Bölüm 6

1.9K 86 153
                                    

Sabaha kadar kapıda bekleyen Alaeddin, Gülce'nin Gonca'ya kıyafet getirmek için gitmesini fırsat bildi.

"Destur var mıdır?"

Ufak bir sessizlikten sonra Gonca'nın düne göre çok daha canlı sesi duyuldu.

"Gelesin, Alaeddin Bey."

Şehzade içeri girdiğinde Gonca çoktan ayaklanmış, yatağı da toplamıştı.

"Ayakta dolanmayasın." diye uyardı Alaeddin kızı sert bir sesle. "İmdi yine düşüp bayılacaksın."

Gonca bebekler gibi derin ve huzurlu bir uyku çekmişti. Bir de dün onu iyileştiren Alaeddin'di sonuçta, o yüzden pek sinirlenememişti bu hallerine. Yine de başını yana eğip imayla "Sana da günaydın, Alaeddin." demesine engel olamadı.

"Günaydın ya günaydın." dedi Alaeddin gözlerine sinen öfkesini bastırmaya çalışırken. "Gün aydı da, ya gece? Dün seni bulduğumda ne haldeydin haberin var mı? Ya ben fark etmeseydim yokluğunu? Ya seni bulduğumuzda çok geç olsaydı?" Hiddetiyle farkına varmasa da adımları bir bir yaklaşırdı Gonca'ya. "O yarayı günlerce tedavi ettirmemek, üstüne tüm gün at sürmek ne demek, Gonca? Hiç mi yoktur canının kıymeti!"

Yoktu aslında. Gonca için geçen her gün boynundaki ipe atılan, vicdan azabı ve keşkelerle dolu bir ilmek dahaydı sadece. İtiraf etmek istemese de iki yıldır ilk defa yüreğinin attığını, nefes aldığını, yaşadığını hissettiği ilk gün, Alaeddin'i tekrar gördüğü gün olmuştu. O gün bugündür öfkesine tutunmak için çabalasa da, yüreğinin en kuytularına gömdüğü sevda 'Ben hala yaşıyorum!' diye bağırırdı kızın ruhuna.

"Özür dilerim."

Gonca'nın cevabı sadece şehzadeyi değil, kendini de şaşırtmıştı. Ama dünden sonra gerçekten hali kalmamıştı Alaeddin'le savaşmaya.

'Kısa bir ateşkes olsun...' diye geçirdi içinden, kendine sürekli Alaeddin'le ilgili tavizler verdiğini bile bile.

"Özür dileme." dedi Alaeddin ama öfkesi yerini kafası karışık bir mahcubiyete bırakmıştı şimdi. "Bir daha da yapma amma."

Gonca hızla salladı başını. "Tamam."

Şehzade inanmamıştı. Kalkan kaşı ve hafifçe öne eğdiği başından belliydi sorgulayışı.

"Valla yapmayacam." dedi Gonca hızla bir adım yaklaşarak. "Söz. Aldım dersimi."

Alaeddin Gonca ona böyle boncuk boncuk bakarken sinirli kalmayı becerememişti. "Öyle olsun." diye mırıldandı aralarındaki kısa mesafeyi kapatırken adımları. "Yaran nasıldır? Kanadı mı tekrar?"

Gonca bakışlarını omzuna indirdi. Elbisesi kesik olsa da sargı örterdi tenini.

"Yok, Gülce baktı az evvel, iyiyim."

Kısa bir sessizlik oldu ikisi de yere dikerken bakışlarını. Düşmanlık tanıdıktı, sevda da. Ama bu arada kalmışlık kafalarını karıştırırdı. Sonunda Alaeddin oldu gözlerini karşısındakine dikip konuyu açan.

"Gonca?"

"Hı?"

"Bana borcun vardır gayrı."

Bunca vakit hiçbir can borcunu saymayan adamın birden bunu söylemesi garip gelmişti kıza.

"Öyle ya."

"O vakit, ben üç şey diyecem, üçünü de itiraz etmeden yapacan."

Kaşları çatıldı kızın.

"Önce de hele."

Alaeddin boğazını temizledi lafa girmeden önce.

"At arabası getirttim. Saraya kadar arabada gidecen. Bu halde ata binemezsin."

AlgonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin