Bölüm 1

4K 84 41
                                    

-Alaeddin (ve diğer herkes) Gonca'nın ihanetini öğrendikten 3 yıl sonra-

Atının üstünde yavaş yavaş ilerlerken düşüncelere dalmıştı Gonca. Ruhundaki sızı omzundaki yaranın acısını bastırmış, aklını yıllar önce düşünmeyi kendine yasak ettiği adama sürüklemişti çoktan.

Alaeddin...

Ne edecekti saraya gidince? Kaç yıldır gözü görmezken bile hasreti yakıyordu içini her gece, karşısına geçtiğinde ne edecekti? Bir zamanlar yüreğini kanatlandıran gözlerdeki nefreti nasıl kabullenecekti, kendi kinini nasıl dizginleyecekti?

Üstelik Osman Bey'e muhtaçtılar. Muhtaç... Bunu düşünmek bile utançtan kıpkırmızı kesilmesine sebep oluyordu Gonca'nın. Üç vakit önceye kadar heybetiyle dört bir yana nam salan Germiyanoğulları'nın sonu böyle mi olacaktı gerçekten?

'Toparlan Gonca.' dedi Gonca kendi kendine. 'Zaafiyet gösteremezsin. Şimdi her zamankinden daha güçlü olman gerek.'

Anası olsa böyle derdi.

Ana...

Aniden iki yıl evvel saldırılar ilk başladığında anasını nasıl kaybettiğine gitmişti aklı. Yanında da gözleri görmez olana kadar ağladığı gece çıkagelen davetsiz misafiri getirmişti.

"Bacım!"

Orhan Bey'in tok sesiyle kendine geldi Gonca.

"Buyurasın Orhan Bey." dedi şaşırarak.

Alaeddin Germiyan'a gelmeyi bırakalı Osman Bey'in elçisi Orhan olmuştu. O da genelde Mehmet Bey'le hallederdi işini, Gonca'yla pek konuşmazdı.

Orhan atını Gonca'nınkine iyice yaklaştırıp gecenin karasında incelemeye çalıştı kızın halini.

"Sen eyi misin? Yaran var mıdır, her yerin kan olmuş?"

Düşünmeden cevap verdi Gonca.

"Eyiyim, küffarın kanıdır bu."

Değildi. Kanın da yadsınamayacak bir kısmı onundu.

Orhan da ikna olmamış gibiydi zaten.

"Eyiyim dedim, Orhan Bey." dedi Gonca dikleşerek.

"Ee sen hep eyiyim dersin, sonra aniden yıkılıverirsin, ondan güvenemem. Saraya cesedinle gitmeyi pek istemem, malum..." Ağzının içinde bir şeyler geveleyerek sustu Orhan.

"Malum ne, Orhan Bey? Görevin bile değilken geldin bizi kurtardın, var olasın. Atanın bir bey evladı eksik ya da fazla olmasını umursayacağını sanmam." Gonca'nın sert sesi Orhan'a imasından hoşlanmadığını bağırıyordu adeta.

"Atam değil de Nilüfer pek sever seni, ondan dediydim." diye çevirdi Orhan pes edip.

Orhan'ın niyeti aslında kızı yoklamaktı. Alaeddin'le hala oluru varsa, varsın olsundu. Kardeşini ruh gibi dolanırken görmektense, sarayda bildiği bir casus olmasını tercih edecek hale gelmişti artık. Zaten kızın hainliğinin de kendi isteğinden olduğuna inanmazdı Orhan.

Gonca özünde iyi kızdı, vakti zamanında abisinin Nilüfer'de gözü olmasına rağmen pek yardımı dokunmuştu Orhan'a. Üstelik kardaşıyla olanlara rağmen yapmıştı bunu. 'Neden bana yardım edersin?' diye sorduğunda da 'Çünkü Nilüfer'in gönlü sendedir. Ben de, Nülüfer'i de abimi de sevgisiz bir evliliğe düşmelerini istemeyecek kadar severim.' demişti. Böyle düşünen bir kızın casusluk için düşmanla aynı yastığa baş koyabileceğini pek sanmıyordu Orhan.

Anasının zoruyla girmişti bu işe belli ki, altından da kalkamamıştı. Saadet Hatun da iki yıl önce ölmüştü zaten. Boş yere kin gütmeye, kardaşının acısını izlemeye değmezdi.

Sessizlik içinde yollarına devam ederken Orhan'ın gönderdiği elçi saraya haberi ulaştırmıştı çoktan: Germiyanoğulları'nın Moğol'a kaptırdığı Uçpazar'ın güneyindeki obaları da baskın yemişti. Orhan Bey alplarıyla sefer dönüşü soluklanmak için orada duralım demese herkes ölmüş olacaktı muhtemelen ama obanın çoğu kurtulmuştu bu tesadüf sayesinde. Yakup Bey de evlatları da sağlardı ve nereye gideceklerini kararlaştırana kadar obadan sağ kalanlarla birlikte Yenişehir'e gelirlerdi.

Derin bir iç çekti Bala huzursuzlukla. Gelenlerin nerede kalacağını ayarlamak için odadan çıktığında sanki içine doğmuş gibi kaşları çatık gelen oğluyla karşılaştı.

"Ana ne olur? Bir hareketlilik vardır, abim mi geldi?"

"Germiyan... Yine baskın yemiş."

Alaeddin'in aniden büyüyen gözleri ve kesilen nefesi Bala'nın zaten bildiğini doğrulamıştı yine. Ağzı bambaşka yalanlar söylese de Alaeddin Gonca'yı unutamamıştı.

"G-gonca? Ana Gonca da orada mıymış? İyi miymiş? Hangi oba?"

Oğlunun elinin hızla kılıcına gittiğini, bir ayağını da koşarak yardıma gitmek ister gibi geriye attığını görünce kolundan kavradı Bala hızla.

"Dur oğlum, sakin ol. Gonca iyidir." Kısa bir tereddütten sonra ekledi kadın. "Buraya gelirler, yoldalar."

AlgonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin