14.ƁŐLŰM "CANAVAR"

1.7K 93 4
                                    

Bu yılın ilk karı yağmaya başlamıştı. Zemheri kurtları ve beni etkilemesede burada yaşayan insanlar çok zor durumdaydı. Yaklaşık iki haftadır kimse kaleden dışarı çıkmamıştı. Willam Alexle teketek karşılaşıp onu öldürmeyi düşünmüştü fakat ikiside çok güçlüydü ve bunu zaten çok uzun süredir deniyorlardı ancak bir sonuca ulaşmıyordu.

Odam da boş boş oturmaktansa insanlara ve kurtlara yardım etmek için dışarı çıkmaya karar verdim. Zaten Natailede ortalıklarda gözükmüyordu.

Günümün çoğunu Demirci'nin yanında geçirmiştim. Bilek gücü gereken şeyleri ben yapmış ona kolay işleri bırakmıştım. Willam ve burası beni pozitif yönde değiştirmişti. Babam veya diğer vampirler beni görse şaşarlardı. Onlara göre biz üstün yaratıklardık diğerlerinden daha güçlü olsakta herkes bize hizmet etmek zorundaydı.

Varlıklarınıda hissedebiliyordum yakındalardı ancak kaleye giremiyorlardı. Willam ben kaleye gelir gelmez olası bir saldırıya karşı bir cadıyla anlaşma yapmış,benim haricimde hiçbir vampir buraya adımını atmazdı. Şuanlık buradaki insanlar güvendeydi.

Demirciyle beraber yaptığımız kılıçları surlara doğru taşıyorduk. Demircide bu sırada bana defalarca kez teşekkür ediyordu. Başlangıçta ona yardım etmemi pek istememişti. Onun kraliçesi olduğumu söylemiş ve beni kibarca reddetmişti ancak ikna kabiliyetimi hafife almıştı.

Buradaki herkes yaptıklarıma gün geçtikte daha çok şaşırıyordu. Bazen dayanamayıp yüzüme karşı bile onları yanıltığımı dile getiriyorlardı. Bir vampirin böyle olmasını helede bir safkan vampirin asla beklemiyorlardı. En azından beni benimsemiş olmaları mutluluk vericiydi ancak etrafı kaplayan bu boğucu hava herkesi bir yandan ürkütüyordu. Dışarıdan belli etmeselerde vampirlerin kapıya dayanmasından dolayı korkuyorlardı.

Daha önce bir vampirin böyle bir şey yapabildiğini görmemiştim Alexin bulunduğu yerde etrafa yoğun bir sis çöküyor, güneşin her bir milimini hisseden bu topraklar gölgede kalıyordu.

Demirciyle surlara varmak üzereyken surların arkasından ağlamaklı bir ses yankılandı. Bu ses?
Bu ses Natalienindi. Surların arkasında ne işi vardı ki? Derin derin soluklar alarak ağlıyor ve bir yandan yardım çığlıkları atıyordu.

Buradan çıkmamam gerektiğini biliyordum hatta bunun içinde Willamla çok sağlam bir kavga edeceğimizide biliyordum ama Nataliayı yanlız bırakmazdım. O benim tek arkadaşımdı.

Diğer kurtlar hiçbir şey yapmıyordu sadece içlerinden biri kaleye haber vermek için koşmaya başlamıştı. Yani kimse Willamdan emir gelene kadar dışarı çıkmayacaktı. Willamdan haber gelene kadar Natalie ölebilirdi.

Büyük bir hızla surların üzerine doğru sıçradım ve aynı hızla surlardan aşağıya atladım.

Büyük bir hızla surların üzerine doğru sıçradım ve aynı hızla surlardan aşağıya atladım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Arkamdan geri gelemem ve bunu yapmam için bağırıyorlardı.

Umursamayıp Natailenın sesinin geldiği yöne doğru ormana daldım.

Nataile yerde yatıyordu. Yüzü kana ve toprağa bulanmıştı. Bir kofkansa boynuna yapışmış deli gibi kanını içiyordu. Nataile korktuğu , deliye benzettiği vampir türüyle yüzleşmişti. Bana tüm o söylediklerine kesin şimdi içinden lanet ediyordu.

Natailenin boynuna yapışan kofkanı öldürmek için hareketlenmiştim ki biri hızla önüme geçti. Eric. Onun o iğrenç yüzüne maalesef bir daha görmüştüm. Suratında ki aşağılama ifadesiyle bana bakıyordu.

" Bir insan için mi?" Dedi ve lafını söyler söylemez bana yumruğunu savurdu. Eric benden daha yaşlıydı normalde de biraz daha güçlüydü ancak o insan kanıyla beslenirken ben Willamın kanıyla besleniyordum. Bu beni ondan çok daha güçlü kılıyordu. Ericin yumruğundan kolaylıkla uzaklaşıp. Sağ kolumu kıvırıp sertçe göğüsüne geçirdim. Bu hareketim onun bir kaç metre ilerideki ağaca çarpmasına sağlamıştı.

Eric olduğu yerde sinirle solumaya başlamıştı. Benden asla böyle bir hamle beklemiyordu. Muhtemelen beni yere sermesinin saniyeler alacağını düşünmüştü. Eric düştüğü yerden kalkarken "James..!" Diye bağırdı.

Onun bağırmasıyla ağaçların arasından James çıka geldi ve havada sıçrayarak üzerime saldırdı. Bende yıllardır hep istediğim ve hayalini kurduğum şeyi yaparak James bana tam yaklaşmışken elimi göğüsünden içeri daldırdım. Hızla atan kalbini avuçlarımın arasına yerleştirip hızla söküp aldım. James ağzından kan gelerek donuk bakışlarıyla yere yığıldı.

Eric üzerime tekrar saldırdığında onu da öldürmek için hamleler yapıyordum ama James kadar kolay değildi ve savunmasını iyi yapıyordu. Natalienin çok zamanı kalmamıştı bu yüzden erici mümkün olduğunca uzağa doğru savurup hızla boynuna yapışmış olan kofkanı saçlarından tutarak ondan uzaklaştırdım. Kofkan deli gibi çırpınıyordu, dişlerimi sertçe boynuna geçirerek boynunu parçalayıp kofkanı bir kenara attım.

Bakışlarımı Nataileye çevirdiğimde ise çok geçti kalbi o kadar zayıftı ki son bir kaç saniyesini yaşadığını anladım. Başka şansım yoktu , tek çıkış yolu buydu. Hızla dişlerimi Natailenin bileğine geçirdim. Tek umudum Natailinin ölmeden dönüşebilmesiydi ancak kalp atışları hiç iyiye gitmiyordu.

Gözümden bir damla yaş süzülürken Natailinin bileğini serbest bıraktım.
Etrafımız sarılımıştı. Kofkanlar ve safkanlar daire şeklinde ormanın ortasında duruyordu. Hepsinin yüzünde aşağılayıcı ifadeleri vardı.

Bunlar sadece 2 dakika içerisinde olmuştu. Sadece iki dakika önce surların arkasındaydım. Şimdiye ormanda beni hiç sevmeyen kendi türümle ve Natailinin yaşama tutunamayan bedeniyle başbaşa kalmıştım.

Daha kötü ne olabilirdi ki?

Gökyüzünden kanat çırpma sesleri gelince kafamı kaldırıp yukarı doğru baktım.

Bu Alexti ve Alex ne tür bir canavardır böyle?

Alex;

Alex;

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

LÜTFEN YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN DÜŞÜNCELERİNİZ BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

LÜTFEN YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN DÜŞÜNCELERİNİZ BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ.🩵🩵🩵

SAFKAN - Mührün Pençesinde Where stories live. Discover now