On Ay - Tek Bölümlük Hikaye

2.7K 79 209
                                    

Merhabalar, uzun bir not olacak ama lütfen okuyunn!!

İlk olarak bu bölüm şimdiye kadar yazdığım hikayeden bağımsız, tek bölümlük bir hikaye. 15. bölüm değil. Devamı da gelmeyecek, bu kadarla kalacak.

İkinci olarak da, 15. bölüm nerede? ajdklsjd 

İnanın ben de bilmiyorum. Dizi bu haldeyken yazasım gelmiyor. Bu yazdığım hikayeyi de rica ve tehditle yazdım zaten. Tek diyebileceğim, dizide adam akıllı sahnemiz yokken ve olanlar da depresifken beni yazmaya motive eden tek şey satır arası yorumlarınız. Yorumları okurken hevesim ve yazasım geri geliyor. Şu kadar yorum gelirse bölüm atarım gibi bir söz veremem ama ne kadar çok yorum gelirse o kadar çok yazasım gelir. O yüzden yeni bölüm nerede diye sormak yerine bölüm hakkında yorum yazarsanız çok sevinirim <3 

İyi okumalar...

******************

Alaeddin atını gecenin karanlığında bilmediği diyarlara sürerken yüreği göğüs kafesinde zindandaymış gibi vuruyordu kendini hapsolduğu parmaklıklara.

Hatunu sırra kadem basalı on ay olmuştu.

On koca ay...

Oradan oraya berduş gibi savrulduğu, en ufak bir izin peşine tüm umutlarını bağladığı on ay...

Evliliklerinin altıncı ayı yeni dolmuştu Alaeddin Gonca'nın ihanetini öğrendiğinde. Cerkutay çatışlık ederken yakalanmış, Ülgen de eteğindeki taşları dökmüştü bir bir. Öfkeden gözü hiçbir şeyi görmemişti Alaeddin'in. Gonca ne kadar kendini açıklamaya çalışsa da sağır olmuştu sevdiğinin sesine. İçinde öyle derin bir yara açmıştı ki Hileci Hatun'u, o yara Alaeddin'i yutmuştu. Kendini tanıyamaz olmuştu, gayrı ne aklına güvenirdi ne de yüreğine. İkisi de işinin ehli değildi belli ki, okuyamamışlardı o tutuldukları gözlerdeki yalanı.

Ertesi gün, o hayal kırıklığı ve çaresizlikle atasının verdiği ilk göreve atılmış, saraydan kaçarcasına uzaklaşmıştı.

Üç gün.

Sadece üç günlüğüne gitmişti.

O üç günde, anın sıcağıyla, aklına ve yüreğine inen perde kalkmış, daha sağlıklı düşünmeye ve hissetmeye başlamıştı. Yerinde duramaz, bir an önce evine dönüp hatununu karşısına alıp konuşmak ister olmuştu.

Döndüğündeyse Gonca'sının yerinde yastığına sinen gül kokusu kalmıştı sadece. Bir de şifacı hatunun kederle müjdelediği gebelik haberi...

O vakit bu vakittir dört bir yanda karısını arardı. Karısını ve belki de evladını...

Çıldıracaktı Alaeddin. Evladı sağlıkla doğmuş muydu onu bile bilmezdi. Gonca kahrolmuştu Alaeddin onu dinlemeden göreve gitmek için hazırlanırken. O üzüntüyle...

Gözleri dolarken başını salladı adam. Bu ihtimal her gece yer bitirirdi içini. Evlatlarına bir şey olmamıştı! Olmamıştı! Olsa hissetmez miydi? Ne zaman Alaeddin'in başına bir şey gelse anası fenalaşırdı. Evladına bir şey olsa hissetmez miydi o da?

Yine de ne haldeler, ne yerler, ne içerler bilmezdi. İlk iş Kütahya'ya gitmişti ama bulduğu tek şey Mehmet'in dayağı ile Saadet Hatun'un Alaeddin'i daha da kahreden itirafları olmuştu. O zamandan beri de Mehmet de Alaeddin de yollardaydı amma Hileci'si haklı çıkmıştı. Hatununun aklıyla cenk edememişti Alaeddin, izini bulamamıştı.

İmdi Menteşe Beyliği'nin ucundaki obalardan birinde bulmayı umardı nefesini.

"Yorulmadın mı be, güzel hatunum?" diye geçirdi içinden Alaeddin. Onun bir adım daha atacak mecali kalmamıştı çünkü.

AlgonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin