viii. doubts, knowns, unknowns, thoughts and truths

92 34 386
                                    

Talmud'da şöyle der: Tanrı dünyayı yaratmadan önce, varlıklara bir ayna tuttu; aynada varoluşun ruhani ıstıraplarını ve bunu takip eden hazları gördüler. O an bazı ıstırapları kabul ettiler. Diğerleri ise direndiler ve Tanrı bunları yaşayanların kitabından sildi.
golem, gustav meyrink
_

Gün ağarıyordu. İçtiğim ağrı kesicinin etkisini göstermesini beklerken, bir taraftan da Nicholas Aubert'in ödev olarak vermiş olduğu Latince paragrafı masamdaki notlar ve eski püskü bir sözlükten çevirmeye çalışıyordum.

Bu sabah, özellikle benim için hem sıkıcı hem de ağırdı. Çünkü başım patlayacakmış gibi ağrıyordu ve ister istemez, migrene en iyi ilacın mastürbasyon olduğunu söyleyen Louise Hay geliyordu aklıma. Üstelik günün bu erken saatinde.

Kalemi elimden bıraktım ve elimle yüzümü sıvazladım. Sabahın bu saatine bu uzun ödevi bırakarak büyük bir hata yapmıştım. Her şey o kadar bunaltıcı bir biçimde gözüme gözüküyordu ki, bir an her şeyden vazgeçme düşüncesi aklımda belirivermişti. Sonra böyle bir şansım olmadığını kendime hatırlatmıştım. Mecbur olduğum şeyler vardı, yaşamak gibi.

Saçlarımı elimle geriye yatırıp yazmış olduğum yazıya bakındım. Tanrıya şükürler olsun ki son bir cümlem kalmıştı ve o da bir süre sonra tamamlandı çünkü bunda pek zorlanmamıştım. Sonuçta Latince öğrenmeye başlayan birisinin ilk olarak öğrendiği şeylerden biriydi bu söz ve ardındaki hikayesi.

Equo ne credite, Teucri. Quidquid id est, timeo Danaos et dona ferentes!

Burada bahsedilen Teucri, Truvalılardı. Danaos ise, Yunanlılardı. Bu sözler efsanevi Truva Savaşı sırasında Antik Truva rahibi Laocoön'ün söylediği bilinen bir sözdür. Metinde de tam olarak bu olaydan –yani Truva Savaşından bahsediliyordu aslında.

Paragrafın sonundaki bu sözler, Aeneid destanı şiirinin toplam 12 kitabından ikincisinde, 49. ayette geçiyordur. Aeneid, Romalı şair Virgil'in milattan önce 29-19 yılları arasında yazdığı 9.896 satırlık destansı bir şiiridir. Milattan önce 12. yüzyılda Antik Truva'nın yıkımından ve yenilgisinden sağ kurtulan ve Roma ulusunun kurucusu olma kaderini yerine getirdiği İtalya'ya kaçmayı başaran Truva savaşçısı Aeneas'ın macera dolu hikayesini anlatmaktadır. Pek bir ilgimi çektiği için daha sonra bunu bulup okumak istiyordum ancak bulabileceğimden pek emin olduğum söylenemezdi. Sonuçta 12 kitaplık bir destan serisinden bahsediyorduk. Ama, tahminlerime göre çoğu olayı da zaten fazla araştırmacı yönümden biliyorumdur.

Truva Savaşı'nı anlatan bu Yunan efsanesine göre, savaşın 10. yılında, aralıksız süren çatışmalardan ve sayıca az olan savaşçılardan bitkin düşen Yunanlılar ve Truvalılar, umutsuzluk noktasına ulaşmıştı. Savaşın bittiğine dair hiçbir işaret görünmemişti. Ancak Yunanlılar zaferi elde etmişti. Nasıl? Eve dönüş yolunu kullanıyormuş gibi yapmışlardı, yani savaştan çekildikleri izlenimini yaratıyorlardı. Böylelikle Truva askerleri o ölümcül sabahın ilk ışıklarında uyandılar ve sahilde bırakılmış tahta bir attan başka bir şey görmediler.

İşte o anda mitolojinin en ünlü tartışmalarından biri de başlamış oldu.

Birçoğu, bu tahta atın savaş sırasında gösterdikleri saygınlık ve kahramanlıklardan dolayı Tanrıların kendilerine bir armağanı olduğunu ve Truva kentine götürülmesi gerektiğini düşünüyordu. Ancak Romalı şair Virgil ve onun Aeneid adlı şiirine göre, Truva rahiplerinden Laocoön bu duruma şiddetle karşı çıkmıştı.

Laocoön'ün söylediği, "Equo ne Credite, Teucri. Quidquid id est, timeo Danaos et dona ferentes" kelimenin tam anlamıyla şu sözlere tercüme edilebilir: "Ata güvenmeyiniz Truvalılar. Ne olursa olsun Yunanlılardan korkarım, hele bir de armağan getirirlerse."

Kötüler Çağı Where stories live. Discover now