12. Bölüm Bu çok fazla!!

210 19 221
                                    



'Şap.. şap.. şap.. Şappur şuppur beni öp.. Çıtır çıtır beni yee..'


Ertesi sabah;;

Sabah uyandığımda direkt yanımda yatan çıplak kadına bakmıştım. Clarke hala uyuyordu. Bir süre istemsizce yüzümde oluşan tebessümle onu izledim. Bembeyaz teni siyah çarşafın içinde oldukca daha çok belli ediyordu kendini. Saçlarından öptüm çok yavaş bir şekilde. Hafifce kıpırdandı ama uyanmamıştı.. Ah... Çok güzel uyuyordu zalımın kızı...

Onu uyandırmaya kıyamamıştım. Çünkü tüm gece uyanıktı.. Sabaha kadar sevişmiştik iç içe geçerek.. Gece de kedi gibiydi her yerime tırnaklarını geçirmişti. Ben alışkındım, belki o da alışkındı ama gene de kıyamıyordum ona.. O yüzden çok yavaş bir şekilde hareket ederek yataktan çıkmıştım. Kenarda duran tişörtü üzerime geçirip banyoya gitmiştim.

Aynada kendime bakmıştım önce. Cildim zaten bebek gibiydi ama bugün başka bir şey vardı. Parlıyordu resmen.. Bebe yağı sürmüşüm gibi parlıyordu. Ya da zeytinyağı bilemedim. Ama zeytinyağı pahalıydı değil mi? Neyse ben zaten zengindim kendine gel Lexa.. Cildime dönelim.. çok güzel parlıyordu evet...

Demek ki ateşli bir sarışınla sevişince böyle güneş gibi parlıyormuşsun işte...

Kendime gülümsedikten sonra duşa girmiştim. Duştayken de şarkı söylüyordum; 'Çok seksiyim.. Bebek gibiyim.. Tatmak istersen.. Tam burada beklemedeyim.. Aaa aaa aa.. Lee le lee..'

Yaklaşık on beş dakika sonra da duştan çıkmıştım. Üzerimi giyindim ve banyodan çıktım. Bizim ki hala yatıyordu.. Hızlıca odadan çıkıp mutfağa gittim. Clarke'a kahvaltı hazırlamak için. Bugün çalışan kimse yoktu evde.

Hamsiye ablaya izin vermiştim bugün. Clarke ile baş başa kalalım diye. Şimdi diyeceksiniz Hamsiye derken? Böyle hamsiye diye isim mi olurmuş felan.. bence sen yanlış yazdın.. Yok yazmadım kadının adı Hamsiyeydi. Evet hamsiye.. Babası hamsi sevdiği için kadına bu ismi koymuştu. 'Hamsiye! kap bakim ordan bir tavada hamsi..!' Pekala iğrenç bir espiri evet...

Dolaptan malzemeleri çıkarıp tezgaha koydum. Önce portakalları sıktım. Sevgilime taze sıkılmış meyve suyu ikram etmezsem bana yazıklar olsun zaten.. Amaya ya.. Bu portakallar aynı Clarke'ın memesi gibi.. Ahh bak nasıl özledim.. Neyse Lexa olaya dön.. Bardağa boşalt.. Yani Sıktığın portakal sularını.. Evet evet yapabilirsin..

Ardından Salamı ambalajından çıkarıp sırayla dilimledim. Ve ocakta ki kısık ateşte olan içi yağlı tavaya özenle yerleştirdim. O pişe dursun ben bir de domates salatalık keseyim.. Domates ve salatalıkları yıkadıktan sonra elimi tam kurulamıştım ki telefonum çalmıştı. Arayan tabii ki David'di.

Lexa: 'Ne var lan sabah sabah?'

David; 'Aşko... Beni sevdiğini bu kadar belli etme..'

Lexa: 'O ağzını düzelt ağzını--' dedim gülerken..

David; 'Neyseğğğ! Lexa naber kankağğğ--'

Lexa: 'Gene ne bok yedin doğru de--'

David; 'Bu sefer masumum valla bak' diyip gülmüştü. 'Bugün havuz başı partisi var hatta bir saate başlıyor bu sefer erkenden.. Herkes burada felan...'

Lexa: 'Eee?'

David; 'Gelsene-- Karı-kız dolu var ya öyf....'

Lexa: 'Salak mısın?' dedim gülerken. 'Hala parti diyorsun öldürürüm bak seni David!'

Ateşli Öpücük +18 (gxg)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora