bölüm 12

1K 90 155
                                    

Neden burada olduğumu bilmiyordum ama evde duramamıştım. Onu görmem gerektiğini düşünmüştüm, konuşacaklarımız vardı. Bizim hep konuşacaklarımız oluyordu ama birbirimizle paylaşmamız gerekirken kendimize sakladığımız çok şey oluyordu.

Nova haklıydı, korkuyorduk. Kendimizden ya da birbirimizden ama bir şeyler bizi geri tutuyordu. Belki de şu an burada olmamın sebebi buydu çünkü artık beraber olmamızı istiyordum. Aynı saftaydık, savaşacaksak sırtını bana yaslaması gerekiyordu. Onu koruyabilmem için bana güvenmesini sağlamam gerekiyordu. Sorular soracaksa cevap verecektim ama onun da kaçmak yerine beni dinlemesi gerekiyordu.

Tüm bunları düşünmek yerimde durmamı engellemiş kapısına kadar gelmiştim. Daha önce de buraya gergin gelmiştim ama o zamanki öfkemden eser yoktu. Titreyen ellerimi durduramıyordum, düşüncelerim onu görene kadar susmayacaktı ve karnımda anlamsız bir ağrı vardı. Sanki onu sabah görmemişim gibi yeniden göreceğim için geriliyordum.

Yapmaya çalıştığım şeyi başarırsam Gavi'ye ulaşabileceğimi düşünüyordum ama içimde kötü bir his vardı. Her şeyin daha kötüye gideceğine dair kötü bir his.

Nova'ya ona anlaşmadan bahsetmemin iyi olup olmadığını sorduğumda bana bunun pek de iyi bir fikir olmadığını söylemişti. Bana güvenmek bir kenara İtalya biletim olduğunu öğrendiği an benden uzaklaşacağını ve beni öfkesini bile göremeyecek kadar yok sayacağını belirtmişti. Belki de işten istifamı verecek noktaya getirecek kadar zorlayacağını... sanki şu an bile bunu düşünmüyormuşum gibi.

Ama biliyordum ki bunu altı ay boyunca saklayamazdım. Gözlerinin içine bakarak onu önemsediğim için bu anlaşmayı kabul ettiğimi söylemeyi bile düşünmüştüm ama sonra Gavi'nin buna inanmayacağını hesaba kattım. Yalanla halledebileceğim bir şey değildi, duygusal tarafına dokunamazdım çünkü başından beri ona sert davranıyordum zaten.

Dürüst olmaktan başka çarem yoktu. Başta uzaklaşsa da daha sonrasında bana hak vermeye başlayacağını umut ediyordum. Sorduğu soruya cevap vermediğim sürece bana güvenmeyecekse en azından elinde bir cevap varken güvenmemesi daha iyiydi çünkü kafası karışık olmazdı. Böyle bir adım ileri gidemezdim ama Gavi halimden anlarsa en azından kartlarımız açıkken belki yeniden birbirimize güvenebileceğimiz bir ilişki kurabilirdik.

Derin bir nefes alırken elimi kaldırıp kapıya yaklaştırdım. İyi olucak, kötüye gitmeyecek. Birkaç kez tıklatıp geri çekilerek Gavi'nin açması için bekledim. Bir süre açan olmadığında çoktan kaşlarım çatılmıştı. Bir kez daha tıkladım. Evde mi değildi? Uyuyor muydu? Yoksa yine gece kulübüne falan mı gitmişti? Gelmeden önce aramalı mıydım?

Elim bir yandan üçüncü kez tıklamak için kapıya gitmişken diğeriyle de cebimden telefonu çıkarmış Gavi'nin numarasını arıyordum. Ölümüm ismine tıklayıp kulağıma götürürken dudağımı kemirmeye başlamıştım. Tekrar kapıyı çalarken yaklaşan bir telefon melodisi duymamla kapıya yaklaştım. İçeride mi diye düşünürken kapı birden açıldığında aynı anda telefonum da çalmayı bırakmıştı.

Çünkü Gavi hem kapıyı hem de telefonu açmıştı.

Beklemem gereken yerden oldukça uzakta kapının dibinde olduğumdan Gavi'nin kulağına götürdüğü telefonu ve yüzünü yakından görmüştüm.

Yaralarla dolu yüzünü.

"Vi?" dedi kaşlarını çatarken beni burada gördüğüne şaşırmış gibi. Ben de şaşkındım ama evinde onu bulduğumdan değildi.

"Gavi?" derken telefonu kapatıp kulağımdan uzaklaştırdım ve bir adım atıp içeri girdim. Gavi geriye çekilip girmeme izin verirken ben çoktan arkamdan kapıyı kapatmıştım. "Bu ne hal?"

set fire to the rain ᥫ᭡ p.gaviWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu