-10-

54 15 7
                                    

melez, hemen yanında ona sırtı dönük çıplak bir şekilde yatan gencin teninde gezdirdi parmaklarını. uyuduğu için bütün bunlardan habersiz olan sarışının sırtındaki bütün yaraların üstünde gezindi parmakları nazikçe. daha önce onun yaşamış olduğu şeyleri deneyimleme şansı olmadığından her zaman yaptığı gibi hayal gücünü kullanarak her bir yaraya hikaye yazdı kafasının içinde. onun uyanmamasını, sesini çıkarmadan yanında yatmasını istedi sadece. 

onun bedenini ve yüzünü kafasında detaylıca resmetmeye kendini çok kaptırmıştı. en sonunda doğmaya başlayan güneşi küçük camdan gelen ışık sayesinde fark etti. çıplak bedenini sardığı ince örtüyle birlikte ilerledi ve bacaklarını yataktan aşağıya sarkıttı. birkaç dakika boyunca camdan dışarıyı seyretti. 

sokaklarda hale devriye gezen birkaç askeri ve dükkanlarını açmaya başlamış insanları seyretti. dışarıyı seyrederken ise dün yaşanan her şeyi tekrar tekrar düşünüyor, şimdi ne yapacağını planlamaya çalışıyordu. 

o sırada duyduğu sesler ile kafasını geri yatağa doğru çevirdi ve yeni uyanmış sarışını seyretti. bakugo onun da uyanmış olduğunu umursamadan ayağı kalktı ve koltuğun üzerine kuruması için attıkları kıyafetlerden meleze ait olanları ona uzattıktan sonra kendininkileri giyinmeye başladı. todoroki bir süre daha merakla bedenini seyrettikten sonra kendi kıyafetlerini giyinmeye başladı.

aradan birkaç dakika geçtikten sonra binadan çıktılar ve tenha sokaklardan geçerek ormana doğru ilerlediler. çok geçmeden kirishimayla bir yerde buluşup bir süre konuştuktan sonra önceki pozisyonları ile ilerlemeye devam ettiler. 

tüm gün boyunca aralarında pekte muhabbet geçmeden ilerlediler. güneş batmadan bir saat öncesinde sarışın bir mağara gördü ve onları takip ettiğini bildiği kirishimayı beklemeden içeri girdi. Todoroki tekrar mağaraya girdiklerini görünce homurdanırken sarışın taşıdığı eşyaları yere attı ve ateş yakmak için daha önceden orada bulunmuş insanların bıraktığı odunlarla uğraştı. "ne zaman varacağız senin şu büyücü arkadaşına. saraydan ayrılmamızın üstünden çok geçti ama hala yoldayız. eğer her şey bir yalan ise bütün o aklıma soktuğun beklentileri boşuna çıkarırsın."

"bir bildiğim olmasa niye sana katlanayım onca zamandır. hem abartıyorsun saraydan ayrılalı iki hafta oldu. böyle salak salak sızlanmayı kesersen iki güne varmış oluruz."

"cidden mi?" bakugo evet anlamıyla kafasını sallarken melez genç duyduğu şeye inanamamış gibi hala merakla yüzünü seyrediyordu. çok geçmeden yanan ateş ile bakugo iyice yayılarak oturdu ve derin bir iç çekti. "açlıktan öleceğim."

"bir şeyler avlanmayacak mısın?"

"hayvanların çoğu kış uykusuna yatmıştır. bir şeyler bulamam. dışardan bir şeyler toplar onları yeriz."

"yine mi ot yiyeceğiz tanrı aşkına?" 

"kolaysa sen git bir şeyler bul o zaman hizmetçin mi var lan."

"dün gece hizmet etmeye çok meyilliydin ama." duyduğu şey ile bakugo ona sinirli bir bakış atarken Todoroki istemsizce gülmüş, ardındansa oturduğu yerden kalkmıştı. "ben gezineceğim o zaman."

"tek başına gitme bekle iki dakika geleceğim."

"e ama sende hem kızıyorsun hem nazik davranıyorsun. cidden anlaması zor bir insansın katsuki." 

...

bakugo etrafta yiyecek bir şeyler ararken todoroki geceyi geçirebilmeleri için topladığı dal parçalarına sıkıca sarınmış bir şekilde yürüyordu. o sırada az ileride eğilmiş çalının içine eğilmiş bir şekilde bir şeyler arayan sarışını görünce gülümsemeden edemedi. o sırada eğildiği için yana kaymış pelerininin ardında belli olan kırmızı izleri fark etmesiyle tüm dikkatini oraya vermişti. sabahta fark etmişti ancak uzun süre önceden olmuş yaralar aksine dün gece yaşananlardan sonra yeni yaraların sorumlusu olduğu için suçluluk duymadan edemedi. canının acıdığını tahmin ediyordu ancak büyük ihtimalle çoktan bundan daha kötülerine alışıktır diye düşünmeden edemedi bedenindeki tüm o yaraları bildiğinden dolayı.

your beauty never really scared me-bakutodoWhere stories live. Discover now