Bölüm 7

1.9K 68 87
                                    

İyi okumalarr...

*****************

2 yıl önce...

Gonca bomboştu. Bomboş.

Gözlerinde ruhunun esamesi kalmamış, kanlı ellerini öne uzatmış, orada olmayan bir bedeni sarmaya çalışırdı sanki.

Alaeddin Uçpazar'a vardığında yaralılar çoktan tedavi edilmiş, alplar her şey kontrol altına alındığı anda kaybolan Gonca Hatun'u aramaya koyulmuştu. Gonca'ysa çocukluğundan beri bütün yaralarını saran ormana sığınmıştı yine.

Önce atına atlayıp gitmişti dörtnala. Nereye sürdüğünü bilmezdi bile. Sonunda çıktığı yollar daralmış, ağaçların dalları atını ürkütmüş, hayvan huysuzlanıp yavaşlamıştı.

"Gitmem lazım!" diye bağırırdı Gonca'nın zihni. "Daha hızlı, daha hızlı!"

Atından atlayıp koşmaya başlamıştı tepeye doğru. Dallar iyice sıklaşmış, kollarını, yüzünü çizmeye başlamıştı dikkatsiz kaçışında.

Nefessiz kalana kadar koşmuştu Gonca, birine yetişmeye çalışır gibi. Birini durdurmaya çalışır gibi...

Sonunda bir yamacın dibinde tepeye yeni varan dolunay karşılamıştı kızı. Oraya çökmüş, kalakalmıştı. Ellerini uzatmış bekliyordu öylece.

Alaeddin onu kaç saat sonra buldu, orada ne kadar kaldı, ikisi de emin değildi.

Tepeye en az Gonca kadar hızlı gelmişti Alaeddin de. Uçpazar'a giden yolu kızın sağ olduğunu bilmeden göğsüne hançer saplanmış gibi can çekişerek gelmiş, Uçpazar'a vardığında Saadet Hatun'un ölümünü ve Gonca'nın yok oluşunu öğrenince daha da beter bir halde düşmüştü yollara.

Nefesi boğazında kilitlenmişti Alaeddin'in. O delilik haliyle ya kendine bir şey yaparsa, ya anam gibi olursa, diye diye gözlerinden akan yaşlarla bulmaya çalışmıştı kızı. Sonunda atı yamaca çıkan yolun kenarında bulunca yere yığılıp kalacaktı az kalsın.

"GONCAA!" diye bağırmıştı dehşetle.

Böyle gidemezdi, böyle gidemezdi!

Tepeye varana kadar nasıl dayanmıştı bilmezdi. Aklında yetişememiş olmanın dehşeti, yüreği yangın yeriydi. Gonca'sız napardı! Yan yana değillerdi elbet ama var olduğunu bilmek bile yeterdi Alaeddin'in biçare yüreğine. Onunla olmasa da sadece olsa yeterdi, böyle çekip gidemezdi!

Nefes nefese son dalı da ittiğinde görmüştü sevdalandığı hatunu o uçurumun kenarında. Bedenini saran rahatlama takatini keserken oraya yıkılacak gibiydi ama dayanmıştı Gonca'sının yanına varana kadar. Yere çöküp sevdiğini kollarına almasıyla boynuna gömülüp ağlamaya başlaması bir olmuştu.

"Çok şükür, çok şükür..." diye fısıldamıştı defalarca, sonunda boğazından geçen derin nefesleri solurken.

Ama Gonca'nın bedeni yanında olsa da canı çoktan gitmiş gibiydi. Bomboş bakar, tepki vermez, kıpırdamazdı.

"Gonca'm." demişti Alaeddin kızın saçlarını kana bulanmış yüzünden geriye iterken. "Bir bak bana nolursun."

Orada karşılıklı diz çökmüşken ne kadar yalvarmıştı, Alaeddin kendi de emin değildi. Boğazı kuruyana kadar yakarmıştı Gonca'ya 'bana dön' diye. Anası gibi sevdiğinin de kayıp gittiğini hissederken yaşlar yüzünü yol yapmış, kızın kanlı ellerine damlamıştı bir bir.

Sonunda kendine geldiğinde rüyadan uyanır gibiydi Gonca. Ne nerede olduğunun farkındaydı ne de Alaeddin'in onu nasıl bulduğunu sorgulamıştı.

"Alaeddin!" deyip adamın kollarına yapışmıştı sıkıca. "Kollarımdaydı, Alaeddin." demişti sanki Alaeddin'in olanları anlaması lazımmış, anlatamazsa biri ölecekmiş gibi bir telaşla.

AlgonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin