ikiliye yönelmişti. Hongjoong bakışlardan rahatsız olarak sesli bir iç çekti.

"Bağırma aptal cadı."

"Bağırtma o zaman."

~•~

Evet

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Evet...

Uzun zaman oldu ya yazmayalı ve ciddi anlamda yazamıyorum bu durum beni çok üzüyor

Kendi yazdığım fici yetersiz ve cringe bulduğum için devam edemiyorum resmen bu bölüm bile minicik oldu

Neyse halledicezzzz

Bir sonraki bölümde aklımdaki şeyi yaparsam her şey vay anasını sayın seyirciler olacak

Hadi inşallah

Öpüldünüz

Two Souls | SeongjoongWhere stories live. Discover now