Poşet

647 68 61
                                    

 

Azra Türk

Üzerimdeki şişme montun şapkasını biraz daha öne doğru çekiştirip abur cubur tarafına ilerledim. Ablamla canımız abur cubur çekti. Cipsleri göz gezdirdim. Çok pahalılar. Hem sevdiğimden hem de uygun olduğundan fıstıklı cips aldım iki paket. Babam da yiyor. Kızmaz bize. Çikolatalı gofret aldım dört tane. Yanına çay içeriz. Nefsimiz körelsin.

Marketteki fiyatlara bakınırken başımı çevirdim dalgınca. Gördüğüm kişiyle gözlerim irileşirken bana doğru gelmesiyle heyecan yaptım. Ellerim titriyordu. Aslında pek tanınmazdım böyle. Hem bir kere gördü beni.

"Selamün aleyküm, Azra hanım."

Azra hanım? 

Adımı ezberlemiş ve selam verdi bana. Bulunduğum durumu hatırladığımda yanaklarım yanmaya başladı. Şişme montumun içinde Eskimolar gibiyim. Başıma taktığım yazmanın ince olduğunu düşünerek şapka taktım kafama. Tesettürü tam olmuyordu çünkü.

"Aleyküm selam." dedim sesimi düz tutmaya çalışarak. "Yusuf Bey." diye de ekledim sonra. Gözleri saniyelik elimdekilere kayarken utandım içten içe. Okumayı bırakmış olsa da karşımda tıp öğrencisi duruyordu. Abur cuburlara merhaba!

Neden bu kadar çok panik yapıyorum ki? Ama yüzü, karakteri çok güzel. Yani Allah sahibine bağışlasın.

"Gördüğümde selam vermek istedim size. Ailenize selamlar. Hayırlı akşamlar dilerim."

"Aleyküm selam." dedim durgunca. Teşekkür ederim, size de."

Ve yanımdan ayrıldı. Her şey gibi bu karşılaşmayı da büyüttüm gözümde. Nezaketen selam verdi. Söylediklerimi düşündüm.

Aleyküm selam.

Yusuf Bey.

Aleyküm selam.

Teşekkür ederim, size de.

Başka ne olabilirdi ki zaten. İyice delirdim. Niye utanıp kızarıp duruyorum ben? 

Markette ilerledim. Çeyizlik mutfak eşyalarına da bakıyordum arada. Param yok ama olsun, eğlenceli oluyor. Beğendiğim bir şey olursa ablam alır belki. Birkaç ürünü inceledim. Gereksiz pahalı. Sonra bebek çorapları dikkatimi çekti. Neden hep karşıma böyle şeyler çıkıyor ya? Çok tatlılar.

Uzun süre kaldığımı fark edip kasaya doğru ilerledim. Ablam evde beni bekliyor. Çay da olmuştur.

Kasaya geldiğimde çok kişi vardı önümde. Buranın kasiyerleri de çok uyuşuk. İşin yoksa bekle.

Gözlerimi önümdeki kişiye çevirdiğimde duraksadım. Uzun boyundan tanıdım. Ve kokusundan. Benim kafa yine uçarken gözlerimi kırpıştırdım kendime gelmek için. Nefesimi tutup birkaç adım uzaklaştım ondan. Yavaşça tuttuğum nefesi verdim sonra. Bana ait olmayan insanın kokusunu ne yapayım ben?

"Hanımefendi burda siz mi varsınız?"

Bir adam Yusuf Bey ile aramdaki mesafede yer  almak istiyor. Ancak orası boş değil, koku dolayısıyla kapsama dışında.

"Evet, ben varım."

Yusuf Bey arkasını döndüğünde göz göze geldik. Gözlerimi kaçırdım hemen. Az önceki adam ikimiz arasına elini uzattı ve laubali şekilde konuştu.

"Bir insan daha sığar aslında." dedi komik olduğunu düşünerek. Ters ters baktım adama. Bir şey demeden arkama geçti. Elimin tersiyle çakacaktım yüzüne iki tane... De gerek yok. 

"Azra hanım, buyrun önüme geçin. Beklemeyin sırada."

Ama siz böyle yaparsanız umutlarım halay çeker, yapmayın.

"Yok, teşekkür ederim. Beklerim ben."

"Rica ederim, lütfen. Buyrun."

Kararsız kaldım. İç dünyamda savaş verirken arkamdaki adamın sesini duydum.

"Hanımefendi geçmiyorsa ben geçebilirim."

Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Yusuf Bey'e döndüm sonra.

"Düşündüm de evden beklerler beni. Çok naziksiniz. Teşekkür ederim, müsaade ederseniz."

Kenara geçtiğinde öne doğru ilerledim. Çok makbule geçti valla. Burası da sıcakmış. Sıcak mı?

Sıra kağnı gibi ilerlerken kasadaki sakız, şeker ve çikolatalara göz gezdirdim. Fiyatları da yazmıyor. Meyveli şeker aldım elime. En fazla ne kadar olabilir ki sanki?

Sıra bana geldiğinde kasiyer kız aldıklarımı geçti. Ödenecek tutarı söylediğinde cüzdanımdan para çıkartıp verdim. Para üstünü aldığımda cüzdanıma koymakla meşguldüm. Bozuklar ve kağıt paralar. 

"Hoş geldiniz."

Göz ucuyla kasaya baktım. Yusuf Bey'in aldıklarını geçiyor kasiyer kız. Aldıklarımız birbirine karıştı. Cüzdanı gelişigüzel kapatıp cipsleri aldım başta. Neden poşet istemediğim için kendime kızıyordum. Çikolatalı gofretlerime uzanırken bir el uzandı. Geri çekildim. Yusuf Bey bütün her şeyi poşete dolduruyordu. Bakakaldım. Ödeme yaptı sonra. 

Kasada yığılma olduğunda başını bana çevirdi.

"Azra hanım, müşteriler beklemesin diye hepsini doldurdum." deyip poşetin içinden deterjan, sabun ve zeytin aldı. Bir elinde de sıvı yağ tutuyordu. Poşeti bana uzattı sonra. 

"Elinizdekileri de koyun poşete."

"Bu poşet benim değil, ben içindekileri alıyım. Hem sizin aldıklarınız daha çok yani daha ağır."

Poşeti elime tutuşturdu nazikçe. Kabul etmemi istiyordu. Baş selamı verdi sonra.

"Evden beklemesinler. Hayırlı akşamlar."

Gitti. Cipsleri poşete koydum utana sıkıla. Çok kötü hissettim kendimi. Mahcup da oldum.

Ben galiba aşık oldum.

🌊

Evet, aşık oldum xjjwj

Bölüm nasıldı? Düşünceleriniz?

Bu arada Azra ve Yusuf tanışmasından sonra oy sayısı ve okuma hızındaki artış şaşırttı beni. Teşekkürler ediyorum.

Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz ❤️

BirİstanbulBeyefendisi.

Dalgakıran | Texting Où les histoires vivent. Découvrez maintenant