Çalışmak

779 61 33
                                    

Yusuf Delen

"Amcanla konuştum, işe başlamışsın."

Telefonu kulağımda düzeltip tek koluma sırt çantamı taktım. Geciktim bugün. Bir an önce evden çıkmam lazım.

"Evet, baba. Geciktim. Akşam ararım seni-"

"O hayata alışamıyacaksın. İnadın yüzünden bu hâldesin. Evlenmek istiyorsun bir de."

Derin nefes alıp verdim. Kapıyı arkamdan kapattığımda iki kere kilitledim hızla. Merdivenlere yöneldim.

"Baba beni yıldırmaya çalışıyorsun ama ben kararımı verdim. Nasipse evlilik de olur. Haber veririm size inşallah-"

"Sana kız mız vermezler. Hayatın kaç bucak olduğunu göreceksin. Elindeki fırsatı kaçırıp garsonluk yapıyorsun şimdi. Ne hâlin varsa gör!"

Telefon kapandı. Telefonu cebime sıkıştırdım. Hiçbir şey umrumda değil.

Çalıştığım kafeye geldiğimde geç kaldığımı dolu masalardan anlamam uzun sürmedi. Eşyalarımı bırakıp garson önlüğünü giydim. Mutfağa geçtiğimde işveren dikkatimi çekti. Başını çevirdiğinde göz göze geldim.

"Kaç gündür çalışıyorsun burda?"

"Dördüncü günüm." dedim ciddiyetle. Dün çok yorulduğum için sabah uyanamadım. Şimdi bile her yerim ağrıyor.

"Burası çoğunlukla gençlerin tercih ettiği yer. Aileler de geliyor. Anlayacağın çok kişi geliyor buraya. Geç kalma lüksünüz yok. Şimdilik görmezden geliyorum. Müşteriler memnun senden."

Bir şey söylememi bekledi. Bir şey demedim ve mutfaktan çıktım. Siparişler hazırlanmıştı.

"İki numaralı masaya götür Yusuf bunları."

Birtan tabakları uzattığında elinden aldım. İki numaralı masaya ilerlerken üç kızın gülüşleri geliyordu kulağıma. Masanın önüne geldiğimde başımı eğip tabakları yerleştirdim masaya. Fısıldaştılar.

"Afiyet olsun." deyip yerimde kıpırdandığımda içlerinden biri konuştu.

"Yusuf... İsmin güzelmiş. Eski sevgilimin ismi de Yusuf'tu ama senin kadar yakışıklı değildi."

Gülüştüler. Bir şey demeden yanlarından ayrıldım. Genç erkek grubun bulunduğu yan masadan bir el kalktı. O tarafa doğru ilerledim.

"Öğleden sonra sınav var. Kalkalım yavaştan."

Masanın üzerindeki kitaplar dikkatimi çekti. Anatomi kitapları. Başımı kaldırdım.

"Buyurun?"

Baştan aşağı süzdü beni. "Şu garson gibi fiziğim, yüzüm olsa tıp fakültesini bırakır, bir ajansa kaydolurum. Mankenlik yaparım. Bir sürü sevgilim olur." dedi arkadaşlarına karşı. Sonra bana döndü. Ciddiyetimi korudum. İşini yap, geç Yusuf.

"Bize birer çay getir. Bu kadar."

Beş kişiler. Arkamı döndüğümde küfür etti biri rahat tavırda. "Bilerek böylelerini alıyorlar buraya. Kafenin yarısından çoğu kız lan." diye devam etti sonra. Siparişleri söyledim. Tepside beş çayla birlikte masaya döndüm tekrar. Çayları dağıttım.

"Sağ ol, birader. Elin de hızlıymış." dedi gülerek kıvırcık saçlı. Diğerleri de pis pis güldü.

"Dilin yok mu senin? Konuşsana. Kızları da böyle mi etkiliyorsun? Merak ettim."

Yan masadaki kızları ima ederek konuştu. Tepsiyi kolumun altına aldım.

"İşimi yapıyorum. Afiyet olsun." deyip arkamı döndüm. Buna benzer müşterilerle karşılaşıyorum her gün. Umursamıyorum.

Dalgakıran | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin