6.BÖLÜM "TANIŞMA"

2K 155 14
                                    

TELEFONDAN YAZGDIĞIM İÇİN YAZIM HATALARI OLABİLİR BUNUN İÇİN ŞİMDİDEN ÖZÜR DİLERİM. KİTAPLA İLGİLİ İYİ VEYA KÖTÜ DÜŞÜNCELERİNİZİ LÜTFEN YORUMLARDA BELİRTİN. 💕


Natalie ve arkamdaki dişi kurtlarla şatodan çıktığımda herkes bana bakıyordu. Tüm gözlerin üzerimde olması çok değişik hissetirmişti. Kurtların bazıları nefretle bazıları ilk defa bir safkan görmenin hayretiyle insanlarsa korkuyla bakıyordu.

Neye uğradığımı şaşırmıştım ne düşünsem ne hissetsem bilemiyordum. Babam tarafından ihanete uğramış ,bir kurdun bana mühürlü olduğunu öğrenmiş ve Üstelik kurtlarla dolu bir yere getirilmiştim. Fakat dik durmalıydım özelliklede düşmanlarımın yanında. Onlara onlardan korkmadığımı göstermeliydim bu yüzden vucudumu dikleştirdim, gözlerimi hiçkimseden kaçırmadan etrafı incelemeye başladım.

Dün gece sandığımın aksine sadece devasa bir bahçeden oluşmuyordu burası. İnsanların ve diğer kurtlar kendi yaşadıkları evler, ufak tefek iş yerleri sebze ve meyve satanlar , demir döven kılıç ustaları, şifaheneler vardı. Kurtların surlarının içinde sadece şatoları değil bir kasabalarıda vardı. Buna cidden şaşırmıştım üstelik suraların dışında kalan orman bizim ormanımız gibi kasvetli değildi. Esen rüzgardan anladığım kadarıylada bizim sert hava koşullarımızın aksine burası ılıman biryerdi. Güneş ışınlarını tenimin her zerresinde hissediyordum bizim kalemezin aksine. Bizim kalemizde genelde güneş bulutların arkasına saklanırdı. Burası kesinlikle bana anlatılanlardan çok daha farklı bir yerdi.

Natalie ile bu küçük kasabada gezerken bir süre sonra bana olan bakışlara alışmıştım. Burada yaşayan herkes  mutlu gözüküyor birlik ve beraberlik içinde yaşıyordu. Bu kadar mutluluk biz vampirler için şaşırtıcıydı. Tam bunları düşünürken bağrışma sesleri duydum ve Natalieye doğru döndüm. Duyuları gelişmiş olmadığı için hiçbir şeyin farkında değildi,  sanırım buna alışmam gerekecekti. Fakat yanımdaki dişi kurtlar tetikteydi. 

Surlara yakındaydık bu yüzden çok daha net duyuyordum her şeyi. Kurtlar bir grupla dövüşüyordu. İçlerinden biri "Nalet vampirler." Diye bağırıyordu.
Natalie dişi kurtların hareketleri karşında ürkümüştü ve kısık bir sesle :"Neler oluyor?" Diye sordu.
Kurlardan biri: "Surların dışında vampirler var. Hemen şatoya dönsek iyi olur." Dedi ve bana kafasıyla yürümem için işaret verdi. Bana ne yapmam gerektiğini söylemesi sinirlerimi bozsada şatoya doğru yürümeye başladım. 

Dövüşmeden duyduğum seslere göre kurtlar vampirleri çok kolay yeniyorlardı. Büyük ihtimal çevrede dolaşan başı boş ve açlıktan güçsüz düşmüş 2. veya 3. Sınıf vampirlerdi.  Safkan olduğum için doğaları gereği aynı yarasalar gibi bana doğru çekiliyorlardı.

Natalienin kalbi vampir kelimesini duyduğu andan beri çok hızlanmıştı. Sanırım bu nefret dolu bakışlara bakarsak burada bana iyi davranan  tek kişi o olacaktı ve ona karşı ısınmıştım. Vampir içgüdülerim onu seveceğimi söylüyordu , bu yüzden korkmasını istemiyordum.

"Natalie korkmana gerek yok buraya gelemezler sadece başı boş gezen bir sürü. Ütelik şimdiden çoğu öldü. " dedim. Gözlerinin içine bakarak.
Natalie:" Senin toplumundaki vampirlerin savaşmak için geldiler sandım. Böyle bir şey ilk defa oluyor vampirler buranın yakınından bile geçmez. " Dedi titreyen sesiyle. Cidden çok korkmuştu. İçimde oluşan buruklukla. " Merak etme benim için kimse savaşmaya gelmez." Dedim ve başımı önüme çevirdim.

........

Bana verilen odaya geleli kaç saat olmuştu bilmiyorum ama güneş batmaya başlamıştı. Hava serinlemiş balkondan içeri giren hafif rüzgarlar perdeyi uçuşturuyordu. Aşırı rahat olan  yatakta uzanmış yattığım yerden gördüğüm kadarıyla balkondan dışarıyı  bakarak yine tüm olanları düşünüyordum ki bu düşüncelerimi boğazımı yakan açlık hissi bir bıçak gibi kesmişti. Uzun süre kan tüketmesem bile kolay kolay güçten düsmezdim fakat bu hisse hiçte alışık değildim. Daha önce bu kadar kan içmeden durmamıştım. 

En iyisi uyumalıydım hem düşüncelerimden hemde susuzluğumdan kurtulmak için. Tam gözlerimi kapatmışken kapı çaldı. Hızla yataktan kalkıp bedenimi kapının olduğu yöne doğru çevirdim. Gelen her kimse ayak sesini duymamıştım. Kapıyı çaldıktan birkaç saniye sonra kapı yavaşça aralandı. Kapıyı o kadar yavaş açıyordu ki sanki hiç içeri gelmek istemiyordu.  Kapıyı açıp içeri girdikten sonra Kapıyı kapattı ve direkt olarak bana bakmaya başladı.

Uzun boyuma rağmen ona kafamı kaldırarak bakmam gerekiyordu. Vampir erkeklerde genelde uzun ve fit yapıda olurdu ama gördüğüm bu adam hem çok uzun hemde çok iriyarıydı. Vücudu tamamen kaslardan oluşuyordu üstüne giydiği hafif bol krem rengi gömlekten bile anlaşılıyordu. Buğday rengi teni ile koyu kahve saçları adeta bir uyum içerisindeydi.  Şekilli kaşları , upuzun kirpikleri , ela renginde olan gözleriyle ,  aşırı derecede şekilli, kemikli burnu ve sert yüz hatlarıyla çok yakışıklıydı. Bu William'dı. Ondan bana yayılan enerji ,onu ilk gördüğüm gece ki ile beni kaleden aldığı günle aynıydı. Sonunda onu insan bedeninde görebilmiştim.

Şu an derin bir sessizlik ortama hakkimdi ben onu incelerken oda beni inceliyordu. Ve tabi sessizliğin yanında yoğun bir gerginlikte vardı.

"Yanlış bilmiyorsam ismin Victoria ?" Dedi tok çıkan erkeksi sesiyle. İsmim dudaklarından döküldüğü an çok garip hissetmiştim.

"Evet." Dedim aynı onun gibi tok tutmaya çalışarak sesimi. Onun karşında sert ve güçlü olmak istiyordum. Bir yanım tuhaf hissederken vampir yanım biyolojik düşmanlarımın yanında olmaktan dolayı hırçınlaşmıştı.

"Benim adım William. Bilmiyorsan öğrenmiş oldun. (Derin bir nefes aldı .) Sana mühürlendim bunun anlamını biliyor musun?"

SAFKAN - Mührün Pençesinde Where stories live. Discover now