İffet çiçeği

484 62 49
                                    

Yusuf Delen

"Neden geldin baba?"

"Kurduğun fayda vermeyen hayattan seni kurtarmak için geldim. Annen de gelmek istedi ama izin vermedim. İstanbul'a dönüyoruz. Toparlan."

Babam gözlerini mutfakta gezdirdi. Ocağa koyduğum çay suyu fokurduyordu. Allahım anlamıyor kimse beni.

Yerimden kalkıp ocağın başına geçtim. Çay demlerken sakinleşmeye çalışıyordum. Babamın kalbini kırmak istemiyorum. Sakin ol Yusuf.

"Çayla uğraşma. Toparlan, gidiyoruz. Okulunu bitirip doktor olacaksın. Sonra evlenirsin-"

"Baba bıraktım ben. Anlamıyor musun?" deyip arkamı döndüm. Çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Bağırdı.

"Okumak istemeyen evlenme meraklısı kızlar gibi olup çıktın. Şımarıksın! Emek verdim sana! Güzel okullarda okuman için bütün imkanı sundum. Sen bu dünyada benim en değerlimdin! Senin varlığın beni ayakta tutuyordu." deyip ayağa kalktı. Karşıma geçti. Yutkundum. "Gözümden sakınıyorum seni. Gurur duyuyordum seninle. Sen benim biriciğimsin. Şimdi seni tanıyamıyorum. Hiç tanıyamıyorum-"

"Yapma baba..." dedim üzüntüyle. "İstemediğim hayata mahkum etme beni-"

"Sen hastalara bakacaktın. Üzülüyordun. Sen karıncayı ezmemek için gözleri yerde yürürdün. Hastalarını yarı yolda bırakıyorsun. Sen doktor olacaksın! Senin gibiler doktor olmalı... Tek söz istemiyorum. Yarın okuluna devam ediyorsun. Hocalarınla konuştum. Zor günler geçirdiğini söyledim. Zor da olsa anlayış gösterdiler."

"İstemiyorum." dedim kalbime saplanan ağrıyla. Canım acısa da belli etmedim. Bağırdı.

"Evliliği kurtuluş mu sanıyorsun?! Asıl o zaman başlıyor hayat. Geçim sıkıntısı ve birçok şey. Yapamazsın. Evlilik kurtuluş değil-"

"Benim için evlilik kurtuluş!" diye bağırdım. İlk defa babama sesimi yükselttim. Sıklaşan nefeslerim arasından devam ettim konuşmaya. "Ben senin değerlin kalabilmek için bıraktım okulu."

Geçmiş

Kapıyı tıklatıp kapı kolunu kavradım. Derin nefes alıp verdim. İçerden gelen komutla kapının kolunu indirip araladım. Ayaklarım geriye gidiyordu. İçimde kötü bir his var. Rabbim bütün kötülüklerden sana sığınırım. Beni bana bırakma.

"Gel, Yusufçuğum." diyerek yerinden kalktı Evrim hoca. Kapıyı sonuna kadar açıp birkaç adım ilerledim.

"Beni çağırmışsınız hocam. Finaller ile ilgili olduğunu söylediler."

Ciddiyetle Evrim hocanın konuşmasını beklerken oturmamı işaret etti. Dediğini yaptım. Karşıma oturdu.

"Evet finaller..." deyip güldü. Ellerini birbirine vurup arkasına yaslandı. Tuhaf davranıyordu. "Tebrik ederim, tam puan aldın yine."

"Teşekkür ederim." deyip yerimde kıpırdandım. Gözlerim açık bıraktığım kapıya giderken sesini duydum. Önüme döndüm.

"Aslında ben sana bir konu hakkında danışacaktım. Bana yardımcı olur musun?"

"Buyurun hocam. Yardım edebileceğim bir şeyse-"

"Beni rahatsız eden biri var." diyerek sözümü kesti. "Fakülteden bir hocanız. Bana ilgisi var. Her kadının kabul edebileceği vasıflara sahip ama ben istemiyorum. Sürekli peşimde ve bu durum beni rahatsız ediyor. Ne yapmalıyım bu durumda?"

"Rahatsızlık duymanız dahilinde şikayet etme yetkiniz var. Ancak derece de önemli. Tanıklar ile güçlendirebilirsiniz şikayetinizi. Olayın iç yüzünü bilmediğim için kesin bir şey söylemem doğru olmaz."

Dalgakıran | Texting Where stories live. Discover now